Enerji arz güvenliğinin anahtarı yerli kaynaklarla üretim

Türkiye ekonomisinin en kırılgan noktalarının başında gelen enerji ithalatının ilacı yerli kaynaklarla üretimde saklı. Ülkemiz, artan talebi karşılamak için her yıl milyarlarca dolarlık petrol, doğalgaz ve elektrik ithal etmek zorunda kalıyor. Bu bağımlılığın bedeli ise 2024’te 49 milyar dolarlık dış ticaret açığı oldu.
2024’te elektrik üretiminin sadece yüzde 14’ü yerli kömür santrallerinden elde edildi. Düşük üretime rağmen yaklaşık 9 milyar metreküp doğalgaz ithalatının önüne geçilerek 3,5 milyar dolarlık dış ticaret açığı önlendi. Elektrik üretiminde yerli kaynakların kullanılması, enerji arz güvenliği açısından da büyük önem taşıyor.
ENERJİ DALGALANMALARI
Nisan ayında İspanya’nın geniş bölgelerinde yaşanan elektrik kesintileri, ardından Almanya, Fransa ve Hollanda gibi ülkelerde kaydedilen enerji dalgalanmaları, Avrupa’da enerji arz güvenliğine dair endişeleri artırdı. Bu gelişmeler, sadece Avrupa için değil, enerjide dışa bağımlılığı yüksek olan Türkiye açısından da kritik uyarılar içeriyor.
Yeniköy Kemerköy Enerji Genel Müdürü Mehmet Eroğlu, yerli kömür ve doğal gaz santrallerinin sadece enerji üretiminin değil, aynı zamanda dışa bağımlılığı azaltarak enerji bağımsızlığının da temelini oluşturduğunu belirtti.
YERLİ ÜRETİM
Muğla’nın Milas ilçesinde faaliyet gösteren ve İSO 500 listesinde Türkiye’nin en büyük 143. ve Muğla’nın en büyük 3. sanayi kuruluşu olan Yeniköy ve Kemerköy Enerji, milli linyit kömüründen üretilen elektrikle ülke ihtiyacının yüzde 2,22’sini, Güney Ege’nin ise yüzde 62’sini karşılıyor. Eroğlu,”Enerjide dışa bağımlılığımızı azaltmak, sadece ekonomik bir tercih değil, aynı zamanda milli güvenlik meselesi. Yerli kömür santralleri olmadan Türkiye’nin enerji açığını kapatması mümkün değil. Bu santraller sorumlu madencilik uygulamalarıyla çevreyle uyumlu şekilde çalıştırıldığında hem çevresel hem de ekonomik açıdan sürdürülebilirlik sağlanabiliyor” dedi.
“Santrallerimiz sayesinde her yıl 1,4 milyar metreküp doğalgaz ithalatı önleniyor. Bu da cari açığa yıllık 550 milyon dolarlık katkı demek. Enerjide dışa bağımlılığın yükünü hafifletmek için en güçlü silahımız yerli kömürdür” ifadelerini kullanan Eroğlu, yerli üretimin önemine dikkat çekti.
ENERJİ TALEBİ GİDEREK ARTIYOR
Türkiye’nin enerji talebi her geçen yıl artıyor. Yaz aylarında tüketimin yükseldiği dönemlerde arz ile talep arasındaki fark giderek açılıyor. İşte bu noktada baz yük kapasitesiyle yerli kömür santralleri devreye giriyor. Eroğlu bu durumu şöyle açıkladı: ”Rüzgârın esmediği, güneşin doğmadığı saatlerde ışıkları açık tutan sistem baz yük santralleridir. Bizim için mesele yalnızca elektrik üretmek değil; enerji arz güvenliğini, milli bağımsızlığı ve ekonomik istikrarı korumaktır.”
KALKINMANIN LOKOMOTİFİ
Santraller yalnızca ülke ekonomisine değil, bölgeye de doğrudan katkı sağlıyor. Yeniköy Kemerköy Enerji, 3 bin kişiye doğrudan istihdam, 100 bin kişilik ekosisteme dolaylı iş imkânı sunuyor. Bölge ekonomisine yıllık katkı ise 2,5 milyar TL’yi buluyor. Eroğlu, “Biz sadece elektrik üretmiyoruz, aynı zamanda bölge halkının yaşamına da dokunuyoruz. Yatırımlarımız, sosyal projelerimiz ve sağladığımız istihdamla Muğla’nın kalkınmasında rol oynuyoruz” dedi.
MADENCİLİKTEN EKOSİSTEME
Yeniköy Kemerköy Enerji, çevresel sorumluluk kapsamında Cumhuriyet tarihinin en büyük maden rehabilitasyon projelerinden birini hayata geçirdi. “Hüsamlar Yeniden” adı verilen proje ile 576 hektar alan doğaya kazandırıldı, yaklaşık 250 bin fidan ve bitki toprakla buluşturuldu.
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) tarafından yayımlanan izleme raporları, dikimlerde ortalama başarı oranının yüzde 80’in üzerinde olduğunu, bazı bölgelerde ise yüzde 96’ya kadar ulaştığını ortaya koydu. Gölet çevresine kuşların geri dönmesi, ekosistemin yeniden canlandığının ilk göstergesi oldu. Eroğlu, projeyi “madenciliğin doğayla uyumlu yürütülebileceğinin ispatı” olarak değerlendirdi: “Bizim için rehabilitasyon sadece ağaç dikmek değil, toprağı, suyu, canlı yaşamını yeniden canlandırmak demektir. TTKD’nin izleme raporları sayesinde bu süreci şeffaf ve güvenilir biçimde yürütüyoruz.”
“ZEYTİN AĞAÇLARI KADERİNE TERK EDİLMİYOR”
19 Temmuz 2025’te yürürlüğe giren yasa değişikliğiyle yalnızca Muğla’daki üç santralin rezerv alanları kapsam altına alındı. Düzenleme çerçevesinde zeytin ağaçlarının bilimsel yöntemlerle taşınması, taşınamayanların yerine ise aynı bölgede en az iki katı fidan dikilmesi zorunlu hale geldi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG)’in yayımladığı usul ve esaslar uygulamanın çerçevesini çiziyor. Böylece hem enerji arz güvenliği sağlanıyor hem de zeytin ağaçları koruma altına alınıyor. Genel Müdür Mehmet Eroğlu, “Kanunla zeytinler sahipsiz bırakılmıyor, tam tersine güvence altına alınıyor. Biz de bu sürecin takipçisi ve uygulayıcısıyız” dedi.