‘Doha’ ötesi de var!


Batı’nın işlenmiş ve katkılı gıdaları aratmayan haberleriyle beslenenler İsrail’in Doha‘ya saldırmasından sonra ‘Bu siyonist vahşileri kim durduracak?’ telaşına kapıldı. Bir yandan da çaresiz bir şekilde Avrupa ve ABD’ye bakıyorlar. Oysa Gazze soykırımı ile başlayan ve Doha’nın vurulması ile devam eden emperyal süreç, buzdağının sadece görünen kısmı.
Çünkü siyonist saldırılar, sömürgeci Batı’nın Ortadoğu’daki temel stratejisidir. Siyonistler, Batı’nın empoze ettiği barbarlığı uyguluyor. Yani Doha’nın öncesi de var ötesi de var. Bu nedenle Körfez’deki monarşiler şokta. Arap dünyası panikte. Zira zelzele yeni başlıyor.
Batı’nın sadık dostları, İsrail’i tanımanın ve ABD’ye trilyon dolarları aktarmanın istedikleri emniyeti sağlamadığını görüyor.
Kimse güvende değil. Doha saldırısı da gösterdi ki hiçbir Arap başkenti dokunulmaz değil. Her bina, her ev, her bakanlık, her hükümet ve her cadde İsrail’in bombardıman tehdidi altında.
ABD ve İsrail’e biat etseniz de ‘Filistinlileştirilmekten’ kurtulamıyorsunuz. Haliyle sadece Gazze’deki sivillere değil Ortadoğu’daki herkese de ‘insansı hayvanlar’ diye bakan sömürgeci siyonazist bir anlayış var karşımızda.
***
Bu saatten sonra isteseler de değişemezler. Batı’nın siyonist İsrail’e verdiği bir ‘ihale’ var. Her tür silahı, diplomatik ve ekonomik desteği sağlıyorlar.
Aynı anda hem CENTCOM hem EUCOM’un sorumluluk bölgesine dâhil edildiler. ABD ve Avrupa, İsrail’e Doğu Afrika ve Akdeniz’den Körfez’e kadar uzanan bölgedeki bütün saldırılarında her tür operasyonel desteği, lojistik katkıyı ve istihbari bilgiyi veriyor.
O yüzden İsrail aynı günde Gazze, Batı Şeria, Suriye, Yemen, Lübnan, Tunus ve Katar‘ı bombalayabiliyor. BM karalarına ve dünyaya meydan okuyor.
ABD’nin bölgedeki askeri üslerinin yardımıyla Arap ülkelerinin hava sahasını istediği zaman kullanıyor. Bu yetmezmiş gibi Türkiye‘ye karşı Kıbrıs Rum Kesimi’ni bile silahlandırıyor.
Artık Arap dünyası da İslam dünyası da şunu görmeli. İsrail sadece Filistinlilere saldırmıyor. Sadece İran’ı çökertmeye çalışmıyor.
İsrail ve destekçisi Batı bütün bölgeyle savaş halindeler. Her ülkeyi sil baştan dizayn etmek istiyorlar.
ABD elçisi Tom Barrack 28 Ağustos’ta “Sykes-Picot antlaşmasında çizilen sınırlar İsrail için hiçbir anlam ifade etmiyor” sözlerini boşuna sarf etmedi.
“İsrail, istediği ülkeye saldırmakta ve istediğini yapmakta serbest” diyor. Aslında elçi Barrack, sınırları tanımayanın bizzat ABD olduğunu ilan ediyor.
***
Hiçbir ülkenin egemenliğine ve hukukuna saygı gösterilmeyen bir döneme giriyoruz. Batı’nın gözünde herkes Filistinli. Batı dışındaki herkesi ise ‘insansı hayvanlar’ diye görüyorlar.
Kimse saldırılardan muaf değil. Batı bu sömürgeci anlayışını şimdiye kadar ‘insan hakları, demokrasi, ulus devletlerin egemenliği, hukukun üstünlüğü ve özgürlük” gibi illüzyonist kavramlarla kamufle ederdi. Artık buna ihtiyaç duymuyor ve siyonazist anlayışını gizlemiyor.
Çünkü her biri birer psikopat Netanyahu olan Batılı liderlerin bilinçaltındaki nazizm yeniden hortladı. Bu bağlamda sadece sadist Batılı siyasiler değil Batılı ahlak, felsefe, akademi, sanat ve bilim de Gazze’de deşifre oldu
Dolayısıyla siyonizm Batı’dır, Batı da siyonizmdir. O yüzden İsrail’i durdurmak sadece Batı’yı durdurmakla mümkün. Bunu da ancak iç ve dış cephelerimizi güçlendirerek yapabiliriz.
Yoksa Gazze ile başlayıp Suriye, Lübnan, Yemen, İran ve Lübnan’ı saran dizayn süreci Doha’nın ötesine uzanacak.
Asıl hedef ise ülkemiz. Bu nedenle siyonazilerin Doha’da durdurulması ve daha öteye geçmemesi gerekiyor.
Bunun yolu da Doha’da toplanacak olan İslam ve Arap dünyasının Türkiye önderliğinde hareket etmesinden geçiyor. Tek çıkar yol bu! Zira diğer bütün yollar köleliğe çıkıyor.