Dijital dünyada duygudaşlık: Sanal empati


Dijitalleşmenin bir diğer dezavantajı ise sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla taktığımız bazı maskelerdir. Yansıtılan ‘’mükemmel hayatlar’’, ‘’mükemmel ilişkiler’’ karşıdaki kişinin kendi hayatını “yetersiz” olarak nitelendirmesine yol açabilir. Hatta birey, kendi sosyal medya maskesiyle gerçek hayatını kıyaslar hale bile gelebilir.
Özellikle sosyal medyanın beraberinde getirdiği “Anonimlik” kavramı; sosyal medya kimlik gizliliği aracılığıyla, bireyler arası mesafeyi arttırarak samimiyeti azaltabilir. Ayrıca, anonimliğin arkasına sığınarak yapılan yorumlar empatiden uzak ve daha acımasız olabilir. Halbuki perde arkasında ne yaşandığı bilinmeden yapılan bu yorumların uzun vadede ilişkilerdeki empatiyi zedelemesi mümkündür. İnsanların kinlerini sosyal medyada başkalarına kusması (siber zorbalık, psikolojik şiddet vb.), bireysel öfkenin toplumsal bir yaraya dönüşmesine yol açabilir.
SANAL EMPATİ VE DAYANIKLILIK
Sosyal medyada karşılaşılan olumsuzluklara rağmen sanal empati, sunduğu avantajlarla, benzer duyguları deneyimleyen farklı coğrafyalardaki bireyleri bir araya getirerek ortak bir dayanışma zemini oluşturabilmektedir. Bu durumun en somut örnekleri, kriz dönemlerinde ya da bireysel zorluklar sırasında sosyal medya aracılığıyla sağlanan desteklerin, toplumsal bağların güçlenmesine ve psikolojik dayanıklılığa katkı sunduğu zamanlarda görülmektedir.
Her gün değişen ve evrilen dünya düzeninde, sanal empati giderek hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmektedir. İnsanı insan yapan temel duygulardan biri olan empati, dijital ortamdaki yeni biçimiyle de benimsenip yapıcı şekilde uygulanabildiğinde, bireyler arası anlayış ve toplumsal etkileşimin güçlenmesine önemli katkılar sağlamaya devam edebilir.



