DİLEK GÜNGÖR / Seyyanen zam…


Bütçe görüşmeleri sırasında Plan ve Bütçe Komisyonu‘nda kabul edilen, kamuda görev yapan genel müdürler, daire başkanları, kurum başkanları, il müdürleri ile müfettişler ve uzmanların maaşlarına 10 ila 30 bin TL arasında seyyanen zam yapılmasını öngören düzenleme kıyameti kopardı. Memur sendikaları ayağa kalktı. Zammın tüm kamu çalışanlarını kapsaması gerektiğini belirtip, düzenlemenin bu haliyle çalışma barışını bozacağını söylediler. Haklılık payları yok değil… Zira yüksek enflasyon karşısında memura, emekliye, asgari ücretliye verilen zamlar erimiş durumda…
Ancak…
Bu konuyu 2023 yılında da dile getirmiştim. Benzer bir teklif o dönemde de Meclis’e sunulmuştu. Tepkiler yüzünden geri adım atılmıştı. Bu kez teklifin akıbeti ne olur, bilmiyorum.
Bildiğim şu…
Önceki gece getirilen teklif BDDK, SPK, TMSF gibi üst kurullarda görev yapan personeli de kapsıyor.
Düşünün, bu kurumlarda çalışan uzman, müfettiş, murakıp milyarları yöneten bankaları, holdingleri, şirketleri denetliyor.
Sözüm ona, finans alanında bağımsız idari otoritesiniz. Denetlediğiniz milyonlarca TL ceza kestiğiniz kuruma gidiyorsunuz. Karşınızda size evrakları getiren müdür yardımcısı tir tir titriyor. O 500 bin TL, siz 60-70 bin TL maaş alıyorsunuz!
Orada nasıl ‘racon’ keseceksiniz? Denetim raporunu nasıl yazacaksınız? Nasıl ceza keseceksiniz?
Üstelik, üst kurullarda görev yapan kariyer meslek grubundakilerin çoğu iyi üniversitelerden mezun olup, yurtdışında yüksek lisans yapan ve anadili gibi İngilizce konuşan personel…
Bu kurumların sınavlarını kazanmak için bir hakim kadar hukuk bilginizin olması, bir profesör kadar iktisat, muhasebe ve maliye bilginizin olması gerekiyor. Ayrıca da mülakatta da başarılı olmanız isteniyor. Dolayısıyla, bu kurumların sınavlarından ‘geçer’ not alıp, kabul edilmek, kamuda çalışmak isteyenlerin girdiği KPSS sınavından çok daha zorlayıcı…
Bir de şu var…
Üst kurullarda çalışan uzman kadrolardakiler, kendileriyle aynı eğitim formasyonundan geçip, özel sektörde çalışanlardan kat be kat daha düşük maaş skalasıyla karşılaşınca kamudan ayrılıyorlar.
BDDK, SPK, TMSF gibi kurumlarda hemen her gün bir kurum personeli görevi bırakıyor. Kayıpları telafi etmek için personel alım sınavı açıyorlar. Gelen şartları görünce ayrılıyor. Özel sektörde 4-5 kat fazla maaş tekliflerini değerlendiriyor.
Velhasıl, bu seyyanen zam olmasaydı yakında kamuda ne müfettiş ne denetmen ne murakıp kalırdı.
Üst kurullar bu alanlarda kariyer yapmış personel için artık iyice cazibesini yitirirdi.
Fakat bu çözüm de ‘palyatif’…
Niye mi?
Sonuçta, bağımsız düzenleyici ve denetleyici kurumlar, devletin belirli sektörlerinde düzenleyici ve denetleyici rol oynayan, yürütme organından bağımsız olarak faaliyet gösteren kurumlar. Bunlar, piyasaların adil ve serbest işleyişini sağlamak, rekabeti korumak ve tüketici haklarını güvence altına almak amacıyla kurulmuşlar. İdari ve mali özerkliğe sahipler. İdari olarak da mali bakımdan da bir yere bağlı değiller.
Ayrıca, giderlerini de denetime tabi kuruluşların yaptığı katılma payı ödemeleriyle karşılıyorlar. Buna rağmen, personellerinin maaşlarını kendilerinin belirleme yetkisi yok. Bana kalırsa, BDDK, SPK, TMSF gibi üst kurullar için mali özerklik kavramı yeniden tartışılmalıdır.
Finans piyasasını denetleyen bu kurumların özerk bir bütçeye sahip olması, yönetici ve uzmanlarına, denetlenen kurumlarda çalışanlara yakın ücret verebilmesi, onları yurtdışı eğitim ve konferans imkânlarıyla yetiştirebilmesi gerekir.



