ERHAN AFYONCU / Ölmüş papanın sakalını şifa için yoldular

1572’de Vatikan’da yapılan papa seçimini esir düşmüş bir Türk anlatır. Hindî Mahmud isimli Türk esir, “Pek çok Hıristiyan’ın Pius’u görmeye geldiğini, ‘sıtmaya deva olur’ diye sakalından kıl aldıklarını, yolunmaktan papanın yüzünde tüy bile kalmadığını” anlattıktan sonra yeni papa için yapılan kutlamalardan da bahseder. Hindî Mahmud, kâfirlerin ateşle oynamalarını cehenneme hazırlık olarak değerlendirir
Esaretname türü eserlere Osmanlı tarih yazıcılığında pek rastlanmaz. Bu türdeki eserlerden günümüz ilk ulaşanı Hindî Mahmud kaleme aldı. 1571 İnebahtı Savaşı‘nda esir düşen Hindî, Roma‘daki esaret yıllarını manzum bir şekilde anlatır. “Esâretnâme-i Hindî” isimli eserinde nasıl esir edildiğine, Roma’da geçirdiği dört senede neler yaptığına ve Roma’daki gelişmelere dair bilgiler verir. Hindî, esaretten III. Murad’ın fidyeyi ödemesi üzerine kurtuldu ve eserini de sultana ithaf etti. Eser Ahmet Karataş tarafından bulunup yeni harflerle yayınlandı.
Hindî Mahmud’un esaret yıllarında şahit olduğu olaylardan biri de 1566-1572 yılları arasında 6 yıldan fazla papalık makamında oturan ve asıl adı Michele Ghisleri olan V. Pius’un Mayıs 1572’deki ölümü ve yeni papa seçimidir. V. Pius, İnebahtı Savaşı’ndaki Haçlı birliğinin kurucusu ve organizatörüydü.
İnebahtı Savaşı’nın tasviri.
YÜZÜNDE TÜY KALMADI
Hindî, hem esaretten kurtulmak hem de Allah yolunda savaşan Osmanlı askerlerinin galip olması için bir arife günü dua ettikten sonra “Vasf-ı Fevt-i Papa” başlığıyla eserinde yeni bir bölüme geçer. Osmanlı ordusunun başarılarıyla ilgili haberler geldiğinden dualarının çabuk kabul olduğunu söyler. Diğer yandan kendilerinin henüz esaretten kurtulamasalar da devran papanın da sırtını yere getirmişti. Zira V. Pius’un çok kötü bir şekilde can çekiştiği, Hıristiyanların papanın elini ayağını öpüp ağlaştıkları haberi şehirde dolaşmaktaydı. İnsanlar papa için “Kurtuluşumuz için kendini ateşe atmaya gidiyor” diye feryat ediyorlardı. Sonunda papa 1 Mayıs 1572’de öldü.
Hindî Mahmud, V. Pius’un iç organlarının çıkarılıp tahnit edildiğini, cesedinin üç gün üç gece sergilendiğini söyler. Pek çok Hıristiyan’ın Pius’u görmeye geldiğini, “sıtmaya deva olur” diye sakalından kıl aldıklarını, yolunmaktan papanın yüzünde tüy bile kalmadığını anlatır. Sergileme bittikten sonra kardinallerin V. Pius’un cesedinin yanında toplandıklarını ve defin hazırlıklarının başladığını söyler.
Papa önce soyulur ve üzerine don, gömlek ve beyaz bir kaftan giydirilir. Parmağına altın yüzük, boynuna ucunda haç olan bir zincir takarlar.
Başına ise altından taç koyup ayaklarına zincir vururlar. Bu sırada kardinaller ellerini göğüslerine bağlayarak bir ayin icra ederler. Kurşundan bir tabut yapılarak papayı içine koyarlar. Papanın yanında şarap ile biraz da ekmek bırakırlar.
Tabutu alıp papaların defnedildiği ve kapı ile duvarları kemerlerle donatılmış kadim kilisenin kemerlerinden birine koyarlar. İki mermerle de cesedi gizlerler. Mermerlere ve üzeri açık bırakılmış tabutun çevresine sabah akşam yanan kandiller koyarlar. V. Pius için icra edilen töreni aktaran Hindî Mahmud, küffarın daima zulüm üzere olduğunu, ancak kimsenin ettiğinin yanına kalmadığını söyler.
V. Pius’un mezarı.
ZİNDANDA 5 VAKİT EZAN
Hindî Mahmud, V. Pius’un ölümüyle birlikte yaşanan gelişmeleri aktardıktan sonra “Vasf-ı Papa-yı Cedid” başlığı altında kardinallerin toplanarak 13 Mayıs 1572 günü yeni papa seçtiklerini anlatır. Yazarımızın papalık makamına oturduğunu ifade ettiği kişi XIII. Gergory adıyla papa seçilen Kardinal Ugo Boncompagni’dir. Eserinde “Hindî ana hitâb idüp didi kim, Rahib oldur gözetmeye ünvan” şeklinde yeni papaya hitap etmiş ve papa seçilmesine tarih düşmüştür.
Ona göre yeni papanın ikindi vakti makama oturması, tez vakitte nam ve nişanının yok olacağına işaretti.
Hindî, papadan evvel o civarın Osmanlılar’a ait olduğunu, kâfirler Roma’da insanlara zulmederken İslam askerlerinin Roma kalelerini fethettiklerini söyler. Buna mukabil papalığın bu kaleleri gasp ettiğini, padişahın buraları tekrar ele geçireceğini ifade eder. Ona göre zindanda esirlerin beş vakit ezan okumaları, fethi müjdeliyordu.
XIII. Gregory
TOP VE TÜFEK ŞENLİKLERİ
Hindî Mahmud, yeni papa makamına oturduktan sonra sarayda ve şehirde yapılan kutlamaları da anlatır. Saray ve çevredeki kasır ve kuleler mumlarla donatılıp sokaklarda fıçılar yakılmış, top ve tüfek şenlikleri yapılmış. Hindî, kâfirlerin ateşle oynamalarını cehenneme hazırlık olarak değerlendirir.
XIII. Gregory, papa seçilmesinin 13. gününde sarayın önüne çıkıp, başına tacını takıp, beline zünnarını (Hıristiyanların taktığı kemer) kuşanıp halkı selamladı. İnsanlar ise başlarını açarak papanın selamını aldılar.
On beşinci gününde ise önlerinde süslü atlar, iki tahtırevan, 108 kırmızı elbiseli nefer yürüdüğü hâlde şehri dolaştı. Papanın üstünde ipek kumaştan, kırmızı renkli bir elbise, “ak bayram” cinsi etek, göğsünde altından bir haç ve başında kadife bir şapka vardı. Papa atıyla ilerlerken yanında 120 kişi yürümekteydi. Bu arada elini halka çevirip ayin icra ederdi.
Papanın yanında iki cellat, onların arkasında ise katıra binmiş ve kızıl kaftan giymiş 40 kardinal yürürdü. Papalar bu kardinallerden seçilmekteydi.
Kardinallerin arkasında ise çoğu papaz olan 74 kişi yürüyüşe eşlik ederdi. Hindî, bu kalabalığa 50 atlı daldığında cümlesini perişan edeceğini söyler.
‘ALLAH’A ŞÜKÜR MÜSLÜMANIM’
Hindî, her sene haziran ayında Hıristiyanların papanın sarayının bulunduğu bölgede bazı törenlerin icra edildiğini anlatır. Bu vesileyle Haziran 1572’de icra edilen törenlerle ilgili de bilgi verir.
Saray yolunun kapıya bakan sokağından yan taraftaki kilise sokağına kadar olan geniş alana direkler dikilip üzerine tente atıldığını, direklerin çiçeklerle süslendiğini, bu alanın adeta eyvana dönüştüğünü kaydeder. Töreni duyan bütün Hıristiyanlar burada toplanmaya başlamışlar, kâfur kokulu mum ve ateşler yakmışlardı.
Papa saraydan çıktığında bütün Hıristiyanlar tekrar mumlarını yaktılar. Papa iki delikanlının taşıdığı tahta bendde olduğu hâlde, ruhban ve ayân sınıfı ve diğer Hıristiyanlar ellerinde mumlarla yaya olarak ve zaman zaman ağlayarak süslenmiş sokaktan geçtiler.
Papa’nın önünde iki kişi “tâc-ı sülûk” ve “tâc-ı mîrân”ı götürüyordu. Onların arkasında ise altın kadehte şarap, ekmek ve çarmıha gerilmiş Hz. İsa heykeli taşınıyordu. Papa da üstüne gömlek tutan iki Hıristiyan’ın gözetiminde bunların ardından yürüdü.
Mumlu kâfirlerden oluşan bu kalabalık, sokaklarda gezerek kiliseye vardılar. Papa ekmeği yiyerek halka hitaben “İsa ‘Bu ekmek benim etim, kadehteki şarap da canımdır,’ demiştir. Siz de bu ekmekten yiyin, şarabı için ki etiniz etim, canınız canım olsun. Bugün ben bu ekmeği yiyip şarabı içerek size hem veli hem de papa oldum” dedi. San Pietro Bazilikası’na geçerek orada üç gün misafir kaldı ve sonra sarayına döndü.
Hindî Mahmud “ehl-i küfrün kıssası”nı anlatarak şeytanın onları nasıl aldattığını satırlarına taşıdığını ifade eder. Sonra da rızkı veren Allah’a, kendisini Hazret-i Muhammed’in ümmetinden kıldığı için şükrederek ilgili bölümü bitirir.
V. Pius
HAÇLI İTTİFAKININ KURUCUSU: PAPA V. PİUS
Osmanlılar’ın 1570’te Kıbrıs üzerine yürüyeceği anlaşılınca Venedik, papalık başta olmak üzere Avrupa’daki diğer devletlerden yardım talep etti. Osmanlılar’ın Avrupa’da ilerleyişleri karşısında birçok defa bu tür Haçlı ittifakı kurulmak istenmişse de başarılı olamamıştı. Bu işin zor olacağı baştan belli olmuştu. Mayıs 1570’te Papa V. Pius’un Venedikliler’e yardım edeceği haberi Avrupa’da yayıldı. Papa V. Pius, Avrupa’daki hükümdarları Hıristiyanlık adına görevlerini yerine getirmeye çağırdı ve papalık kuvvetlerini hazır etti.
Daha önce Preveze Savaşı’nda kurulan ittifak canlanıyordu. Türklere karşı kurulan orduya Venedik ve papalığın yanı sıra İspanya da katılacaktı. Bu defa, ittifaka Avrupa’da Türklerle işbirliğinden dolayı “kâfir dostu” olarak görülen Fransa’nın da katılması bekleniyordu. Ayrıca Portekiz, hatta Lehistan’ın da desteği bekleniyordu. Ancak kâğıt üzerinde oluşturulan ittifakın hayata geçirilmesi oldukça zordu.
1570 yazında Osmanlılar Kıbrıs’ı fethederken, Venedik hiçbir yerden yardım alamadı. Papa’nın gönderdiği kardinaller, Venedik ve İspanya Kralı’nın elçileri ile görüşmeleri bir türlü bitirememişlerdi. Lefkoşe fethedilip 1570 yılı bittiğinde hâlâ Haçlı ittifakı oluşturulamamıştı. Hatta Kıbrıs’ın büyük bir bölümünü kaybeden Venedik, Osmanlı İmparatorluğu ile el altından barış görüşmelerini yürütüyordu. Fakat sonunda 1571 Nisan’ında Venedik, Türklerle barış yapmaktan vazgeçti. Bunun üzerine hızlanan görüşmeler sonucunda, 25 Mayıs 1571’de Haçlı ittifakı kuruldu. Ancak ittifak, başta düşünüldüğü kadar geniş olmamış, birliğe sadece papalık, İspanya ve Venedik katılmıştı.
Osmanlı donanması İnebahtı Savaşı’nda büyük bir mağlubiyet aldı. Ancak Osmanlılar’ın o kış yeni bir donanma yaparak yaralarını hızla sarmaları Haçlıların zaferlerinden faydalanamamalarına sebep oldu. Haçlı birliğinin kurucusu ve organizatörü Papa V. Pius’un 1572 Mayıs’ındaki ölümü de Osmanlılar’a karşı yeni bir ittifak oluşturulması hayallerinin sonu oldu. Yeni papa XIII. Gregor’un kafasında Haçlı Seferi yerine başka planlar vardı.