BEŞİKTAŞFENERBAHÇEGALATASARAYGÜNDEMSPORTRABZONSPOR

Başkan Erdoğan müjdeleri peş peşe sıraladı! “10 yıl vadeli 10 milyona kadar kredi imkanı”

Başkan Recep Tayyip Erdoğan 4. Tarım Ekosistemi Buluşması’nda açıklamalarda bulundu.

Başkan Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:

Sevgili çiftçi kardeşlerim, Ziraat Bankamızın kıymetli mensupları, saygıdeğer misafirler, hanımefendiler, beyefendiler, sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum.

Tarım Ekosistemi Buluşmalarının dördüncüsünde sizlerle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Görüyorum ki salonda ülkemizin farklı illerinden kadın çiftçiler de var. Onları da yürekten selamlıyor, her birine hoş geldiniz diyorum.

MÜJDELERİMİZİ PAYLAŞACAĞIZ
Bugün sizlerle hem hasret giderecek hem de müjdelerimizi paylaşacağız. Bir yıl aradan sonra bizleri tekrar bir araya getiren Ziraat Bankamıza, bankanın değerli yöneticilerine, programa destek veren Tarım ve Maliye bakanlıklarımıza özellikle teşekkür ediyorum. “İşimiz Ziraat, Gücümüz Ziraat” temasıyla bu yıl dördüncüsü tertiplenen buluşmanın tarım sektörümüz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. 1863 yılından beri 161 yıldır Türk tarımının en büyük destekçisi olan Ziraat Bankamızı canıgönülden tebrik ediyorum.

Tarihimizin en zor dönemlerinde çiftçinin, esnafın, tüccarın, girişimcinin yanında yer alan bankamızın milletimizin gönlündeki yeri çok farklıdır. Ziraat’in kullandırdığı tarım kredileri 700 milyar lirayı aşmış durumda. Bankamız, sektörün kredi ihtiyacının yüzde 71’ini tek başına karşılıyor. Tarım kredilerinin yüzde 90’ından fazlası, yani 653 milyar liralık kısmı devletimizin faiz desteği verdiği sübvansiyonlu kredilerden oluşuyor. Bankadan sübvansiyonlu tarım kredisi kullanan çiftçilerimizin faizlerinin ortalama yüzde 70’lik kısmını kamu olarak biz üstleniyoruz.

Biliyorsunuz, geçen sene 2024-2026 yılları arasında uygulanacak yeni tarımsal kredi sistemini devreye aldık. Bu kapsamdaki 28 farklı konuda yüzde 25 ila yüzde 100 arasında faiz veya kâr payı destekli kredi imkanı sağlıyoruz. Üreticilerimiz, temel bitkisel üretim ve temel hayvansal üretim konularında 300 bin liraya kadar yüzde 100 faiz, kâr payı indirimli kredi kullanabiliyor. Tarımsal AR-GE yapan firmalarımız, biyotarım ve tarımsal yenilenebilir enerji yatırımlarında yüzde 50 ila yüzde 100 arasında faiz, kâr payı indirimli krediden faydalanabiliyor.

10,2 MİLYAR LİRA HİBE SAĞLAYACAĞIZ
Kırsal kalkınma alanında da çiftçilerimize çeşitli destekler veriyoruz. Bu yıl tarım ürünlerinin işlenmesi, paketlenmesi, depolanması ile bireysel sulamadan oluşan 7 bin 160 projeye 10,2 milyar lira hibe sağlayacağız. Bir başka kırsal kalkınma programı olan IPARD’la da şimdiye kadar toplam bütçesi 301 milyon avro olan altı çağrıya çıktık. İncelenmesi tamamlanan 1408 projeye toplam 9,8 milyar lira hibe desteği vereceğiz. Sadece bu yıl 138 milyon avro bütçeyle beş yeni çağrıya çıkacağız. Göksu Taşeli, Kırsal Dezavantajlı Alanlar ve TULIP projelerimiz yine Tarım Bakanlığımız tarafından başarıyla yürütülüyor.

Geçen yıl 15 ilde 71 bin kişiye toplam 755 milyon liralık hibe verdik. Bu yıl projelerimize 1,3 milyar lira bütçe ayırdık. Yani devlet olarak çalışanın, üretenin, ihracat ve yatırım yapanın, istihdam oluşturanın tüm imkanlarımızla yanındayız, olmaya da devam edeceğiz. Ziraat Bankamızın da ihtiyaç duyduğu her an çiftçinin, sanayici, tüccar ve ihracatçının yanında olmayı sürdüreceğine inanıyorum.

Türkiye’nin tarımda hangi seviyede olduğuna dair verilere geçmeden evvel bir hususu öncelikle ifade etmek istiyorum. Malumunuz, sık sık ülkemizdeki toksik muhalefet anlayışına dikkat çekiyor, bunun Türkiye’ye verdiği zararlardan bahsediyorum. Ülkemiz her alanda çağ atlarken muhalefetin, bilhassa da ana muhalefetin kronikleşen kalite sorunundan biz açıkçası rahatsız oluyoruz. Yıllar geçiyor, aktörler değişiyor, fakat muhalefetin zihniyetinde hiçbir şey değişmiyor. Rakamları çarpıtma, bir bardak suda fırtına koparma alışkanlıklarından maalesef vazgeçmiyorlar. Buna krediler meselesinde de şahitlik ediyoruz. Sürekli güncelledikleri rakamlarla “Çiftçinin şu kadar borcu var” diyerek güya ülke ekonomisini ve ekonomi programımızı kötüleme gayretindeler. Oysa çizdikleri karamsar tablo ile gerçekler arasında ciddi fark var.

KREDİLERİN GERİ DÖNÜŞ ORANI YÜZDE 97 SEVİYELERİNDE

Evet, çiftçi kardeşlerimiz çok uygun şartlarda kredi kullanıyor. Bunu da öyle muhalefetin iddia ettiği gibi battıkları için değil; üretimlerini geliştirmek, kapasitelerini artırmak, yurt dışına ve yeni pazarlara açılmak, işletmelerini daha da büyütmek için alıyorlar. Ve ödemelerini de yapıyorlar. Kredilerin geri dönüş oranı yüzde 97 seviyesinde. Ziraat Bankamızın verdiği kredilerde bu oran yüzde 99’a çıkıyor. Yani ortada batma, iflas etme, borç batağına saplanma ve ödeyememe gibi bir durum, Allah’a hamdolsun, söz konusu değildir. Çiftçimizi, üreticimizi asla çaresiz bırakmadık ve bırakmıyoruz. 23 yıldır taviz vermediğimiz bu duruşumuzu nisan ayında başımıza gelen zirai don olayında bir kez daha sergiledik.

Hatırlarsanız, nisan ayında son 30 yılın en düşük sıcaklıkları kaydedildi. Kimi yerlerde -17’yi gören sıcaklık düşüşleriyle karşılaştık. Zirai don olayından 34 ilimiz büyük ölçüde olmak üzere 65 ilimiz etkilendi. TARSİM kapsamında hasar tazminatlarını ödemeye başladık. Sigortalı olmayan üreticilerimizin de zararlarını telafi ediyoruz. İnşallah, kasıma kadar hem sigortalı hem sigortasız bütün çiftçilerimizin zararlarını karşılamış olacağız.

Burada şu önemli hatırlatmayı da yapmak isterim. TARSİM ile yüzde 70’e varan prim desteği sunuyoruz. Çiftçilerimizin talepleri doğrultusunda verim ve maliyetleri güvence altına alacak yeni sigorta ürünleri üzerinde de çalışıyoruz. Bir kez daha çiftçilerimizi tarım sigortası yaptırmaya davet ediyorum. Şunun da bilinmesi faydalı olacaktır. Tarım sektörümüz, hamdolsun, dimdik ayaktadır. Türkiye, önüne çıkan zorluklara rağmen yürüyüşüne devam etmektedir. Biz bu makamlarda olduğumuz müddetçe, kutlu yürüyüşümüzü hiçbir güç engelleyemeyecektir.

Ortada bir batan ve iflas eden varsa görüyoruz ki o, ana muhalefetin istismar, iltimas, çarpıtma ve felaket tellallığı siyasetidir. Ekranlardaki ve gazetelerdeki tartışmaları sizler de takip ediyorsunuz. Yıllarca beraber yol yürüdükleri, iş tuttukları, belediyelerde üst düzey görev verdikleri arkadaşları İstanbul’un imkanlarının nasıl yağmalandığını, nasıl birilerine peşkeş çekildiğini açıkça itiraf etmeye başladılar. Halka hizmet için harcanması gereken kaynakların siyaseti dizayn etmek için nasıl pervasızca kullanıldığı tek tek deşifre oluyor. Heybedeki irili ufaklı turplar da ahtapotun farklı yerlere uzanan kolları da yine bizzat kendi arkadaşları tarafından birer birer ortaya çıkartılıyor.

İstanbul’u zehir bir sarmaşık misali saran suç örgütünün kimleri haraca, kimleri maaşa bağladığı yavaş yavaş belli oluyor. Daha iki yıl öncesine kadar Türkiye’yi yönetmeye layık gördükleri şahısla ilgili söylediklerini duydukça Allah bu milletin yüzüne bakmış diyoruz. Gündemlerinde ne millet, unutmayın, ne çiftçi var. Şaibeyle yatıp butlanla kalkıyorlar. Meselenin daha hazin tarafı şudur: Lafa gelince Kuvayımilliyeci olmakta övünen partinin genel başkanı, yabancı siyasetçilerden demokrasi dileniyor, huzurlarında el pençe divan durup bizi sıkıştırmaları için onlardan ricada bulunuyor. Hâsılı, millete ve memlekete hiçbir faydaları olmadığı gibi, bir de toksik siyasetleriyle Türkiye’ye ve ülkemizin ekonomisine zarar veriyorlar. Sonra da çıkıp meclis kürsüsünde mazot bidonuyla halkçılık yapıyorlar. Ne diyelim? Rabbim, ülkemizi ve milletimizi bunların insafına bırakmasın.

Biz, yaklaşık çeyrek yüzyıl önce bu mübarek toprakların sesi, umudu ve ruhu olarak Türkiye’ye hizmet için yola çıktık. Ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimiz günden beri ait olduğumuz bu topraklara minnet borcumuzu layıkıyla ödemeye çalıştık. Çiftçimiz ürettikçe biz de onlara tüm imkanlarımızla destek olduk. Üretimin artması için reel olarak 2,1 trilyon lira tarım desteği verdik. Çiftçilerimize 2025 yılında toplam 84 milyar lira ödeme yaptık. Yıl sonunda bu meblağ 135 milyar lirayı bulacak. Ülkemizde 206 çeşit tarım mahsulü üretiliyor ve hamdolsun, biz bunların birçoğunda kendimize yeter durumdayız. Sebze ve meyve üretiminde dünyada dördüncüyüz. Bitkisel üretimde 11.’yiz. 21 üründe dünyada ilk üçteyiz. Sığır eti, tavuk eti, yumurta üretiminde Avrupa’da birinciyiz. Su ürünleri yetiştiriciliğinde ise dünyada 16, Avrupa’da ikinci sıradayız.

Şunu da bugün büyük bir gururla ifade etmek isterim: Üretimdeki bu tarihi başarılarla birlikte tarım ve orman sektörümüz, geçen yıl Türkiye ortalamasının üzerinde büyüme kaydetti. 2002’de 24,5 milyar dolar olan tarımsal hasılamızı 22 senede tam 3 katına çıkartarak 2024 yılında 74 milyar dolara yükselttik.

Yine aynı dönemde tarım ihracatımızı 3,8 milyar dolardan aldık, geçtiğimiz sene 32,6 milyar dolara ulaştırdık. Yani 2002’de ülke olarak neredeyse bir yılda yaptığımız toplam ihracatı bugün sadece tarım alanında gerçekleştiriyoruz. Bir diğer çarpıcı rakam şudur: Tarımda son 22 yılda 110 milyar dolarlık dış ticaret fazlası verdik. 186 ülkeye 2 bin 218 çeşit tarım ürünü ihraç ediyoruz. 104 ülkeye tohum ihracatı gerçekleştiriyoruz. Hayat kaynağımız olan suya günümüz rakamlarıyla toplam 3 trilyon 350 milyar liralık yatırım yaptık. 10 bin 663 tesisi hizmete açtık. Cumhuriyet tarihinde yapılan barajların üç katı kadar baraj inşa ettik. Bu yıl içinde 132 milyar lira yatırım büyüklüğüne sahip 321 tesisi daha inşallah, milletimizin hizmetine sunacağız.

TARIM KREDİSİ

Sera kurmak üreticilerimize yeni kredi paketiyle destek oluyoruz. 10 dekarın altındaki sera yatırımı için 10 yıla kadar vadeli 10 milyona kadar kredi imkanı sunuyoruz. Büyükbaş süt hayvancılığı yağan işletmelerin 1 yıl anapara ödemesiz 7 yıla kadar vadeyle 5 milyon lira yatırım kredisi veriyoruz. Küçükbaş hayvan üreticilerimizde ihmal etmiyoruz.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu