
(Foto: ahaber.com.tr ekran görüntüsü)
“KARARLILIKLA DEVAM EDECEK”
SORU – Terör örgütü PKK’nın fesih ve silah bırakma kararı sonrası “Terörsüz Türkiye” süreci kapsamında Meclis’te kurulan komisyon öncelikli olarak hangi somut adımı atacak? Bu yönde bazı tartışmalar yaşanıyor. Komisyonda yasal düzenlemeler olacak mı? İlk aşamada beklentiniz nedir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde oluşturan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu geniş katılımla çalışmalarına devam ediyor. Komisyon çalışmaları ile ilgili Meclis Başkanımız Numan Kurtulmuş ile bir telefon görüşmesi yaptım. Samimi bir şekilde bu turları belli bir noktaya getirdik. Bundan sonraki süreci de aynı kararlılıkla devam ettirecekler. İnanıyorum ki sonuçta Türkiye, 40 yıllık bir sorunu ortadan kaldıracak ve geleceğe bir ve bütün şekilde yürüyecektir. Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren böylesi bir meselede dedikodulara, tevatürlere değil, devlet ciddiyeti içinde yapılan ve yapılacak açıklamalara odaklanmak en doğrusudur. Biz yol haritamızı da, menzilimizi de net bir biçimde belirledik. Terörle mücadeleye ayrılan kaynaklar artık kalkınmaya, üretime, yatırıma, istihdama harcanacak. Terörsüz Türkiye’nin kazananı tüm Türkiye, terörsüz bölgenin kazananı ise bölgemizdeki tüm kardeş halklar olacak.
SORU – Eşiniz Saygıdeğer Hanımefendi’nin, ABD Başkanı Donald Trump’ın eşi Melania Trump’a gönderdiği Gazze’deki insani krize ilişkin mektubu, dünya basınında da geniş yankı buldu. Hanımefendi mektubunda, Melania Trump’a “Ukrayna’daki savaş için gösterdiği hassasiyeti, Gazze’deki insani kriz için de göstermesi” çağrısı dikkat çekiciydi. Sayın Hanımefendi’nin bir anne duyarlılığıyla yaptığı çağrı için neler söylemek istersiniz?
Şair ne diyor, benim de şiir kasetlerimden bir tanesinde bu mısralar yer alır, “İçimde kaynayan bir mahşer var. Bu mahşer bir de annelerin kalbinde kaynar.” Buradan hareketle anne kalbi hem narindir hem güçlüdür. Anneler bu tip zor konuların çözümünde devreye girdiklerinde iklimi değiştirebilirler. Hele ortada katledilen binlerce bebek ve çocuk varsa, toprağa düşen her yavruyu kendi çocukları gibi sahiplenirler. Kızlarım da annelerinden bu mektubu kaleme almasını istedi. Ben bu girişimi, bu bakımdan çok önemli buluyorum. Mektup, Türkiye’nin Gazze diplomasine yeni bir boyut ekledi ve resmi kanallardan yürütülen girişimlerin yanı sıra, insani ve vicdani bir dilin de uluslararası ilişkilerde etkili olabileceğini aynı zamanda gösterdi. Maalesef, Batı’nın Ukrayna’daki masumlara yönelik yaklaşımlarının çeyreğini bile Gazze’de göremedik. “Ellerinde tencerelerle, tabaklarla sıraya girip oradan bir miktar yemek almaya çalışan o yavruların halini gözü olup da görmeyenlere yuh olsun!” demekten başka bir şey bize düşmez. Bu yavruların hali ortada. Bu nedenle biz herkesten, bütün Batı’dan bu insani yaklaşımı bekliyoruz. Biz kan ve gözyaşı bütün coğrafyalarda dinsin istiyoruz.