CANLI | İşgalci İsrail’den Lübnan’a bombardıman! “Hizbullah’ın altyapısını hedef aldık”

AA Orta Doğu Haberleri Müdürü Turgut Alp Boyraz son durumu aktararak saldırıların Hizbullah’ı zorlamaya yönelik olduğunu belirtti.
AA Orta Doğu Haberleri Müdürü Turgut Alp Boyraz: Biraz önce Lübnan’daki muhabir arkadaşımla konuştuğumda şu ifadeyi kullandı: “İsrail bir yere saldırmadan birkaç gün ancak sabredebildi” ifadesini kullandı. Sen de hatırlattın izleyicilere. Gazze’de bir ateşkes var ve kısmen bu geçerli şu anda. İsrail’in bazı ihlalleri olsa da Gazze’deki insanlar biraz da olsa nefes almış durumda. Ama bugün akşam saatlerinde Lübnan’a ciddi saldırılar olduğunu gördük İsrail savaş jetleri tarafından. Lübnan’ın güneyindeki Nebatiye, Sur, Mercayun ve Sayda gibi kentleri vurdu İsrail. Altı farklı kenti vurdu İsrail. Çok büyük patlama görüntüleri geliyor. İsrail ordusu Arapça sözcüsü Avichay Adraee az önce bir açıklama yaptı ve vurulan yerlerin de video üzerinden çekilmiş görüntüsünü yayınladı. İsrail sözcüsü, ordu sözcüsü diyor ki: “Buralarda sivil görünüm adı altında Hizbullah yeniden yapılanıyor. Biz de buna izin vermeyeceğiz” diyor.
İSRAİL: SİLAH BIRAKIN | HİZBULLAH: TEHDİT OLDUĞU SÜRECE BIRAKMAM
İsrail aslında geçtiğimiz yıl 2024’ün Aralık ayında yürürlüğe giren Lübnan-İsrail, daha doğrusu Lübnan-Hizbullah’ı-İsrail arasındaki ateşkesten bu yana tek taraflı olarak aralıklı olarak saldırılarına devam ediyor Lübnan’a yönelik. Hizbullah da hem ciddi derecede zayıflamış durumda hem de İsrail’le yeniden ülkeyi toptan bir savaşa iten taraf konumuna düşmemek için bunlara pek karşılık veremiyor. Dolayısıyla geçen yılın Aralık ayından bu yana biz tek taraflı olarak Lübnan’ın vurulmaya devam ettiğini görüyoruz. Burada düğüm noktası şu: Amerika Birleşik Devletleri’nin desteğiyle İsrail Lübnan’da son derece güçlü bir yapı olan, İran’a yakın Hizbullah hareketinin silahsızlandırılmasını istiyor. Tamamen silahsızlandırılmasını istiyor. Hizbullah da diyor ki: “Son ateşkes anlaşmasıyla birlikte ben sınırdan, İsrail sınırından yaklaşık 25 kilometre geriye, Litani Nehri’nin arkasına çekilmeyi kabul ettim. Ancak İsrail’in ülkemize yönelik tehdidi var olduğu müddetçe asla silah bırakmam” diyor. Şimdi Amerika ve İsrail’in Lübnan hükümetini zorlayarak Hizbullah’ı silah bıraktırmaya çalıştığı zamanda da Lübnan’da bir iç savaş tehlikesi ortaya çıkıyor.
“İSRAİL HİZBULLAH’I ÇOK CİDDİ DERECEDE ZAYIFLATTI”
Biz geçtiğimiz hafta Lübnan başbakan yardımcısıyla röportaj yaptık. “Ne Hizbullah’ın ne de devletin bir karşılıklı savaşa niyeti yok” dedi. Daha sonra Hizbullah’tan önemli bir isimle röportaj yaptık. “İç savaşa niyetimiz yok, ancak silahlar kırmızı çizgimizdir” dedi. Arkadaşımız Esad Fırat Lübnan’dan o yetkiliye şunu sordu: “Eğer zorlanmaya kalkarlarsa, iç savaş çıkarsa ne olacak?” “Her şeyi göze alırız, silahlar kırmızı çizgimizdir” diyor. Ve geçen hafta Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta 60.000 gencin katılımıyla Hizbullah bir gövde gösterisi yaptı. Şimdi şunu izleyicilere hatırlatalım: İşte geçen yılki savaşta İsrail Hizbullah’ı çok ciddi derecede zayıflattı. İşte onlar için efsanevi görülen tırnak içerisindeki liderleri Hasan Nasrallah’ı da öldürdü, onun yerine gelen Seyfuddin’i de öldürdü, komuta kademesinin önemli bir kısmını yok etti, cephanelikleri yok etti. Ama Lübnan içerisinde Hizbullah’ın tabanı hala çok güçlü ve Lübnan içerisinde Hizbullah’ın karşısına çıkabilecek bir güç çok fazla gözükmüyor. Lübnan ordusu dediğimizde de aslında, içerisinde Şiiler de var, Hizbullah’a yakın, Dürziler de var, Maruniler de var. 90 yılında, 79’da başlayıp 1990’da biten iç savaşta ordu da birkaç kola bölünmüş ve birbirleriyle çatışmış.
“BU SALDIRILAR HİZBULLAH’I ZORLAMAYA YÖNELİK”
Bu acı tecrübeden dolayı Lübnan’da ordu hiziblerin, silahlı kanatların birbirleriyle savaşlarına asla karışmıyor. Ve tabiri caizse Lübnanlılar ayranı üfleyerek içiyorlar, çok dikkatli olmaya çalışıyorlar. Ama ABD ve İsrail ise hükümete baskı yapıyor. Lübnan hükümetine, Hizbullah’ın üzerine git, silahsızlandır diye. Böyle bir duruma zorlamaları durumunda ciddi bir iç savaş tehlikesi var. Her ne kadar İran’ın zayıflamasıyla birlikte Hizbullah zayıflasa da, hem de İsrail’in vurduğu darbelerle zayıflasa da, taban olarak Lübnan içerisinde, Lübnan içerisindeki dengelerde hala güçlü. Bu akşamki saldırılara dönecek olursak, bütün bunlar Hizbullah’ı zorlamaya yönelik. Bir de aslı geçen yıl Aralıktan bu yana aralıklarla devam ediyor dedik ama bu son bir saat içerisinde saldırıp tanık olduğumuz ölçüde saldırılara nadir tanık oluyorduk. Beş tane büyük kent vuruldu, çok büyük patlama görüntüleri geldi. Hizbullah’ın köşeye sıkıştığını düşünüyor İsrail, hem ciddi derecede zayıflattığını, hem de Lübnan içerisindeki dengelerden dolayı yeniden İsrail’le savaş çıkarmaya cesaret edemeyeceğini, içeriden de tepki geleceğini düşünerek Hizbullah’ı tek taraflı olarak vurmaya devam edebileceğini düşünüyorum. Böyle bir denklem içerisindeyiz açıkçası.
“HİZBULLAH’A SALDIRI DOĞRUDAN İRAN’A YÖNELİK VURULMUŞ DARBE”
Hizbullah’a saldırı doğrudan İran’a yönelik vurulmuş darbedir. Aslında Hizbullah’ın büyük oranda tasfiye edilmesi olmasaydı, İsrail’in doğrudan İran’a saldırısına giden yol açılmazdı. Benim şahsi kanaatim, tarafların bu yeni bir İran saldırısına hazırlandığı yönünde. Benim öngörüm o. Umarım yanılırım hani bölgede büyük bir savaş çıkmaz. Ama böyle bir ihtimal olduğunu düşünüyorum açıkçası. Hizbullah’ın da zaten bu kadar zayıflatılmış olması, Irak’ta da Şii gruplara yönelik tasfiye politikası, yani İran’ı iyice köşeye sıkıştırmış durumda. Şimdi İran sahneden çekilince, İsrail bunun yerine tehdit olarak tırnak içerisinde kendi açısından diğer grupları koymaya başlıyordu. İşte Yeni Suriye yönetimi, Ahmeti Şara yönetimi ve hatta İsrail basını Türkiye ile birlikte bu yeni aksın İran’dan daha büyük bir tehlike olduğunu yazıp çizmeye başlamıştı. Yani İsrail bir yandan İran ve İran’a yakın grupları tasfiye etmek istiyor. Ama bir yandan da onun yerini dolduracak grupları daha tehlikeli görüyor. Bence dün Ahmeti Şara’nın, Suriye Cumhurbaşkanı’nın Moskova’ya yaptığı ziyaret de bu açıdan çok önemliydi.
“İSRAİL HİZBULLAH YENİDEN CANLANSIN İSTEMİYOR”
İzleyicilere hatırlatalım, hani Türkiye her ne kadar NATO müttefiki olsa, Batı’nın içerisinde olsa bile Rusya’yla son birkaç yıldır rekabetçi bir işbirliği politikası geliştirerek bir denge politikası yürütüyor. Sanki bu adımları Türkiye’nin de yönlendirmesiyle öyle zannediyorum ki Şam yönetimi de takip ediyor. Yani Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail’in karşısına Rusya’yla kurduğu bir dengeyi de çıkarmaya çalışıyor. Hani bu genel bir resimde baktığımızda İsrail ise her iki kanadı da tehlikeli olarak görüyor. Yani Hizbullah’ın da yeniden canlanmasını istemiyor. İç savaş çıkarsa, “Çıksın” modunda Lübnan’da yani İsrail için iyi bir şey bu. Ama Lübnan’da, ben hani dört yıl kadar yaşadım, hiçbir kesim bunu istemiyor. Ne Dürziler istiyor, ne Maruni Hristiyanlar istiyor ki Maruni Hristiyanlar İsrail’e son derece sıcak bakarlar, ne Sünniler istiyor, ne de Şii Hizbullah istiyor, ne de Şii Emel istiyor. Çünkü çok kanlı bir iç savaş yaşanmış. Tarihten bu yana hizibler ülkesidir Lübnan. Bir kere o şiddet sarmalı açıldığı zaman bütün ülke bunun cezasını çekiyor. Dolayısıyla ülkede hiçbir kesimin iç savaş istememesi aslında bir avantaj.
.Ama Hizbullah’ın bu köşeye sıkışmış durumu ve Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail’in zorlaması üzerinden Hizbullah’ın daha fazla üzerine gidilirse, içeride burada bir iç savaşa yol açabilir maalesef. İsrail’in saldırgan tutumu da bütün bu bütün bu denklemde gelişiyor, yani Lübnan’ı köşeye sıkıştırdığını düşünüyor, özellikle de Lübnan içerisindeki İran’a yakın Hizbullah’ı köşeye sıkıştırdığını düşünüyor. Bir yandan da hani son bir not belki Gazze’yle ilgili, biraz önce İsrail basınına düştü. Netanyahu az önce bir toplantıyı bitirmiş İsrail basınına göre. Diyor ki: “Hamas’ın elindeki ölü İsrailli rehineler geri verilmezse ne yapacağımızı biliyoruz” gibi bir ifade kullanmış. Aslında İsrail şunu çok iyi biliyordu: Orada 55 milyon tonluk bir enkaz var ve o enkazın altında…
“İSRAİL SAVAŞI BOZMAK İÇİN HER BAHANEYİ ZORLAYACAK”
Evet, ulaşılmayacağını biliyordu. Onun için zaten Türkiye’nin de içerisinde olduğu bir uzmanlar grubu bu İsrailli cesetleri arayacaktı. Ancak İsrail’den verilen mesajlar bu cesetleri bahane ederek savaşı yeniden tırmandırmak istediği yönünde. Burada tabii ki sigorta olarak Türkiye’nin, Mısır’ın ve Katar’ın ABD ile birlikte o niyet beyanına imza atmış olması ve aracı olması, Amerika Birleşik Devletleri üzerinde bu ülkelerin oluşturacağı baskı. Ama şunu da unutmayalım, İsrail’in de ABD’de çok ciddi bir lobi gücü var. Dolayısıyla şundan hiç şüphem yok: İsrail Gazze’deki savaşı bozmak için her türlü bahaneyi sonuna kadar zorlayacaktır. Ancak buna karşı duracak da bir Türkiye başta olmak üzere bir cephe var. Önümüzdeki günlerde göreceğiz işin nereye gideceğini.