Bakan Göktaş’tan AHaber’e özel açıklamalar! Ailenin korunması ve güçlendirilmesi için tarihi adımlar…
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, AHaber’e verdiği özel röportajda, Türkiye’nin sosyal politikalarına ve ailenin güçlendirilmesine yönelik atılan tarihi adımlara dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. 2,5 yıllık süreçte 81 ili karış karış gezerek vatandaşlarla kucaklaştığını belirten Bakan Göktaş, 2025’in “Aile Yılı” ilan edilmesinin arkasındaki stratejik nedenleri, nüfus politikalarının önemini ve bu kapsamda kurulan yeni kurumları ilk kez A Haber ekranlarında anlattı.
“TÜRKİYE DEMOGRAFİK OLARAK YAŞLANIYOR, HANE HALKI OLARAK DÜŞÜŞTEYİZ!”
Bakan Göktaş, 2025’in “Aile Yılı” ilan edilmesinin temel nedeninin, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu demografik riskler olduğunu belirtti. Doğurganlık hızındaki düşüşe, evlilik yaşının yükselmesine ve hane halkı büyüklüğünün azalmasına dikkat çeken Göktaş, bu konunun en az savunma sanayii kadar stratejik olduğunun altını çizdi.
“2023’te göreve geldiğimde Türkiye’nin doğurganlık hızı 1.63 idi. 2024’te bu rakam 1.51’di. Bu da bize şunu gösteriyor; aslında biz hane halkı olarak da düşüşteyiz. Türkiye’de ortalama hane halkı dörtten üçe doğru geriledi. Bununla beraber evlilik yaşımız yükseldi, ilk baba-ilk anne olma yaşımız arttı. Bununla beraber tabii demografik olarak da yaşlanıyoruz, nüfusumuz yaşlanıyor. Bir ülkenin nüfusu, savunma sanayisi kadar önemli aslında, nüfus konusu. Genç ve dinamik nüfus yapımız Türkiye’nin en büyük gücü.”

“AİLEYE SAHİP ÇIKMAK İSTİKBALİMİZE SAHİP ÇIKMAKTIR”
Başkan Erdoğan‘ın Birleşmiş Milletler kürsüsünden dahi dünyaya “Ailemiz geleceğimizdir” mesajı verdiğini hatırlatan Bakan Göktaş, bu vizyon doğrultusunda tarihi adımlar atıldığını ve Türkiye’de ilk kez bütüncül bir “Aile Eylem Planı” oluşturulduğunu açıkladı.
“Sayın Cumhurbaşkanımız da Birleşmiş Milletler kürsüsünde ‘Ailemiz geleceğimiz, aileye sahip çıkmak istikbalimize sahip çıkmaktır’ adına aslında pek önemli çağrılarda bulundu. Bu kapsamda bizler de tüm bu gelişmeler ışığında nüfus politikalarımıza yönelik önemli adımlar atmamız gerektiğinin tespitini yaptık. Aile bizim en güçlü kalesi, ailemiz bizim dünümüz, bugünümüz, yarınımız. Biz bu sağlam kaleye sahip çıkmak adına önemli adımlardan bir tanesi Aile Eylem Planımızı oluşturduk. Bakanlığımızın aslında hiç Aile Eylem Planı yoktu, aileyi güçlendiren eylem planı yoktu.”
NÜFUS POLİTİKALARI KURULU VE AİLE ENSTİTÜSÜ KURULDU
Bakan Göktaş, bu stratejik hedeflere ulaşmak için sadece bakanlık bünyesinde değil, devletin zirvesinde de yeni kurumların hayata geçirildiğini ilk kez A Haber’de duyurdu. Cumhurbaşkanı Yardımcılığı başkanlığında bir “Nüfus Politikaları Kurulu” ve bakanlığa bilimsel destek sunacak bir “Aile Enstitüsü” kurulduğunu belirtti.
“Tabii tek başına bir bakanlık olarak bu kapsamda çalışmalarımızı tamamlamamız yeterli olmayacaktı. Dolayısıyla biz, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızın başkanlığında bir Nüfus Politikaları Kurulu oluşturduk. Burada pek çok bakanlığın temsilcileri var. Aynı zamanda Aile Enstitüsü kurduk. Bunlar da bizim bakanlığımızın aslında önemli… Bakanlığımızın önümüzdeki dönemdeki çalışmalarına yön verecek politikaları da Aile Enstitümüz üzerinden çalışıyoruz.”

Türkiye’nin sosyal politikalarına ve ailenin güçlendirilmesine yönelik atılan tarihi adımlara dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. 2,5 yıllık süreçte 81 ili karış karış gezerek vatandaşlarla kucaklaştığını belirten Bakan Göktaş, 2025’in “Aile Yılı” ilan edilmesinin arkasındaki stratejik nedenleri, nüfus politikalarının önemini ve bu kapsamda kurulan yeni kurumları ilk kez A Haber ekranlarında anlattı.
“NÜFUS, SAVUNMA SANAYİİ KADAR ÖNEMLİ!”
Türkiye’nin demografik yapısındaki değişime dikkat çeken ve nüfus konusunun en az savunma sanayii kadar stratejik olduğunu belirten Bakan Göktaş, ailenin korunması ve güçlendirilmesi için tarihi adımlar atıldığını ifade etti.
“2023’te göreve geldiğimde Türkiye’nin doğurganlık hızı 1.63 idi. 2024’te bu rakam 1.51’di. Bu da bize şunu gösteriyor; aslında biz hane halkı olarak da düşüşteyiz. Genç ve dinamik nüfus yapımız Türkiye’nin en büyük gücü. Nüfus, savunma sanayisi kadar önemli. Aileye sahip çıkmak, istikbalimize sahip çıkmaktır. Bakanlığımızın aslında hiç Aile Eylem Planı yoktu, aileyi güçlendiren eylem planı yoktu. Biz Aile Eylem Planımızı oluşturduk.”
GENÇLERE MÜJDE: “AİLE VE GENÇLİK FONU’NA 160 BİN ÇİFT BAŞVURDU!”
Bakan Göktaş, hükümetin en önemli projelerinden biri olan Aile ve Gençlik Fonu’na gençlerin ilgisinin rekor seviyede olduğunu açıkladı. Evlenecek gençlere sağlanan 250 bin TL’ye varan faizsiz kredinin yanı sıra, çocuk sahibi olan çiftler için kredi ödemelerinin ertelendiği müjdesini de verdi.
“Evlenmek isteyen genç çiftlerimize destek olduk. 18-25 yaş arası için 250 bin TL, 26-29 yaş grubu için ise 200 bin liralık bir destek. Şu ana kadar 160 binden fazla çiftimiz Aile ve Gençlik Fonu’na başvurdu. Ayrıca, 48 ay içerisinde çocuk sahibi olan genç çiftimize de kredisini 12 ay öteliyoruz. 43 ulusal marka ve 1.624 yerel firmayla da anlaşma imzaladık.”
ANNELERE 4,6 MİLYAR TL DESTEK: “ÖDEMELER 30 EKİM’DE HESAPLARDA!”
Bakan Göktaş, annelere yönelik destek programlarının da aralıksız devam ettiğini, bu kapsamda yüz binlerce anneye milyarlarca liralık ödeme yapıldığını ve yeni ödemelerin 30 Ekim’de hesaplara yatırılacağını duyurdu.
“İlk çocuğa 5 bin TL, ikinci çocuğa 5 yıl boyunca her ay 1.500 TL, üçüncü ve sonraki her bir çocuk için ise 5 yıl boyunca her ay 5.000 TL destek sağlıyoruz. Bugüne kadar toplam ödeme yapılan anne sayısı 477 bin 639. Toplam ödeme miktarımız 4.6 milyar lira oldu. Bu ayın ödemesini de sizlerin vesilesiyle müjdelemek istiyorum, 30 Ekim’de inşallah annelerin hesabına yatacak.”
“KADINA ŞİDDETE KARŞI SIFIR TOLERANS!”
Kadına yönelik şiddetle mücadelenin en hassas oldukları alanlardan biri olduğunu belirten Göktaş, bu konuda “sıfır tolerans” ilkesiyle hareket ettiklerini ve tek bir vakaya dahi göz yummayacaklarını kesin bir dille ifade etti. 2014’ten sonra ilk kez yapılan “Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddet Araştırması”nın da bu mücadeleye bilimsel bir zemin oluşturacağını söyledi.
“Kadına yönelik şiddetle mücadelemiz, biz her zaman söylüyoruz, sıfır tolerans ilkesiyle yaklaştığımız bir alan. Tek vaka bile bizim için fazla bir vaka. Bizim amacımız, şiddet döngüsünü daha oluşmadan kırmaktır.”