Cevdet Yılmaz ‘vatandaşlık maaşı’ için tarih verdi


Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Genel Kurulu’nda, 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nin tümü üzerinde milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtladı.
“ÇOK KAPSAMLI REFORM HAZIRLIKLARIMIZ VAR”
“2026 yılı Türkiye Yüzyılı yılı doğrultusunda yapısal dönüşümlerin yaşanacağı bir yıl olacaktır. Partimizin de hazırladığı çok kapsamlı bir reform programı var. Hükümetimizle birlikte hazırladığımız çok önemli hazırlıklarımız söz konusu. Önümüzdeki dönemde yapısal reformlarla programımızı daha da güçlendireceğiz.” diyen Yılmaz, para, maliye politikaları ve yapısal reformları kapsayan bütüncül bir politikayla sorunların çözülebilir olduğunu söyledi.
Yapısal reformların somut sonuçları itibarıyla ve beklentiler kanalıyla yaptığı etkiler dolayısıyla önemini vurgulayan Yılmaz, “Yapısal reform yapan, dönüşüm yapan ülkelere güven artıyor. Çünkü bu ülkenin geleceği var deniyor. Belki bugün attığınız bir adım 3 yıl sonra, 5 yıl sonra sonuç üretecek ama piyasalar, ekonomi, çeşitli aktörler bu geleceği gördükleri zaman şimdiden hareket etmeye başlıyorlar. Buna beklenti kanalıyla etki diyoruz. Bu etkileri de görmeye devam edeceğiz.” diye konuştu.
“ALTIN BAZINDA TÜM DÜNYADAKİ SATIN ALMA GÜCÜ DÜŞTÜ”
Yılmaz, altın ile satın alma gücü hesabının teknik olarak hiçbir tutarlılığının olmadığını dile getirerek, şöyle konuştu:
“Son yıllarda dolar bazında altın fiyatlarında muazzam bir artış oldu tüm dünyada. Merkez bankaları altın biriktirmeye başladı. Jeopolitik gelişmelerden dolayı belirsizliklerden dolayı altının fiyatı arttı. Yatırımcı psikolojisi bunu etkiledi vesaire ama muazzam bir artış var. Bununla bakarsanız yani eğer altınla hesaplayacaksak tüm dünyadaki satın alma gücü düştü. Sadece Türkiye değil ki Amerika’nın da düştü. Avrupa’nın da düştü. Afrika’nın da düştü. Asya’nın da düştü. Böyle bir hesap olmaz.
Bakın altın cinsinden ben sordum arkadaşlara Amerika Birleşik Devletlerindeki asgari ücret ne kadar düşmüş? Altın cinsinden yüzde 86,6 düşmüş. Amerika’daki asgari ücret altın cinsinden bakarsanız yüzde 86,6 düşmüş. Fransa’da yüzde 82,6 düşmüş. Yunanistan’da yüzde 80,3 düşmüş. Belçika’da yüzde 79,7 düşmüş. İspanya’da yüzde 70 düşmüş. Macaristan ve Türkiye’de de yüzde 60 düşmüş. Bu hesabı arkadaşlarımız size iletebilirler. Altın yediğiniz, giydiğiniz bir şey değil, bir meta. Dolayısıyla bununla satın alma gücü hesabı olmaz. Satın alma gücünü neyle hesaplarsınız? İşte pirinçle, simitle, ekmekle, mazotla, giyecekle, verdiği kirayla bunlarla ölçersiniz.”
Yılmaz, 2025 yılının ikinci yarısında, 2002 yılının ikinci yarısına kıyasla asgari ücretin reel olarak yüzde 207 oranında artış sağladığını, aynı dönemde bu artışın İspanya’da yüzde 196, Portekiz’de yüzde 162, Hollanda’da yüzde 102, Fransa’da yüzde 102 olduğunu anlattı. Yılmaz, “Diğer ülkelerden daha yüksek oranda asgari ücretimiz reel olarak artmış.” ifadesini kullandı.
“BELEDİYELERDE BİR REFORMA İHTİYAÇ OLDUĞU ÇOK AÇIKTIR”
Yılmaz, belediyelerin öncelikle asli işlerini yapması gerektiğini dile getirerek, “Nedir bir belediyenin asli işi? İnsanlara sağlıklı temiz içme suyu ulaştırmak değil mi? Kaldırımlarının düzgün olması, çöplerinin olmaması, temizlik sağlanması, suyun arıtılması, trafik sorununun çözülmesi şehir içinde, ulaşım sorunlarının çözülmesi değil mi? Bunları çözmemişken belediyeler, tutup da fantastik diyebileceğimiz başka harcama kalemleri açmak bence doğru bir yaklaşım değil. Belediyeler önce asli hizmetlerini yapsınlar sonra bu ekstra hizmetleri kaynakları kalırsa bunları da yapsınlar bir itirazımız yok ama önce asli işlerini yapsınlar. Asli işlerini bırakıp bu tür işlere harcamalara giriyorlarsa doğru yapmıyorlar.” değerlendirmesinde bulundu.
2018 yılında belediyelerin toplam harcamalarının içinde yatırımların payının yüzde 36 iken, 2024 yılı itibarıyla yüzde 24,3 olduğunu aktaran Yılmaz, şunları kaydetti:
“Yatırımlar gerilemiş. Belediyeler yatırım güçlerini kaybetmişler. Eskisi kadar yatırım yapmıyorlar. Toplam harcamaları içinde yatırımların payı düşüyor. 2025 yılında bu oranın yüzde 17, 2026’da yüzde 19,5’e düşmesi bekleniyor. Dolayısıyla bu oranları hepimizin sorgulaması lazım ve Türkiye’nin bir yerel yönetim reformuna ihtiyacı olduğunu bu rakamlar hepimize gösteriyor. Kaynakların verimli kullanımı açısından da birtakım usulsüzlüklerin sistematik olarak engellenmesi bakımından belediyelerde bir reforma ihtiyaç olduğu çok açıktır.
Bu konuda da AK Partili, MHP’li, CHP’li veya diğer partilerden belediyeler değil tüm belediyeler için bizim bunu yapmamız lazım. Bazen belediyeler ‘merkezi idare bize destek olmadı o yüzden yapamıyoruz’ diyorlar. Sabahki konuşmamda ne kadar kaynak gönderdiğimizi söyledim. Diğer taraftan müsaadenizle şunu da söyleyelim. 90’lı yıllarda bir belediye başkanı vardı İstanbul’da, muhalefetti o zaman, iktidarda, Ankara’da başka bir parti vardı ve o belediye başkanı İstanbul’un içme suyundan, çöpünden ulaşımına birçok sorunu kendi imkanlarıyla, yeni kaynaklar yaratarak çözdü. O belediye başkanının adı Recep Tayyip Erdoğan ve orada sağladığı güvenle iktidara, merkezi yönetime yürüdü. Dolayısıyla Ankara’da başka bir iktidar var. O yüzden şunu yapamıyorum, bunu yapamıyorum bahane, kusura bakmayın. İyi çalışan belediye başkanı, kaynakları iyi kullanan, israf etmeyen, öncelikleri iyi belirleyen bir belediye başkanı başarılı olur. Kaynak da üretir, sorun da çözer. Hiç kimse bahanelerin arkasına sığınmasın.”
VATANDAŞLIK MAAŞI İÇİN TARİH VERDİ
“Kendisini sosyal demokrat parti olarak nitelendiren birçok partiden çok daha güçlü sosyal politikalar uyguladık son 23 yılda.” diyen Yılmaz, elde ettikleri seçim zaferlerinde de bunun çok önemli bir rol oynadığını söyledi.
Yılmaz, gelir tamamlayıcı aile destek modeliyle bütün sosyal destek sistemini entegre ettiklerini bildirerek, şöyle devam etti:
“GETAD diyoruz, Gelir Tamamlayıcı Aile Destek Sistemi. Bu sistemin pilot uygulamasını önümüzdeki yıl başlatacağız birkaç ilimizde. 2027 yılında ise tüm ülkeye yaymayı planlıyoruz. Bu yeni destek modelimiz özü itibarıyla bir eşik gelirin altında kalan aileleri destekleyici bir model olacak ama istihdam piyasalarından caydırıcı nitelikte de olmayacak. Bu genel kavramsal çerçeve içinde yeni bir sistemi de ülkemize kazandıracağız. Sosyal yardım alanında yapısal bir reformu da hayata geçirmiş olacağız.”
Bugüne kadar 50 bin, 100 bin ve 250 bin konut kampanyasını açıkladıklarını ve bu konutları vatandaşlara teslim ettiklerini belirten Yılmaz, “Ayrıca 6 Şubat depreminden sonra yıl sonu itibarıyla 450 bin konutu hak sahiplerine teslim edeceğiz. Ben hatırlıyorum burada arkadaşlarımız muhalefetten bazı temsilciler 10 yılda toparlayamazsınız demişlerdi. 10 yılda toparlayamazsınız. Ne kadar süre geçti? 2 bilemediniz 2,5 yıl. Bunu alkışlamanız gerekmez mi? Bunu takdir etmeniz gerekmez mi? 10 yıl demiştiniz. 10 yılda yapılamaz demiştiniz. Gerçekten belki sizin perspektifinizden öyledir durum ama biz bunu başardık.” ifadelerini kullandı.
Su meselesinin gelecek dönem nüfus gibi beka meselelerinden biri olacağına işaret eden Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu alanda da Cumhurbaşkanlığımızın talimatıyla bir komisyon oluşturmuş durumdayız. Başkanlığını da ben yapıyorum. İlgili bütün bakanlarımız var ve ciddi bir hazırlık sürecindeyiz. Strateji Bütçe Başkanlığımız bu konuda kapsamlı bir eylem planı hazırlıyor. Bunu tartışıyoruz. Burada da bazı bölgelerimizde açık sistemli kanaletleri kapalıya dönüştürmek, arıtılmış suyu kullanmak, bitki desenini daha az su kullanan bitkilerle oluşturmak, tarımsal destekleme sistemimizi tamamen buna uyarlamak, gerekirse denizden tatlı su elde etmek gibi birçok alternatifi değerlendiriyoruz.
Ama bir tane husus da şu. Şehirlerimizde maalesef kayıp kaçak çok yüksek. Şehir şebekelerinde. Herkes diyor ki DSİ suyu getirsin. İyi de şehrin içinde kayıp kaçak oranı ne? Sorgulamak lazım önce. DSİ suyu getiriyor, şehirde kaybolup gidiyor şebekede. İşte böyle fantezi projelerden ziyade gelin belediyelere hep birlikte bu çağrıyı yapalım. Şehirlerdeki su şebekelerini yenilesinler, kayıp kaçağı azaltsınlar.”
“İŞSİZLİK SİGORTASI FONU’NUN TEK AMACI MİLLET İŞSİZ KALSIN DA PARA VEREYİM DEĞİL”
İşsizlik Sigortası Fonu’ndan yapılan harcamaların yüzde 61’inin doğrudan işgücüne ve işsizlere yönelik harcamalara, yüzde 35,8’inin istihdamı korumaya ve arttırmaya, diğer kalan yüzde 3 civarında bir miktarın da kurumsal faaliyetler ve harcamalar için kullanıldığını aktaran Yılmaz, “İşsizlik sigortasını iki amaçla kurduk. Sadece para vermek için değil, istihdamı korumak ve geliştirmek için de kurduk. Kanununda bu yazar. Açın kanunu bakın. İşsizlik Sigortası Fonu’nun tek amacı millet işsiz kalsın da para vereyim değil. Öncelikle işsiz kalmasın, bunu engelleyeyim. Daha fazla istihdam oluşturayım. Bu da bu fonun amaçları temel amaçları arasında. Dolayısıyla amaç dışı bir kullanım söz konusu değil.” değerlendirmesinde bulundu.
Yılmaz, Şap Enstitüsü’nün ithal şap aşısı kullanmadığını, tüm aşıların yerli üretimle karşılandığını aktararak, Şap Enstitüsü tarafından uluslararası standartlara uygun şekilde üretilen bu aşıların aşı kaynaklı bir rahatsızlık oluşturduğu iddiasının hiçbir bilimsel temele dayanmadığını söyledi.
AK Parti hükümetlerinin sadece ve sadece milletten meşruiyetini alan hükümetler olduğunun altını çizen Yılmaz, şunları kaydetti:
“Bunun dışında söylenen hiçbir şey bizi bağlamaz, yok hükmündedir. Başka bir şeyi de bu kadar yıl bu milletten destek almış bir hükümet olarak hiçbir şekilde kabul etmeyiz. Ancak bir taraftan da milli menfaatlerimiz temelinde Avrupa Birliği’yle de, ABD’yle de, diğer ülkelerle de elbette otururuz diplomasiyle, milli menfaatlerimizi savunacak çalışmaları yaparız.
Ancak ben de bir ifadeyi size hatırlatmak isterim. Sizin yorumunuzu merak ettiğimden. (Joe) Biden vardı biliyorsunuz. (Donald) Trump’tan önce ABD Başkanı. Seçim çalışmaları sırasında kendisine AK Parti, Sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili bir soru soruldu. Motamot hatırlamıyorum ama mealen şöyle dedi, ‘Erdoğan’ı devireceğiz.’ dedi. ‘Ama bu sefer darbeyle değil, muhalefete destek olup sandıklarda devireceğiz.’ dedi. O zaman bu söze hiç tepki gösterdiniz mi diye sormak istiyorum.”
“KALICI HUZUR ORTAMINI SAĞLAYACAKTIR”
Yılmaz, Terörsüz Türkiye’nin artık bir devlet politikası haline geldiğini, Türkiye’nin birliğini ve kardeşliğini pekiştirecek bir süreç olduğunu anlatarak, “Kalıcı huzur ortamını sağlayacaktır. Sadece ülkemizde değil bölgemizde bunu sağlayacaktır. Emperyalist oyunları tuzakları boşa çıkaracaktır ve bu projeyi hassasiyetle takip ediyoruz. Diğer taraftan aynı şekilde Terörsüz Türkiye kalkınma sürecimizi Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere ama tüm ülkenin kalkınmasını arttıracak, yatırım ortamını iyileştirecek çok daha güçlü bir ekonomik yapı kurmamıza destek olacaktır. Aynı süreç yine sivil siyasetin alanını genişletecek, demokrasinin standartlarının yükselmesi için çok daha elverişli bir ortamı oluşturacaktır.” dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nin, hayırlı uğurlu olmasını diledi, bu sürecin başından sonuna kadar liderlik yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, AK Parti ve Cumhur İttifakı’na, tüm gruplara, milletvekillerine, komisyondaki ve genel kuruldaki katkılarından dolayı teşekkür etti.
BÜTÇENİN MADDELERİNE GEÇİLMESİ KABUL EDİLDİ
Öte yandan Genel Kurulda şahsı adına söz alan Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Çiğdem Kılıçgün Uçar, “ülkedeki en büyük açığın bütçe açığı değil, barış ve adalet açığı olduğunu” savundu.
En ağır enflasyonun sadece mutfaklarda değil, hukukta, demokraside ve adalette yaşandığını öne süren Uçar, bütçeden kadınlara ayrılan paya yönelik de eleştirilerde bulundu.
TBMM Genel Kurulunda, bütçenin tümü üzerindeki müzakerelerin tamamlanmasının ardından yapılan oylamada, 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin maddelerine geçilmesi kabul edildi.
Kanun tekliflerinin birinci maddelerini okutan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, birleşimi yarın saat 11.00’de toplanmak üzere kapattı.



