Erdoğan ‘Dünya beşten büyüktür’ü zihinlere kazıdı
20. Yüzyılın ilk yarısında yaşanan savaşların (-ki 20 yıl arayla iki dünya savaşı birden görüldü) ve barışa yönelik tehditlerin tekrarını önlemek, uluslararası barış ve güvenliği korumak amacıyla kurulan Birleşmiş Milletler‘in (BM) bir genel kurulu daha geride kaldı. Dünya liderlerinin New York‘ta toplandığı BM haftası daha şimdiden Özel Gazze Oturumu ve Filistin’i resmen tanıyan devletlerin açıklamaları ile akıllarda kalacak. Ancak eğer çok kısa bir sürede Ortadoğu’ya barış gelirse o zaman BM’nin 80. Genel Kurulu, tarihe de geçebilir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise gerek BM kürsüsünden yaptığı konuşma ve gerekse Filistin meselesinde üstlendiği rol ile genel kurulun en yakından takip edilen ismiydi. Ne de olsa bu Erdoğan’ın BM kürsüsündeki 15. hitabıydı. Dolayısıyla genel kurulun en kıdemli ismi Erdoğan’ın temasları ve söyledikleri Türk medyası kadar uluslararası medyada da dikkat çekici bir şekilde yer buldu. Bunda hiç kuşkusuz Erdoğan’ın New York’taki temaslarının ardından Washington’a geçmesi ve Beyaz Saray’da Trump ile ‘destansı’ bir zirve daha gerçekleştirmesinin payı büyük. Önümüzdeki hafta Netenyahu ile bir araya geleceği duyurulan Trump’ın önce New York’ta Müslüman ülke liderleri ile bir araya geldiği toplantıda Erdoğan ile yan yana verdiği fotoğraf da daha uzun süre konuşulacak gibi. Bütün bunları art arda sıraladığınızda Erdoğan’a gösterilen ilgiyi biraz olsun anlayabiliriz ama bana göre bu ilginin başka bir sebebi daha var. Adını tam olarak koyamadığım ama Erdoğan’ın, ‘Dünya beşten büyüktür’ söyleminin fiziksel olarak da uluslararası kamuoyunda hissedildiği bir hafta yaşandı ABD’de diyebilirim. BM koridorlarındaki kendiliğinden gelişen lider karşılaşmaları, genel kurul oturumu öncesinde ve sonrasında liderlerin bizzat yanına gelerek yaptıkları ayaküstü sohbetler, devlet başkanlarıyla ikili temaslar, oturma düzenlerinde, toplu fotoğraflarda Türkiye’nin konumlandırılması, uluslararası medya kuruluşlarının röportaj talepleri gibi gibi birçok veri, bu hissi/algıyı kuvvetlendirdi. Dünya liderleri açık açık kabul ettiğini ilan etmese de Türkiye’ye yönelik tavır durumun böyle olduğunu ortaya koyuyordu. Yoksa Rusya– Ukrayna meselesinde Avrupa’nın büyük abisi ülkelerin liderlerini sıraya dizip karşılarına oturan Trump, Erdoğan ile yan yana bir masa düzenini niye kursun. Kısacası uzaktan bakıldığında Erdoğan’ın aralıksız ve tavizsiz bir şekilde gündeme getirdiği ‘dünya beşten büyüktür’ söyleminin resmi olmasa da pratikte kabul gördüğünü destekleyen görüntülere çokça rastladığımız bir haftayı geride bıraktık. Önümüzdeki günler temaslarda gündeme getirilen konuların nasıl sonuçlar doğurduğunu da gösterecek.
***
BİR BARDAK SUDA FIRTINA KOPARMAK
Erdoğan ABD‘ye kabinenin birçok önemli ismi ve kamunun kilit aktörlerinin yanında geniş bir iş insanı heyetiyle birlikte gitti. Biliyorsunuz daha yola çıkmadan THY’nin Boeing’den uçak alımı anlaşması gündeme geldi, Türkiye’nin verdiği tavizlere ilişkin temelsiz iddialar ortaya atıldı. Sonuç, anlı-şanlı medyacılar, kanaat önderleri, tüm havayolu şirketlerine uçaklarda suyun ücretsiz ikram edilmesi talimatını dillerine dolayarak, “Daha uçaklarda yolculara su vermeye gücünüz yok, ne diye 200 uçak almaya çalışıyorsunuz, ne gerek buna“ bile dediler. Böylesi icraatları eleştirmek için öne sürülen mevzulara insan inanamıyor. Bir bardak suda fırtına koparanların bile daha geçerli argümanları var.