BERCAN TUTAR / Hitler sendromu!


Bakmayın siz ABD’nin oraya buraya saldırma tehditlerine… Aslında dünya hiç olmadığı kadar özgür olacağı yeni bir döneme doğru ilerliyor. Bu dönüşümün lokomotif aşamalarından biri de Gazze’deki soykırımdır. Emperyalist korku duvarlarını yıkan küresel vicdanın gücü, soykırım ortağı Batılı rejimleri içeriden sarsan bir siyasi tsunamiye yol açtı.
Ancak daha Gazze’deki cürmün hesabını vermeyen Batı’nın Venezuela, Sudan ve Nijerya gibi ülkelerin içişlerine karışarak hâlâ işgal ve darbe tehditlerinde bulunma cüretini göstermesi yeni dönemdeki en büyük sorunumuz olacak gibi görünüyor.
Fakat tarihin Batı merkezli tablosunun sömürgeci renkleri ve tonları soluyor. Irak, Afganistan ve Suriye’den sonra Gazze’de de bataklığa saplandılar. Sudan‘daki kirli işleri deşifre oluyor.
Venezuela ve Nijerya‘ya farklı bahaneler üzerinden tehditler savuran ABD’ye hiçbir müttefiki destek vermiyor. Verenlerin de reel-politik güçleri sınırlı. Bu anlamda Batılı sömürgeci ittifakın Gazze’den sonra en zorlandığı alanlardan biri de Ukrayna. Rusya’ya karşı Atlantik’in iki yakası da ayrı bir sıkışmışlık içinde.
ABD’nin Venezuela’yı hedefe koyduğu bir dönemde Rusya lideri Putin, mayıs ayında Caracas ile imzalanan stratejik işbirliği anlaşmasını 27 Ekim’de onaylayarak yürürlüğe soktu. ABD’nin ısrarlı baskısına rağmen Çin-Rus blokunda herhangi bir ayrışma emaresi yok.
Aksine dünyada Avrasya’daki bütünleşmeye paralel seyreden Batı karşıtı bir temizlik harekâtı var. Afrika ülkeleri birer birer Fransız sömürgecileri kovuyor. II. Dünya Savaşı sonrası yükselen anti-kolonyal direnişe benzer bir süreç yaşanıyor günümüzde.
1960’larda ve 70’lerde hızlanan süreçte Afrika, Asya ve Ortadoğu’daki ülkeler sömürge yönetimlerden kurtularak siyasi bağımsızlıklarına kavuşmuştu. Şimdi ise dünyanın hemen her yerinde Batı’nın ideolojik ve ekonomik hegemonyasından kurtulmanın mücadelesi veriliyor.
Soğuk Savaş döneminde Batılı sömürgeci güçleri yenen Kuzey Kore, Küba, Etiyopya ve Vietnam’ın dünyaya ilham kaynağı olan mücadele tarzları şimdi de Suriye, Libya, Filistin ve Venezuela gibi ülkelerin gösterdiği direnişle devam ediyor. 
***
Çünkü dejenerasyonları had safhaya ulaşan Batılı ülkeler insani ve ahlaki açıdan iflas etmiş durumda. Gazze, Sudan, Venezuela ve Ukrayna krizleri aynı zamanda Batı’nın değerler hegemonyasının da çöküşünü simgeleyen birer cephe konumunda. İnsanlık suçu dosyası Hitler’den kabarık ‘Gazze Kasabı’ Netanyahu’yu “savaş kahramanı” ilan eden ABD Başkanı Donald Trump, Yahudilerin Müslümanları katletmesini desteklerken Nijerya’yı Hıristiyanların İslamcılar tarafından “toplu katliamına” izin vermekle suçlayarak askeri harekât tehdidinde bulunuyor.
Dünyaya nizam verme iddiasındaki bir ülke liderinin nasıl bir “zihinsel getto”ya sahip olduğunu hayretle seyrediyoruz. “Hayretle” temaşa edilen bir gelişme de nobran güçlerin dünyanın geri kalanını sömürgeleştirmede vardıkları küresel konsensüsün bozulmasıdır. Atlantik’in iki yakası giderek ayrışırken Rusya, Çin ve ABD arasındaki rekabet büyüyor. Dünyanın geri kalanı için aydınlık bir geleceğin habercisi olan bu gidişat Batı’da Hitler sendromunun yeniden nüksetmesine yol açıyor.
Zira Batı’nın Hitler’de affedemediği suç, Afrikalı ve Asyalılara karşı işlenen cürmü Avrupalı “beyaz adam”a karşı da işlemesiydi. Küresel sıkışmışlık ve büyük güç rekabetinden dolayı yeniden aktive olan Hitler sendromu şimdi Atlantik’in her iki yakasını da tehdit ediyor. Hâliyle Batı dünyada artık istediği gibi at koşturamıyor. Nijerya, Venezuela ve Filistin’e yönelik tehditler tükenmişliğin ifadesi. Çünkü Batı içi çatışma riski hem ulusal hem uluslararası düzeyde giderek artıyor. Bakalım Batı’nın yeni Hitler’i kim olacak? 
				


