
Başkan Erdoğan’ın konuşması tezahüratlarla sürekli kesildi (AA)
“GENÇLERLE AYNI UFKA BİRLİKTE KOŞMAKTAN KIVANÇ DUYUYORUM”
Gençlerin hem ülkenin hem de AK Parti’nin güçlü geleceğinin teminatı olduğunu vurgulayan Erdoğan, gençlere hitaben şöyle konuştu:
“Siz, bizim aşkla toprağa diktiğimiz fidanlarımızsınız. Siz sadece bizim değil, aynı zamanda dualarında Türkiye’yi unutmayan milyonlarca mazlumun da güven kaynağısınız. Ben bu gençliği karşımda görüyorum. Sizin ışık saçan gözlerinizde Hoca Ahmet Yesevi’nin ilmini, Yunus Emre’nin muhabbet dilini, Ahi Evran’ın mücadeleci ruhunu, Hazreti Mevlana’nın derinliğini, Hacı Bayram-ı Veli’nin irfanını, Hacı Bektaş-ı Veli’nin hoşgörüsünü, İdris-i Bitlisi’nin kardeşlik şuurunu, Faki Teyran’ın halen gönülleri mamur eden engin hikmetini görüyorum. Şunun da idrakinde olmanızı çok ama çok önemsiyorum. Sizin heyecanınızı paylaşmak, sizinle yol yürümek, bu kutlu davada size yoldaşlık etmek şahsım için büyük bir iftihar vesilesidir. Siz genç arkadaşlarımla aynı ufka birlikte koşmaktan kıvanç duyuyorum. AK Gençlik’in yüzümüzü kara çıkarmayacağına tüm kalbimle inanıyorum. Ben sizlere güveniyorum.”
“FATİH SULTAN MEHMET, İSTANBUL’U 21 YAŞINDAYKEN FETHETTİ”
Başkan Erdoğan, gençlerin milletin emanetine sahip çıkacağına, kendilerinden teslim alacakları sancağı daha da yücelteceğine yürekten inandığını dile getirdi.
Tarihe bakıldığında en büyük devrimleri gençlerin yaptığını ya da bu devrimlerin gençlerle yapıldığını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Resul-i Ekrem Aleyhissalatu Vesselam Efendimiz, Allah’ın emriyle 23 yıllık tebliğ mücadelesine başladığında etrafında ihtiyarlar yoktu, gençler vardı. Endülüs’ü fetheden Tarık bin Ziyad daha 30’larına varmadan Avrupa’nın kapılarını araladı. Tuğrul Bey, Büyük Selçuklu Devleti’ni henüz 21 yaşındayken kurdu. Kutalmışoğlu Süleyman Şah, İznik’i Bizans’ın elinden kurtardığında henüz 30 yaşındaydı. İbn-i Sina daha 19 yaşında kendi döneminin en büyük tıp ve felsefe alimlerinden biri sayılıyordu. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u 21 yaşındayken fethetti.”
“BU SALONDAKİ GENÇLİK, ECDADIN İZİNDEN GİDEN BİR KADRODUR”
Arif Nihat Asya’nın “Fetih Marşı” şiirinden, “Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini. Göster, kabaran sular nasıl yıkar bendini. Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini. Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın; Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.” dizelerini okuyan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Her biriniz Sultan Fatih’in, Peygamber Efendimiz’in müjdesine mazhar olduğu yaştasınız. Bu salondaki gençlik inşallah Mekke’ye doğru emin adımlarla ilerleyen o mübarek orduyla aynı hedefe yürüyen bir kadrodur. Bu salondaki gençlik, Avrupa’da Afrika’ya cenk meydanlarını asırlarca ‘Allah Allah’ nidalarıyla inleten ecdadın izinden giden bir kadrodur. Bu salondaki gençlik, 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü hainlerin karşısına cesaretle dikilen yiğitleri kendine örnek alan bir kadrodur. Gençler, biz size böyle bakıyoruz. Milletimiz size işte böyle bakıyor. AK Parti’li kadrolar olarak hem büyük bir milletin mensuplarıyız hem de büyük bir teşkilatın neferleriyiz. Kadını erkeği, genci ak saçlısıyla biz millete sevdalı, ülkeye sevdalı, ümmete ve insanlığa sevdalı bir hareketin müntesipleriyiz.”
NE KADAR AYDIN VAR BİR GÖREYİM?
Salonda bir grup gencin, “Aydın, seninle gurur duyuyor” tezahüratı üzerine Erdoğan, “Ne kadar Aydın var bir göreyim?” dedi.
Burada konuşan Erdoğan, Siirt’te okuduğu bir şiir nedeniyle Pınarhisar Cezaevi’ne girerken gençlere, “2000’li yılların Türkiye’si sizin aydınlık ve güzel Türkiye’niz olacak ama bunun için hepimizin çok çalışması gerekiyor. Ben kendi adıma içeride çok çalışacağıma söz veriyorum. Siz de okullarınızda sıkı çalışın. İyi mühendisler, iyi öğretmenler, iyi doktorlar, iyi yöneticiler, bilhassa iyi hukukçular olmak için çok iyi çalışın. Ben şimdi ödevimi yapmaya gidiyorum. Sizler de ödevlerinizi iyi yapın.” şeklinde seslendiğini hatırlattı.
Gençlerin verdikleri söze sadık kaldığını ve ödevlerini iyi yaptıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
“Rabb’ime hamdolsun ki şahsıma sizin gibi mücadele arkadaşları verdi. Siyasi hayatım boyunca gençlerle yol yürümeyi şeref saydım. Sizin varlığınızda daima huzur buldum. Size baktıkça güven duydum. Sizi yanımda gördükçe millete hizmet davamıza daha bir sıkı sarıldım. Bakın yaklaşık yarım asırdır siyaset sahnesindeyiz. 23 yıldır Türkiye’yi yönetiyoruz. İnşallah yarın 24’üncü yaşımızı gururla kutlayacağız. Gençler, bu zorlu yolculukta engelleri birlikte aştık. Saldırıları birlikte göğüsledik. İhanetleri birlikte püskürttük. Badireleri birlikte atlattık. İnşallah Türkiye Yüzyılı’nı da sizlerle birlikte gerçeğe dönüştüreceğiz. Üstat Necip Fazıl, ‘Gençlik yaş işi değil, ruh işidir’ derken mukaddes emanetin bilincinde olan, değerlerini koruyan ve kollayan bir iradeyi işaret etmişti. Allah’a hamdolsun, yola çıkarken nasıl bir heyecan içindeysek, bugün de aynı heyecanla gece gündüz çalışıyoruz. Gözlerimizi ufuktan bir an olsun ayırmıyoruz.”
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE’Yİ SABIRLA, CESARETLE, SAMİMİYETLE İNŞA EDİYORUZ”
Başkan Erdoğan, ürettikleri eserlerle, yatırımlarla, projelerle, hizmetlerle ülkeyi muasır medeniyetler seviyesinin de üzerine taşıdıklarını vurgulayarak, “Sizlere bırakacağımız en büyük miras olarak, Terörsüz Türkiye’yi sabırla, cesaretle, samimiyetle inşa ediyoruz. Lafa her başladıklarında karamsarlık zerk edenlere aldırmayacağız. ‘Yapamazsınız, başaramazsınız’ diyenlere kulak asmayacağız. Kim hangi dolabı çevirirse çevirsin, kim hangi engeli çıkartırsa çıkartsın, sizlere terörün olmadığı bir Türkiye’yi inşallah biz teslim edeceğiz.” diye konuştu.
AK Gençlik’in 81 vilayetin her metrekaresinde kurduğu hakimiyetin, muhalefeti özellikle ana muhalefet partisini endişelendirdiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
“CHP Genel Başkanı partisini saran yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet düzeniyle uğraşmayı bıraktı, AK Parti Gençlik Kollarını hedef almaya başladı. Yatıyor, kalkıyor, sürekli AK Gençlik’e laf atıyor, sizlere sataşıyor. Kendince polemik üretmeye çalışıyor. Bunu da her işi gibi son derece iptidai bir şekilde yapıyor. Söylemlerine bakıyoruz, hiçbir derinlik yok. Argümanlarına bakıyoruz, hiçbir tutarlılık yok. Kurduğu cümlelere bakıyoruz, hiçbir mantık örgüsü yok. Siyasetin kalitesini artıracak, gençlere ufuk çizecek, millete umut verecek hiçbir beyanını maalesef bulamıyoruz. Beyefendi çok konuşuyor ama genellikle boş konuşuyor. Hakareti, tehdidi, sağa sola çamur atmayı siyaset yapmak zannediyor. Aslında ortada bir siyasi söylem değil, üçüncü sınıf bir laf salatası var. Gaflarıyla, kırdığı potlarla, kaş yapayım derken göz çıkardığı sakarlıklarıyla, kimsenin ciddiye almadığı, hatta kendi partisinde bile itibarı, saygınlığı kalmamış bir siyaset acemisiyle karşı karşıyayız.”
CHP Genel Başkanı Özel’in bir ara elinde sürekli kırmızı kartla dolaştığını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Grup kürsüsünden önüne gelene kırmızı kart gösteriyordu. Sonra ne olduysa bu dahiyane fikrini, bu çığır açan eylemini aniden terk etti. Ardından banka soyguncularının sloganlarıyla devrimcilik oynadı. Bunda da istikrar sağlayamadı. Burada şunu da tüm samimiyetimle söylemek isterim. Biz CHP Genel Başkanı’nın yaşadığı bu ikilemin, bu istikrarsızlığın, bu savrukluğun sebeplerini çok iyi biliyoruz. Bir tarafta itiraflarla gün yüzüne çıkan soygunun büyüklüğü, diğer tarafta diyet borcundan dolayı bu soygunu savunmak zorunda kalmanın utancı, görüyoruz ki Sayın Özel’in dengesini fena halde bozuyor. 100 yıllık partinin düşürüldüğü işler acısı durumdan, pek çok CHP’li gibi Sayın Özel’in de memnun olmadığı anlaşılıyor. Yatırıma, hizmete, esere, icraata gitmesi gereken halkın parasının bir avuç açgözlü tarafından yağmalanması, inanıyorum ki onu da huzursuz ediyor, tedirgin ediyor, iç dünyasında sorgulamalara neden oluyor. Bantla kapatılmayan yolsuzlukları, her gün lafla kapatmaya çabalamak elbette kolay bir iş olmasa gerek.”
Başkan Erdoğan, Özel’in ahvalinin, “Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık” şeklinde olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
“Baklava kutularından, çantalarından, poşetlerinden, valizlerden, balya balya rüşvet paraları fışkırıyorken halen turpların büyüğünü sorması pişkinlik değilse utanma duygusunun ciddi erozyona uğradığının bir işaretidir. Mevla kimseyi böyle bir cenderede bırakmasın diyorum. Aslında biraz cesareti olsa, biraz kendine güvense, biraz vicdanına kulak verse, zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmadığını kendisi de görecek ama yapamıyor, o iradeyi gösteremiyor. Belli ki kendisini uyaran, kulağına gerçekleri fısıldayan bir dostu da yok. Sayın Özel hiç merak etmesin. Yolsuzluk operasyonları neticesinde belediyeler rüşvetçi çetelerden, CHP ahtapotun kollarından, Türkiye safralarından, kendisi de prangalarından kurtulacak. Adalet tecelli ettiğinde sadece kendisi değil, bir avuç muhterisi savunmak için oradan oraya sürüklediği CHP’li vatandaşlarımız da rahat edecek. CHP Genel Başkanı şunu da unutmasın. Sataştığı AK Gençlik hem siyasi kalibre hem de çalışkanlık itibarıyla Sayın Özel’i çırak çıkartır.”