BERCAN TUTAR / Ukrayna flörtü


Rusya ve ABD arasındaki 28 maddelik Ukrayna barış taslağı her açıdan Avrupa için sonun başlangıcını simgeliyor. Avrupa ülkeleriyle Ukrayna, Cenevre‘de ABD ile buluşarak yeni bir taslak hazırladı. ABD Başkanı Donald Trump, kendi barış taslağını kabul etmesi için Kiev’e 27 Kasım’ı (bugün) işaret etmişti. Cenevre’deki görüşmelerden sonra “Bizim için son bir tarih yok” diyerek Volodimir Zelenski’ye tanıdığı süreyi kaldırdı.
Trump’ın danışmanı Steve Witkoff gelecek hafta Moskova‘da Rus lider Vladimir Putin ile görüşecek. Zelenski cephesi, Rusya ile savaşı sonlandırmayı amaçlayan kalıcı barış anlaşması için ABD ile ‘ortak bir anlayışa’ varıldığını söylüyor. Rusya ise ilk plandan yana.
Boş durmayan Avrupa ülkeleri Witkoff’un Ukrayna savaşını bitirmeyi amaçlayan 28 maddelik barış planını Kremlin ile koordinasyon içinde hazırladığına dair 5 dakikalık ses kaydını sızdırdı. Ses kaydında, Witkoff’un anlaşma metnini ve bazı toprak taleplerini ABD Başkanı Trump ile nasıl gündeme getirmesi gerektiği konusunda Rus lider Putin’e ‘taktiksel rehberlikler’ sunduğu ileri sürülüyor.
***
Aslında ses kaydı bumerang gibi ters tepti. Avrupa’nın lehine değil aleyhine işleyen bir faktöre dönüştü. Avrupa’nın çaresizliğini ve güçsüzlüğünü ortaya koyan ses kayıtları barış masasında Avrupa’nın ve Kiev’in taleplerinin yok sayıldığının ve sayılacağının en somut kanıtı niteliğinde.
Nitekim alarma geçen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İngiltere, ABD ve Türkiye’nin katılımıyla Ukrayna için güvenlik garantileri hazırlamak üzere bir çalışma grubunun kurulmasını istiyor. Hatta kararın alındığını ve grubun şimdiden çalışmalara başlayacağı belirtiliyor. Paris’in bu hamlesi kendi hezimetlerine Türkiye’yi de ortak etme gayretinden başka bir anlama gelmiyor elbet.
Ancak Türkiye, ABD ve Avrupa’nın bu dezavantajını yaptığı rasyonel karşı hamlelerle kritik kazanımlara dönüştürüyor. Zira Avrupa ve ABD’nin Ukrayna’daki sıkışmışlığı, Türkiye’ye olan ihtiyacı had safhaya çıkarmış durumda. Bu da ülkemizin jeopolitik değerini daha da artırıyor. Ayrıca ABD ve Avrupa ülkeleriyle yaşadığımız bazı sorunların çözümünde Ukrayna krizi bize yeni fırsatlar da sunuyor. Ve bu yeni konjonktürün sağladığı imkânları Ankara birer reel-politik kazanca dönüştürerek göz kamaştırıyor.
***
Avrupa’nın Türkiye’ye artan teveccühü her alanda elimizi güçlendiren bir manivela işlevi görüyor. Avrupa ülkelerinde, bölgemizde ve Ortadoğu‘da Türkiye karşıtı veya aleyhinde gelişmeler ve tavırlar teker teker ortadan kalkıyor. Daha önce ertelenen ve kulak ardı edilen birçok talebimiz hızla karşılanıyor. Ekonomik ve siyasi ambargolar aniden buharlaşıyor.
Türkiye ile eşgüdüm halinde çalışmanın kendi açılarından yüksek maliyetlerini hiç itiraz etmeden kolaylıkla karşılamaya başlayan bir Avrupa ve ABD tablosu var karşımızda artık. Eski Batı giderek yok oluyor. Eskiden kartlarımız zayıftı. Şimdi Suriye’den Kıbrıs’a, Libya’dan Gazze’ye kadar iç ve dış düşmanlarımızdan oluşan cephelere karşı her alanda elinde güçlü kozları olan bir Türkiye var.
Bu gerçek de Avrupa’dan ABD’ye, Asya’dan Afrika’ya kadar uzanan bütün jeopolitik dengelerde Türkiye’yi vazgeçilmez bir küresel aktör ve cazibe merkezi haline getiriyor. Sudan’dan Suriye’ye Gazze’den Keşmir’e bütün kriz alanlarında Türkiye’nin çözümün kilidi olarak görülmesi de bunun bir kanıtı zaten. En büyük kanıt ise paniğe kapılan Batılı liderlerin Türkiye ile yoğun bir Ukrayna flörtü içinde olması…



