BÜLENT TİMURLENK / Ocak’ta siz gidin!


Şampiyonlar Ligi’nde son iki maçını kaybetmiş, ligde son iki deplasmanında galibiyete hasret kalmış, ‘futbolun patronuyum’ diyen bir adamın açık tehditleri ve hakaretlerine maruz kalmış, eksiğin, sakatın çok bir takımsan ve deplasmana gidiyorsan kabul edelim, Galatasaray için Antalyaspor uygun rakipti. Bunu ilk 15 dakikada gösterdiler. Ev sahibi takım üç oyuncu üzerine kurulu oyunuyla rakip yarım sahayı göremeden iki farkla geriye düştüğünde kağıt üzerinde maç bitmişti. Sara’yı dinlendiren, İlkay’ı 6’ya çeken Okan Buruk, onun müthiş tecrübesine orkestra şefliği görevini vermişti. İlkay da iyi yönetti orkestrayı. Leroy Sane geçen hafta attığının kopyasını attı: Sağdan içeri deplase, devrilen vücut ve plase. Sallai’nin golünden sonra iştah sürse de Osimhen bulamadı çerçeveyi üç pozisyonda. Samsun ve Monaco maçlarının ardından bir kez daha baskı yiyerek başladığı ikinci yarı Galatasaray adına düşündürücü derken; Osimhen’in geçişte golü geldi. Duran toplardan geçen sezon bol gol atan Galatasaray’ın zayıf ev sahibinden duran toptan gol yemesi, üzerine çalışılması gereken bir mesele. “Ocak’ta gitsin” tezahüratı yapan medyanın ilgili kısmına İcardi’nin golü cevaptır. Onun kadar işinizi yapsanız mesleki itibarınız sosyal medyada sorgulanmazdı. Galatasaray öyle ya da böyle kısa da olsa devre arasını bekleyen yorgunluğuyla dönüyor İstanbul’a. Son söz Antalyaspor için: En az zemini kadar kötü bir takımlar.


