Dildeki vizyon


ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye ile geliştirdiği yeni stratejik ilişkiler ve İran ile nükleer anlaşmada sergilediği kararlı tutum yanında Hamas ve Husilerle doğrudan görüşmelere başlaması gibi hamleler, Gazze Kasabı Netanyahu’yu ve içeride ona destek veren siyonist neo-conları çılgına çeviriyor. Fakat şu an ellerinden bir şey gelmiyor. Tek yapabildikleri, öfkelerini Gazzeli masum sivillerden çıkarmak. Vahşi katliamlarını daha da sadistleşerek sürdürmek.
Ellerindeki son kozu da sahaya süren İsrail yönetimi, iki ay içinde Gazze’nin dörtte üçünü ilhak etmeye yönelik bir kara operasyonu başlattı. Bunlar siyonist rejimin son çırpınışları. Ortadoğu’daki ve Atlantik’teki jeopolitik iklim değişiyor. Siyonist rejim Gazze’nin tamamını da alsa bu taktiksel bir başarıdan öteye geçmeyecektir. Çünkü Gazze’yi 1967’deki Altı Gün Savaşları’nda işgal eden İsrail, 2000’de başlayan İkinci İntifada’dan sonra 2005’te bölgeden çekilmek zorunda kaldı. 17 yıl kadar Ortaçağ’ın barbar ablukalarını aratmayan bir kuşatma altında tuttuğu Gazze’yi 2023’ten bu yana yeniden işgal etmeye çalışıyor.
***
Bu vahşi işgalin akıbeti de yine hüsran olacaktır. Zira aksansız İngilizce konuştuğu için ABD’yi ve bölge politikalarını en iyi anlayan ve işlediği bütün yolsuzluk suçlarına rağmen bazı Yahudi çevrelerinde hâlâ “jeopolitik deha” diye nitelenen Netanyahu’nun imajına ilk darbeyi Yahya Sinvar liderliğindeki Hamas savaşçıları indirdi. 7 Ekim 2023’teki Aksa Tufanı taarruzuyla Hamas, kusursuz İngilizce’siyle “Amerikan başkanlarını ve Avrupalı liderleri avucunun içine alıp İsrail’i güvende tutan lider” diye lanse edilen Netanyahu mitini yerle bir etti.
İlk dönemlerde ABD ve Avrupa‘yı arkasına alan Netanyahu’nun aksansız İngilizce’si artık işlevselliğini kaybetmiş görünüyor. Hem de İngilizce bilmeyen Erdoğan tarafından. Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin Netanyahu’nun bölgesel savaş ve soykırım stratejisine yönelik kararlı tutumu, ikinci kez ABD Başkanı seçilen Donald Trump ile birlikte gözle görülür biçimde etkili olmaya başladı.
Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin başlattığı direniş diplomasisi, Batı’daki dengeleri Netanyahu aleyhine çevirdi. Unutmayalım ki Hamas ile ilgili İsrail’in dayattığı “terörist ezberi” bozan ilk lider Sayın Erdoğan‘dı. 7 Ekim saldırısından sonra İsrail’in DEAŞ’laştırmaya çalıştığı Hamas’a karşı küresel bir koalisyon kurma hamlesini yıkan Erdoğan, dünyanın suspus olduğu bir dönemde çıkıp “Hamas terör örgütü değil, bir mücahitler ordusudur” diye haykırdı.
***
Türkiye’nin tavrı ve izlediği strateji, siyonist lobinin ABD’deki planlarını altüst etti. Çünkü Donald Trump, 7 Nisan 2025’te Gazze Kasabı ile Beyaz Saray’da yaptığı görüşmede yeni Ortadoğu stratejisini İsrail’e göre değil Türkiye’nin makul ve rasyonel taleplerine göre dizayn edeceğini ilan etti. Aksansız ve kusursuz İngilizce konuşan Netanyahu, Oval Ofis’te Trump tarafından hem aşağılandı hem de azarlandı. Hamas’ın Aksa Tufanı saldırısından sonra Netanyahu mitine indirilen ikinci darbeydi bu. Ve bu darbenin altında da Erdoğan’ın imzası vardı. Ardından Trump, 13-16 Mayıs Ortadoğu turunda Netanyahu’ya bir Erdoğan darbesi daha indirdi. Suriye’ye yaptırımları kaldırırken “Erdoğan istedi ben de kaldırdım. İsrail’e de sormadım” dedi.
İsrail medyasının söylediği gibi İngilizce konuşmayan Erdoğan, ABD Başkanı Trump ve Avrupalı liderlerle kusursuz İngilizce konuşan Netanyahu’dan daha iyi anlaşıyor. Demek ki İngilizce’yi çok iyi bilmekle lider olunmuyor. Nitekim her İngilizce bilen de ABD ve Avrupa uzmanı olamıyor. Kusursuz ve aksansız İngilizce konuşan Netanyahu’nun, Türkçe konuşan Erdoğan karşısında Avrupa ve ABD’de maruz kaldığı hezimet de zaten bu gerçeği bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Mesele demek ki dil değil, kişide dile gelen vizyonuymuş.