
(Foto: ahaber.com.tr ekran görüntüsü)
“CUMHURBAŞKANIMIZIN BELKİ OLMAYACAĞI BİR DÖNEMİN ÇEŞİTLİ SIKINTILAR DOĞURABİLECEĞİ DÜŞÜNCESİYLE AÇIKLAMALAR YAPTI”
Devlet Bahçeli’nin açıklamalarını değerlendiren Gazeteci Ekrem Kızıltaş, “Devlet Bahçeli’nin geriye doğru baktığımızda Türk siyasi hayatında hakikaten çok önemli dönemlerde çok önemli adımları olan bir lider olduğunu bir genel başkan olduğunu biliyoruz. Cumhurbaşkanımızın Erdoğan malum normal şartlar altında baktığımızda 2028’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde normalde Cumhurbaşkanı adayı olma durumu yok gibi Anayasal olarak. Fakat bununla alakalı malum işte Meclis eğer seçime belli bir süre kala Meclis’i feshederse burada tekrar aday olma ihtimali oluyor. Öte yandan Türkiye’de geçilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin biraz daha revize edilerek belki yeni bir Anayasa değişikliği ile yeni bir başkanlık sistemine geçiş ve burada her şeyin sıfırlanması. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın yapılacak yeni seçimde tekrar aday olabilmesi durumu var. Bahçeli’nin daha önce de teknik olarak Cumhurbaşkanımızın bir daha aday olmayacağına yönelik yani bunun son dönemi olduğuna dair yönelik sözleri olduğunda Bahçeli’nin itiraz makamında, ‘Türkiye’nin hepimizin size ihtiyacı var. Dolayısıyla yok öyle şey. İnşallah bir şekilde bir formül bulunup tekrar aday olmanızı ve seçilmenizi sağlamalıyız’ mealinde sözleri olmuştu. Çıplak gerçeklerden, objektif gerçeklerden hareketle söylenmiş sözler bunlar. Bahçeli’nin milleti, memleketi önceleyen ve duruma baktığımızda hakikaten bugüne kadar yaşananlardan hareketle, bundan sonrası için Türkiye’nin kendi ayakları üzerinde kalktığı Türkiye Yüzyılı hedeflerine doğru koşar adım yaklaştığı bir dönemde, Cumhurbaşkanımızın belki olmayacağı bir dönemin çeşitli sıkıntılar doğurabileceği düşüncesiyle açıklamalar yaptı.” dedi.
“TÜRKİYE’Yİ SİYASET ÜRETEN BİR NOKTAYA TAŞIYAN AKTÖR”
Başkan Erdoğan’ın dış politikadaki etkin rolüne vurgu yapan, Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür şu açıklamalarda bulundu: “Devlet Bey bir kez daha ezber bozuyor. Hakikaten şaşırtıcı ve hakikaten tarihi bir açıklama. Siyaset hayatına geçişimizden bu yana ilk defa buna rastlıyorum. Farklı bir partinin bir genel başkanının cayma hakkı yok gibi tarihi bir açıklama yapıyor. Bu neden böyle bir noktaya geliyor biliyor musunuz? Türkiye’de o kadar ucuz siyaset yapılıyor ki bütün hikaye koltuk üzerinden bakılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koltuğu bırakmama gibi son dönemde hızlı artan özellikle CHP Genel başkanı Özgür Özel’in yürüttüğü bir kampanya var. Kendi koltuğu için cumhurbaşkanı olmak istiyor gibi. Zaten küçük partilerde de benzer şeyleri bir süredir söylüyorlar. Fakat şu gerçeği görmeleri gerekir. Cumhurbaşkanı Erdoğan yakın tarihimizin belki de Cumhuriyet tarihimizin Atatürk’ten sonra görünmüş ve görebileceği en büyük en önemli makamları görmüş önemli işlere imza atmış. En önemli mertebeye ulaşmış bir aktördan bahsediyoruz. Türkiye’nin içinden geçtiği konjonktürel süreçler bölgedeki gelişimeler, Türkiye’nin içindeki bulunduğu durum, Türkiye’nin kendi içindeki kurumsallaşma mücadelesi bunların hiçbirini ciddiye almayan siyaset üretmekte sıkıntı yaşayan bir muhalefet ile karşı karşıyayız. Başkan Erdoğan son 50 yıla damgasını vuran Türkiye’nin en önemli ayak bağı prangası olan terör meselesini çözüyor. Şimdi bu çözümün ortasında biz neyi tartışıyoruz, koltuğu bırakacak mı bırakmayacak mı? O yüzden Devlet Bey’in açıklaması gerçekten herkesin üzerinde oturup düşünmesi gereken bir durum. Ben de seçim öncesi söyledim bu tarihsel koşullarda bu süreçte Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi bir aktörün dünya çapında bir lidere ihtiyacı var. Düşün muhalefet diyor ki dünya çapında bir aktör değil hakikaten yaptığı ucuz bir siyaset. Erdoğan dünyanın önemli liderleri ile oturup kalkabilen onlarla tartışabilen Türkiye’yi siyaset üreten bir noktaya taşıyan bir aktör. Dünyanın Erdoğan’a ihtiyacı var.
(Foto: ahaber.com.tr ekran görüntüsü)
“YOLSUZLUK MUHALEFETİN AYAĞINDAKİ EN BÜYÜK PRANGA”
İktidarı eleştiren Akademisyen Zakir Avşar, “Ne yazık ki muhalefet kendi düşmüş olduğu çukurdan çıkamıyor. Bunu böyle bir şekilde söylemek istemezdim ama yolsuzluk ve yozlaşma muhalefetin ayağındaki en büyük pranga. Onların şu an tek bir gündemi var o da Eko Sistemi nasıl devam ettirecekler. Bunu devam ettiremedikleri için çok büyük bir sıkıntı içindeler. Dolayısıyla muhalefet ne Türkiye’ye yönelik olarak ne de dünyaya yönelik olarak bir pozisyon alamıyor. Bir proje geliştiremiyor, bir vizyon sunamıyor. Şu ana kadar siz muhalefetin ağzından herhangi bir ciddi bir şekilde siyaset eleştirisi duydunuz mu? Öncelikle şu soruyu yönlendirmek lazım. Bu soruyu tüm aziz izleyicilerimize yönlendirmek istiyorum. Siz muhalefetin ağzından Türkiye’ye ilişkin olarak bırakın mega projeyi ortak veya küçük ölçekte herhangi bir proje duydunuz mu? Bu bakımdan söylüyorum ekonomiyi eleştiriyorlar. Ekonomi eleştiri yaparken ekonominin krizden çıkmaya ilişkin veya kalkınmaya ilişkin herhangi bir şekilde irili ufaklı bir proje duydunuz mu? Herhangi bir yaklaşım sergilediklerini duydunuz mu? Yani sıradan insanlarımızın dahi yapmış oldukları eleştiri seviyesinin çok düşük altında kalan bir takım sözlerle güya siyaset yapıyorlar. Dolayısıyla bu açma siyaset içinde hareket ediyorlar. Siz muhalefetin ağzından geleceğe yönelik olarak Türkiye’yi dünyaya kutuplaşıp ülke yapmak üzere anayasa tasarımı duydunuz mu? Hak ve özgürlüklerimize ilişkin bir yaklaşım duydunuz mu? Sıklıkla dile gerdikleri tırnak içinde söylüyorum Kürt sorunu olarak ifade etmiş oldukları hususlara ilişkin olarak somut bir öneri duydunuz mu? Biz şimdi terörsüz Türkiye diyoruz, terörsüz bölge diyoruz fakat buna ilişkin olarak tek bir cümlesi, sayın Özgür Özel’in veya parti sözcülerinin parti yöneticilerinin ağzından bir yaklaşım ortaya koyduklarını gördünüz mü bu bakımdan söylüyorum. CHP ne yazık ki bu tür konulara artık çok fazla çaba göstermiyor. Bu tür projeler içerisinde olamıyor. Çünkü kendi gündemleri kendilerine yetiyor.” ifadelerine yer verdi.
“TÜRKİYE’NİN AYAĞINA ÇELME TAKMAK İSTİYORLAR”
Kamuoyu Araştırmacısı Hilmi Daşdemir, ise küreselci emperyalist oyunlara dikkat çekerek, ” Hani Atatürk’ün bir sözü vardır ‘dahili ve harici bedbahtlar olacaktır’ diye. Dahili ve harici başka bir oyun içerisinde olan bir takım çevreler olduğunu biliyoruz. Bu çevreler hem Türkiye’nin ayağına çelme takmak hem de başka küresel emperyalist faktörlerle birlikte yol tutmak istiyorlar. Siyaset içinde olanlar var siyaset dışında farklı pozisyonda olanlar var. Bu küreselci emperyalist oyunun bir şekilde piyonu olanlar yerine Bahçeli’nin daha önce kendi siyasetindeki temel düsturu önce milletim, devletim sonra partim ve kendim düsturuna bakarsak daha önce sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından da çokça benimsendiği ülkeyi önceleyen ülke ülkenin bekasını önceleyen bir yaklaşım içerisinde bir siyaset üretildiğini görüyoruz. Sayın Erdoğan iktidarda olduğu dönemde demokrasi ile ilgili verdiği mücadeleler çok değerli. Çünkü ciddi anlamda Türkiye’de çok vesayet iklimi varken bu vesayet iklimden ülkeyi kurtarmış. Daha çok Türk milletinin kendi iradesinin bir şekilde tecelli ettiği bir siyaset düzlemi büyük oranda oluşmuştur.” dedi.