YAZARLAR

DİLEK GÜNGÖR / Belediye iştiraklerine sıkı denetim!

Son dönemde hemen hemen her gün bir belediyede yolsuzluk, rüşvet, irtikap operasyonu haberi geliyor. Baktığınızda bu işler hep belediyelerin iştirakleri üzerinden döndürülmüş… Biliyorsunuz, belediyeler 5393 sayılı Belediye Kanunu‘na göre kendilerine verilen görev ve hizmet alanlarında şirket kurabiliyor. Bu, Cumhurbaşkanı’nın iznine tabi… Ancak belediyelerin bedelsiz şirket edinimi için izne gerek yok. Yani, herhangi bir belediye kendi bünyesinde şirket kurmak yerine iş insanlarına firma kurdurup onları belediyeye bağışlatıyor. Böylece, yasal mevzuatın arkasından dolanıp, merkezi idarenin denetiminden kaçıyor.
Esasında bu konu çok tartışmalı…
Hatırlar mısınız, bilmem.
2008’de İçişleri Bakanlığı bir genelgeyle bedelsiz şirket edinimi için de Cumhurbaşkanı’nın izni gerektiğini belirtmişti. Genelge Danıştay’a götürülmüştü. Danıştay, Ticaret Yasası hükümlerine göre faaliyet gösterecek olan şirketlerin bedelsiz şirket edinimi için İçişleri Bakanlığı kanalıyla Cumhurbaşkanı’ndan izin almaları gerekmediğine karar vermişti. İçişleri Bakanlığı karara itiraz etse de Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu itirazı reddetmişti.
Sonuç…
Mantar gibi türeyen belediye iştirakleri, arkalarında bıraktığı SGK prim borçları ve yolsuzluklar
Neden mi?
Çünkü belediye şirketleri kamu idaresi statüsünde değil… Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kuruluyorlar. Doğrudan mal ve hizmet temini alımlarını istisnai olarak ihalesiz şekilde yapabiliyorlar. İstedikleri kadar 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi işçi alabiliyor.
Hatta öyle ki, personel sayıları kamu çalışan toplam personel sayısının zaman zaman üçte birine tekabül ediyor. Yazıyı yazarken, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın son verilerine baktım. Üç ayda bir yayınlanan istatistiklere göre, Belediye İktisadi Teşebbüsleri’nde (BİT) çalışan personel sayısı 665 bin 163 olmuş
Gelelim, bam teline…
Belediye şirketleri 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamında değiller.
Malum, bu kanunun amacı kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını, hesap verebilirliği ve malî saydamlığı sağlamak… Dolayısıyla, bu şirketler için mali kurallar yok. Harcama yetkileri de kısıtlı değil… Sayıştay, mali müşavirler ve bağımsız denetçiler tarafından belediye şirketlerinde yapılan denetim mali tablo denetiminin ötesine geçemiyor.
Belediye şirketlerinde çalışan personel kamu görevlisi sayılmadığından şirket tarafından fazla ve yersiz olarak yapılan ödemeler ile eksik tahsil edilen veya hiç tahsil edilmeyen gelirlerden dolayı kamu zararı tespiti yapılamıyor.
Velhasıl, bu şirketler kamu kaynağı kullanan, piyasa şartlarında her geçen gün sayıları artan, faaliyet alanları genişleyen ama kuruluşuna dahi müdahale edilemeyen bir yapıdalar.
O nedenle Türkiye’de belediyelerin yolsuzluğa bulaşmasını engellemek için işe buradan başlamak gerekiyor.
Öğrendiğime göre, son dönemdeki yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları nedeniyle mesele hükümetin de gündeminde… Meclis açıldıktan sonra belediyelerin iştiraki bu şirketlerle ilgili yeni bir düzenleme yapılabilir. BİT’ler için denetimlerin sıkılaştırılması ve harcama- ihale yetkilerinin yeniden düzenlenip, bir dizi mali kural getirilmesi gündeme gelebilir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu