BEŞİKTAŞFENERBAHÇEGALATASARAYGÜNDEMSPORTRABZONSPOR

Bağımsız Filistin kalıcı barışın teminatıdır

Başkan Recep Tayyip Erdoğan Şanghay İşbirliği Örgütü 25. Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi için gittiği Çin’de yayımlanan People’s Daily gazetesi için “Barış ve adalet için ortak yol” başlıklı bir makale kaleme aldı. Çince ve İnglizce yayımlanan makalede Erdoğan’ın küresel düzende reform ve Filistin meselesinin çözümüne dair önemli mesajları yer aldı:

ÇÖZÜM ÜRETEN BİR AKTÖRÜZ
Dünyamız bugün tarihin görmediği kadar çok ve karmaşık krizlerle sarsılıyor. Mevcut uluslararası sistem, maalesef bu krizlerin üstesinden gelmekte ve masumların haklarını korumakta yetersiz kalıyor. Gazze’de yaşananlar, İsrail’in gerçekleştirdiği işgal ve katliam bu gerçeğin en çarpıcı örneklerinden biridir. Gazze konusunda Türkiye’nin tavrı nettir; çünkü siyasetimizin merkezinde insan ve insan hakları vardır. Sivil halkın güvenliği, insani yardımlara kesintisiz erişim ve kalıcı bir ateşkes için yürüttüğümüz çalışmalar artarak devam ediyor. Bir yandan sahada ihtiyaç sahiplerinin elinden tutarken diğer yandan diplomasi ile ateşkesin hayata geçirilmesi ve masum sivillerin güvenliğinin teminat altına alınması için çalışıyoruz. Filistin meselesinde kalıcı barışın teminatı bizce açıktır; 1967 sınırları esas alınarak başkenti Doğu Kudüs olacak tam bağımsız ve egemen bir Filistin Devleti inşa edilmelidir. Filistin Devleti’nin inşası tüm bölgenin kalıcı barışı için hayati önemdedir.

Bölgesel barış için atılan adımlar çok cepheli olmalıdır. Ekonomik bağlantılar, altyapı projeleri, enerji iş birlikleri ve kültürel değişim güveni pekiştiren kurumsal unsurlardır. Türkiye farklı coğrafyalarda yürüttüğü projelerle küresel istikrarı güçlendiren insani yardım kapasitesini artıran ve çok taraflı platformlarda çözüm üreten bir aktör olmayı sürdürecektir.
31 Ağustos – 1 Eylül 2025 tarihlerinde Çin’in kadim şehirlerinden Tianjin’de düzenlenecek olan Şanghay İşbirliği Teşkilatı 25. Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi, Türkiye için bölgesel ve küresel meselelerde görüşlerini paylaşmak açısından önemli bir platform olacaktır. Ülkemiz, Diyalog Ortağı sıfatıyla bu zirvede yer alırken bölgesel barış, kalkınma, güvenlik ve iktisadi meselelerin yanı sıra uluslararası ilişkilerde adaletin, hakkaniyetin ve küresel düzenin daha kapsayıcı bir anlayışla yeniden şekillendirilmesinin gerekliliğini gündeme getirmeyi, asli bir sorumluluk olarak görmektedir.

Türkiye ve Çin Halk Cumhuriyeti, güçlü devlet gelenekleri, kalkınma yolundaki kararlı tutumları ve büyüyen ekonomileriyle Asya kıtasının doğu batı ucundaki iki kadim medeniyetin temsilcileridir. Halklarımız arasındaki münasebetlerin geçmişi binlerce yıl ötesine gidiyor. Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında 1971 yılında diplomatik bağların kurulmasından itibaren kapsamlı siyasi, iktisadi, sosyal ve kültürel ilişkiler istikrarlı bir gelişme kaydetmiştir. Bu köklü ve yakın iş birliğinin, karşılıklı saygı ve kazan-kazan temelinde ilerletilmesine büyük önem veriyoruz.
Şanghay İşbirliği Teşkilatı zirvesi marjında Çin’e gerçekleştireceğim ziyaretim sırasında Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi ile görüşeceğim. Bu görüşmenin öncelikle aramızdaki güvenin pekiştirilmesine ve ikili ilişkilerimizin derinleştirilmesine katkı sağlamasını temenni ediyorum.

BARIŞ DİPLOMASİMİZ SABIRLA DEVAM EDECEK

Dış politikamızın temelinde güven tesis etmek, iletişim kanallarını açık tutmak ve krizleri çözme kararlılığını göstermek yatmaktadır. Bu anlayışla hem bölgemizin hem de küresel toplumun istikrarına önemli katkılar sunuyor; barışın, istikrarın ve diyaloğun egemen olması için yoğun gayret gösteriyoruz. “Savaşın kazananı, adil bir barışın kaybedeni olmaz” düsturuyla barış diplomasimizi sabırla devam ettiriyoruz.

YENİ UFUKLAR AÇIYORUZ

Türkiye olarak geçmişten aldığımız güç ve tecrübeyle bugünü şekillendiriyor; yarını ise barış, güven ve iş birliği temeli üzerinde inşa ediyoruz. Attığımız her adım bölgemizden başlayarak dünyaya yeni ufuklar açmaktadır. “Tuhaf zamanlardan geçerken” güven tesis etme, diyalog kanallarını açık tutma ve krizleri çözme iradesiyle sorumluluk üstlenmeye devam edeceğiz. Çin Halk Cumhuriyeti’nin öncü bir aktörü olduğu uluslararası toplumun da ortak vicdan ve müşterek çıkarlar etrafında birleşmesinin daha adil ve müreffeh bir dünyanın kapısını açacağına inanıyoruz.

FIRST LADY’LERLE AKŞAM YEMEĞİ

BAŞKAN Recep Tayyip Erdoğan, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün 25. Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi kapsamında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in liderler onuruna verdiği akşam yemeğine katıldıErdoğan, Meyciang Kongre Merkezi’nde düzenlenen gala yemeğine, eşi Emine Erdoğan ile iştirak etti. Erdoğan çifti, Çin Devlet Başkanı Şi ve eşi Pıng Liyüen tarafından karşılandı. Yemeğe katılan liderler ve eşleri de aile fotoğrafında bir araya geldi. Başkan Erdoğan, fotoğraf çekimi esnasında Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile tokalaştı ve sohbet etti. Liderler, daha sonra Çin Devlet Başkanı Şi’nin verdiği akşam yemeğine iştirak etti.

ÇİN VE PAKİSTAN LİDERLERİYLE GÖRÜŞTÜ

SURİYE’NİN BÜTÜNLÜĞÜ VAZGEÇİLMEZİMİZ
Başkan Erdoğan, zirvenin düzenlendiği Çin’in Tianjin kentinde diplomatik temaslarını sürdürdü. İlk olarak ev sahibi ülke Çin’in Devlet Başkanı Şi Cinping ile bir araya gelen Erdoğan, görüşmede “Küresel yönetişimin geliştirilmesine dair girişiminiz takdire şayan bir adımdır. Gerek şahsınıza gerek Çin ile ilişkilerimize büyük önem atfediyorum” ifadelerini kullandı. Erdoğan, görüşmede Orta Koridor ile Yol ve Kuşak Girişimi’nin uyumlaştırılması için müşterek adımlar atılmasının önemli olduğunu belirtti. Görüşmede, Gazze’deki son durum, Ukrayna- Rusya arasındaki savaş, Suriye’nin kalkındırılmasına yönelik ortak adımlar ele alındı. adımlar ele alındı. Şi Cinping de görüşmede “Çin ve Türkiye, bağımsızlık ruhuna sahip yükselen büyük ülkeler ve ‘Küresel Güney’in önemli üyeleri. İki ülke stratejik işbirliğini yeni bir seviyeye taşıyarak daha adil ve eşit bir küresel yönetim sisteminin inşası için birlikte çalışmalı” dedi. Erdoğan Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif’le de görüştü. Görüşmede Erdoğan İsrail’in Gazze’de soykırım politikasını genişletmek istediğini, buna karşı Pakistan’la eş güdüm içinde çalışmaya devam edeceklerini belirtti, Suriye’nin birliği ile toprak bütünlüğünün Türkiye için vazgeçilemez olduğunu vurguladı.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu