EKONOMİMANŞETLER

Başkan Erdoğan altını kalın harflerle çizdi: Dünyanın en büyük 17. ekonomisiyiz

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, “Hızla büyüyen ekonomisiyle, hızla gelişen yatırım ortamıyla üç kıtanın tam merkezindeki coğrafi konumuyla Türkiye’nin kapısı dünyanın farklı bölgelerinden her yatırımcıya, her girişimciye ardına kadar açıktır” dedi.

Başkan Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:

Sizleri şahsım, milletim ve ailem adına selamlıyor, Türkiye’ye hoş geldiniz diyorum. 5. Türkiye-Afrika İş Forumu’nun hayırlı olmasını diliyorum.

İlkini 2016 yılında tertiplediğimiz forumun zaman içinde Afrika’nın 4 bir yanından katılımcılarla somut kararların alındığı bir platform haline geldiğini görüyorum. 2 gün süresince gerçekleşen toplantılarda tarım, gıda, enerji, madencilik gibi konular paylaşıldı. Misafirlerimiz ülkelerindeki yatırım ortamını hem diğer katılımcılara hem de Türk iş dünyasına anlatma fırsatı buldu.

Hızla büyüyen ekonomisiyle 3 kıtanın tam merkezindeki coğrafi konumuyla Türkiye’nin kapısı her yatırımcıya her girişimciye ardına kadar açıktı. Devletimizin tüm kurumları, bakanlıklarımız, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ajansı ülkemize yatırım yapmak herkese yardım etmeye hazırdır.

2005’i ülkemizde Afrika yılı ilan ederek kıta ile ilişkilerimizde yeni bir sayfa açtık. Bu 20 yılda ilişkimizi hayal dahi edilemeyecek noktalara getirdik. Türkiye-Afrika ilişkilerinin stratejik ortaklık seviyeye ulaşmasından fevkalade memnunuz. Türkiye’nin Afrika Zirvesi’ndeki gözlemci statüsünün 20’inci yılını idrak ediyoruz.

Afrika kıtasında geçmişi 10. yüzyıla uzanan bir dostluğa sahibiz. Timbuktu’dan Harara’ya, Kahire’den Cape Town’a bu dostluğun izleri vardır. Görev süresi boyunca kıtaya 50’nin üzerinde ziyaret gerçekleştirmiş bir siyasetçiyim. Uzun yıllar sonra 2011’de Mogadişuya giden ilk devlet başkanıyım. Afrika’nın 4 bir yanındaki kardeşlerimin misafiri oldum. Bu ziyaretler sayesinde Afrika’nın sıcak ortamını tanıma fırsatı buldum.

Gittiğim her ülkede kendimi yabancı bir yerde değil, kendi ülkemde, kendi evimde gibi hissettim. Nazım Hikmet bundan 63 yıl evvel Afrika haklarına şöyle sesleniyordu:

Kardeşlerim
bakmayın sarı saçlı olduğuma
ben Asyalıyım
bakmayın mavi gözlü olduğuma
ben Afrikalıyım
ağaçlar kendi dibine gölge vermez benim orda
sizin ordakiler gibi tıpkı
benim orda arslanın ağzındadır ekmek
ejderler yatar başında çeşmelerin
ve ölünür benim orda ellisine basılmadan
sizin ordaki gibi tıpkı

Türkiye’nin de çok ciddi bir ekonomik siyasi ve sosyal buhranlar yaşadığı dönemde yazılan bu mısralar evrensel bir dayanışmayı yansıtıyor. O sancılı günler geride kaldı. Hamdolsun Türkiye çok gelişti çok değişti. Kalkınma ve refah yolunda büyük mesafeler aldık.

G 20 üyesi olarak cari fiyatlarla dünyanın en büyük 17. ekonomisiyiz. 2024 yılı satın alma paritesine göre 12. sıradayız. İnşallah bu sene 11. sıraya yükseleceğiz. 23 yılda yıllık ortalama yüzde 5,4 büyüme kaydettik. 2002 de 238 milyar olan milli gelirimizi 2024 yılında 1,5 trilyon dolar sınırına getirdik. Kişi başına düşen milli gelirimiz 3608 dolarken 2024 yılında 14751 dolara ulaştı. 2025 ikinci çeyreği milli gelir 17 bin dolara yaklaştı.

Merkez Bankası rezervimiz 27 milyar dolardı, bugün 189,7 milyar dolar. 36 milyar dolar ihracatımız bugün 270 milyar doları zorluyor. Turist sayımızı 15 milyondan 62,milyon 270 bine, turizm gelirini 67 milyar dolar üzerine çıkardık. Savunma sanayiindeki başarımızı biliyorsunuz.

2002 yılında motorlu taşıt 8,5 milyon iken bugün 33 milyonu buldu. 2000’li yılların başında 13 milyon binamız vardı bunu 2’ye katlayarak 26 milyona çıkardı. 26 olan havalimanı sayımız 58’e yükseldi.

Eğitimde derslik sayımız 343 bindi bugün 615 bini geçti. 76 olan üniversite sayımız 308’e ulaştı. Sağlıkta yatak sayısını 164 binden 271 bine ulaştırdık. Şehir Hastaneleri asını verdiğimiz modern kampüslerimizi milletimizin hizmetine sunduk.

Deprem bölgemiz için 90 milyar dolar civarında harcama yaptık. Yalnızca 2,5 yılda 304 bin konutu afetzede vatandaşlara teslim ettik. Yılsonuna kadar amacımız 403 bin anahtarı teslim ettik. Başardıklarımız gelecekte başaracaklarımızın teminatıdır.

Türkiye milli gelire göre dünyada en fazla yardım yapan ülkelerden biridir. Kimsenin inancına kökenine bakmıyor, nerede olursa olsun ihtiyaç sahiplerinin yaralarını sarmak için koşturuyoruz.

Bir Afrika atasözü şöyle diyor: Hızlı yol almak istiyorsan yalnız git, ama uzak menzilleri hedefliyorsan birlikte yürü.

Bu sözlerin ışığında Afrika ile ilişkilerimizi uzun vadeli ve sürdürülebilir bir gelecek tasavvuru üzerine bina ettik. Tarihin hiçbir sayfasında sömürgecilik lekesini taşımamış bir ülkeyiz. Asırlardır gittiğimiz her ülkeye barışı götürdük, huzuru götürdük, sevgi ve saygıyı götürdük. Aynı zamanda refah ve istikrarı götürdük. Kıta ile münasebetlerimizi günden güne geliştirdik.

Kıtadaki büyükelçilik sayısını 44’e çıkardık. Kısa vadede hedefimiz 50. Bugün Ankara’da 38 büyükelçilik faaliyet gösteriyor.

Bugün Türk yükleniciler Afrika’da toplam değeri 97 milyar dolara ulaşan 2000’den fazla yatırımı üstlenmiş durumda. 100 binden fazla Afrikalı kardeşimiz istihdama katılarak üretimi destekliyor.

49 Afrika ülkesi ile iş konseylerimiz, 31 ülkede de ticari müşavirliklerimiz var. 2003 yılında 5,4 milyar dolar olan ticaretimiz 2024 yılı sonunda 40 milyar dolar bandında. THY kıta sathında 42 ülke ve 64 noktaya sefer düzenliyor. Eşim Emine Erdoğan’ın himayesinde Ankara’da açılan Afrika Kültür Evi ile 9 yıldır kıtanın kültürel ve beşeri zenginliğini ülkemize taşıyoruz.

Afrika Birliği’nin barış çabalarına en büyük katkı veren ülkelerden biriyiz. Ankara süreci kapsamında Etiyopya ve Somali arasındaki arabuluculuk çabalarımız bu çalışmaların örneğidir. Sudan’daki çatışmalar bizi de derinden yaralıyor. Ülkede ateşkesin sağlanmasını ve kalıcı barışın diyalog yoluyla tesis edilmesini arzu ediyoruz. Sudan’da yaşanan insani dram artık felaket boyutuna varmıştır. Sudanlı kardeşlerimizi sadece bombalar değil açlık ve susuzluk da öldürüyor. Uluslararası kuruluşların Sudan’daki trajediye yeterince eğilmediğini üzülerek müşade ediyoruz.

Türkiye olarak her çatışma bölgesine olduğu gibi kardeş Sudan’a da yardımlarımızı ulaştırıyoruz. Koloniyalizm kağıt üzerinde yıllar önce son bulmuş fakat post modern yöntemlerle varlığını devam ettirmiştir. Batı dünyasını ne yazık ki Afrika kıtasındaki çatışma ve iç savaşları kıtanın kaderi olarak görüyor. Ekonomik çıkarı olmadıkça elini taşın altına koymaktan kaçınıyor. Neticede savaş baronları kazanırken kaybeden masum siviller oluyor. Çatışma ve krizlerin yüklerini genelde kadınlar ve çocuklar çekiyor. Bunu sadece Sudan ve diğer çatışma bölgelerinde değil en son Gazze’de gördük. İsrail’in iki yıl boyunca sürdürdüğü saldırılarında 68 bin Filistinli şehit oldu. 170’i aşkın kardeşimiz yaralandı. Bazıları açlıktan olmak üzere 20 bin çocuk öldü. 250 üzerinde gazeteci sırf hakikati duyurdukları için katledildi. Enkazların altında kaç kişinin naaşı olduğu bilinmiyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu