

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara’da soruları cevapladı.
Bakan Tunç’un açıklamalarından satır başları…
Cezasını çektikten sonra kişi yeniden suç işliyorsa ceza adaletinin son aşaması gerçekleşmemiş olur. Büyük bir ilgi var. Burada üretilen ürünler 374 iş yurdu müdürlüğünün farklı birçok ürettiği ürün var. Burada çalışanlar hükümlüler ve tutuklular. Bir taraftan okullar var, 60 binden fazla kişi eğitim görüyor. 70 bin kişi iş yurtlarında çalışıyor. Toplumu suçtan korumak için suçluların ıslahı da önemli. Yargı reformunda bu konuya daha da çok yer verildi.
Dün Adli Yıl resepsiyonunda da açıklamalarda bulunduk. Sayın Özel’in yazılı soru önergesi oldu. 7 sorudan ibaret. Soruşturmalarla ilgili olarak başından bu yana soruşturmayı etkilemeye yönelik tehdit ve karalamaya varan sözler kullandığını görüyoruz. Soruşturma başlar başlamaz hemen dosyayla ilgili beyanlarda bulundu. Bir bilgisi olmadan önyargılı şekilde siyasi bir soruşturma olduğunu kamuoyuna yansıtmaya çalıştı. Seyri içinde de etkileyebilecek ifadeler kullandı. Bu adli soruşturmaları siyasi soruşturmalar gibi algı çalışması gerçekleştirmeye çalıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı bir soruşturma var ortaya. Cumhuriyet savcılarımız suç ihbarı karşısında araştırmak onların asli görevidir. Deliller karşısında görevini yapmamasını beklemek bağdaşmaz. Sulh ceza hakimlerinin kararlarına karşı da itiraz hakkı var. Burada tek bir kişi karar vermiyor. Kişilerin savunma hakkı kutsal bir hak. Ana muhalefet partisi genel başkanının bu konularda yorum yaparken yargıyı etkileyen yorumlardan kaçınması gerekir. Elbette eleştirilebilir ama tehdide varan cümleler kullanılırsa farklı bir maksattır. İddianame yazım süreçleri devam ediyor. İhbar edenler de itirafçı olanlar da kendileri. İddianameler gelince suçlamalar görülür.
“SORUŞTURMALAR SİYASİ DEĞİL”
Savcılar suç ihbarı karşısında inceleme yapmak zorunda. Şüphelinin lehine ve aleyhine tüm delilleri toplamakla cumhuriyet savcılığı görevlidir. Belediyelere yönelik ihbarlar sonucunda yapılan soruşturmalar siyasi değildir. CHP yargıyı etkilemekten kaçınmalı. Savcılar görevini yapıyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti anayasal bir devlettir. Türkiye’de ikili bir hukuk sistemi yoktur. Tek bir hukuk sistemi vardır o da demokrasi anlayışıdır..
“YAZILI AÇIKLAMAMIZI GÖNDERECEĞİZ”
Soru önergesiyle ilgili yazılı açıklamamızı göndereceğiz. Türkiye Cumhuriyeti anayasal bir devlettir. Bu kurallar çerçevesinde yargı görevini yapmaktadır. Türkiye’de ikili hukuk sistemi yok. Adalet Bakanlığı’ndan soruşturma izni istenmemişse gidip fezlekeyi bize gönderin diyemez. Yargıya müdahale olur. Avukatın göreviyle ilgili suçlarda Cumhuriyet Savcılığı soruşturma izni ister. Yargı içinde 25 bin hakim ve savcılarımızın uygulamalarıyla ilgili HSK gerekli soruşturmaları gerçekleştiriyor.
AYM’NİN RABİA NAZ KARARI
Rabia Naz’ın vefatı hepimizi üzmüştü, hala üzüyor. Çocukların korunması önemli. Burada adli soruşturma gerçekleşti. Aile iddialarını sürdürdü. Yargı süreçleri tamamlandı. Aile AYM’ye başvurdu. AYM tazminata karar verdi. Soruşturmada ihmaller şeklinde hak ihlali olduğuna karar verdi. Gerekçelerine bakmak lazım.
“SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUKLAR” KONUSUNDA DÜZENLEME YAPILACAK MI?
“Suça sürüklenen çocuklar konusu son zamanlarda kamuoyunda çokça tartışılan bir konu haline geldi. Özellikle hem suç mağduru çocukların adliyelerde örselenmeden adli süreçlerden çıkabilmesi hem de suça sürüklenen çocukların yargılama süreçlerinde onların özellikle yaşına uygun bir yargılamanın yapılması önemli.
Burada tabi bütün dünya ülkeleri demokratik hukuk devletlerinde sistem hemen hemen aynı. Yani birbirine benzeyen hususlar. Bizim çocukların yargılanması Türkiye’de on iki yaş altı çocuk bir suç işlemişse onun ceza sorumluluğu yok ama bazı tedbirler alınıyor koruma tedbirleri.
12 ile 15 yaş arasında bir çocuk suç işlemişse orada cezası diğerlerine göre yarı oranında indirilerek veriliyor ve bazı tedbirler tabii adli tıp raporu da alındıktan sonra bunlar yapılıyor. Üçte biri indiriliyor. Burada tabii akademisyenler, uygulayıcılar, hakim ve savcılarımızla yaptığımız görüşmeler var. Özellikle Minguzzi evladımızın katlinden sonra daha çok bu tartışmalar başladı.
Burada 15-18 yaş aralığı bazı ülkelerde 16-18 şeklinde uygulanıyor. Bazı ülkelerde bazı suçlar bakımından farklı uygulamalar var. Biz de bunu tartışıyoruz. Bir alternatifli taslak çalışmalarımız var. Bunları milletvekillerimizin huzurlarına getireceğiz. Burada özellikle 15-18 yaş grubunun yaş büyüdükçe ceza miktarının düşmesi bakımından farklı bir uygulama yapılabilir mi, buna bakmamız gerekecek ve bazı suçun işleniş şekli kişinin suç işleme eğilimi ve o suçun kamu düzenini bozma tehlikesi ve ortaya çıkan zarar tüm bunları göz önünde bulundurarak ve çocuğun gelişimi ve yaşı dikkate alınarak ve toplumda özellikle infial uyandıran kasten öldürme gibi, kadın cinayeti gibi ve yine cinsel istismar gibi bu tür ağır suçları işleyen on beş, on sekiz yaş grubundaki çocuklar bakımından yaşa göre cezada indirim noktasında bir kademelendirme ihtiyacı söz konusu.
Biz alternatifli taslak çalışmalarımızı göndereceğiz. Burada özellikle çocuk eğitim evleri, çocukların hem açık cezaevlerinde hem kapalı cezaevlerinde barındırılması süreçlerindeki çalışmalarla ilgili de bir kapsamlı bir 11. Yargı Paketi’ne yetişecek, çocuklarla ilgili bölümün olması gerekiyor.”