AHMET ALEMDAR / Bayraktar KIZILELMA ve Tarihe Geçen Vuruş


Dünyanın farklı yerlerinde devam eden farklı yoğunluklara sahip harp ortamlarında insansız sistemlerin büründükleri roller çeşitlilik göstermektedir. Modern dünya orduları ise bu gelişmeleri takip ederken geleceğin harp ortamına hazırlanmaktadır. İnsansız jet motorlu projeler ise yeni nesil, ağ merkezli harbin merkezinde konumlanmaya yaklaşmaktadır. Savunma tedariklerinin ve projelerinin hız kazandığı bu dönemde Türkiye dünya çapında yankı uyandıracak bir testi hayata geçirdi. Tarihte ilk olarak nitelendirilen faaliyette insansız jet motorlu savaş uçağı görüş ötesindeki yine jet motorlu bir hedefi kendi kabiliyetleri ile etkisiz hale getirdi. Bayraktar KIZILELMA‘nın bahse konu angajmanı dünyada ilk kez bu kabiliyetin şeffaf gösterimi olarak kayıtlara geçti. Dünyada yüksek teknoloji “benzer” projeler hayata geçirilirken KIZILELMA bulunduğu konum, sahip olduğu kabiliyetler itibariyle şu an da benzeri olmayan bir insansız savaş uçağıdır.
Yüzde 40 Ağırlık Artışı: Yeniden Yapılanma
Baykar tarafından öz kaynaklı proje olarak hayata geçirilen Bayraktar KIZILELMA, proje başlangıcından bugüne kadar sürekli iyileştirmeye tabi tutuldu. Bu durum gerek testlerde görünen yapısal revizyonlardan gerekse de öncel teknik özelliklerinin değişmesinden anlaşılmaktadır. Testler yapıldıkça görülen iyileştirme gereksinimleri, platformu sınırları içerisinde optimum düzeye taşımayı amaçlamaktadır. Bu noktada en belirgin değişim platformun maksimum kalkış ağırlığında gözlemlenmektedir.
Çok rollü savaş uçağı anlayışıyla geliştirilen KIZILELMA’nın hava-hava muharebelerinden diğer görev tanımlamalarına kadar geniş projeksiyondaki yüksek profili için durumsal farkındalık ve yüksek beka önemli olmaktadır. Proje başlangıcında 6 ton olarak maksimum kalkış ağırlığı mevcutta 8.5 ton oldu. Neredeyse yüzde 40 oranına tekabül eden ağırlık artışı bize şunu göstermektedir: KIZILELMA’nın potansiyeli görüldü ve sınırları zorlandı. Böylesine bir artış KIZILELMA’nın yeniden tanımlandığı şeklinde yorumlanabilmektedir. Ağırlığın artması temelde KIZILELMA’nın kabiliyet artışına işaret etmektedir. Yapılan yapısal ve donanım iyileştirmeleri ile platformun kabiliyetleri artmaktadır. Bu noktada motor verimliliğine dikkat edildiği; agresif manevra, menzil ve servis tavanı gibi kabiliyetleri köreltilmeden ilgili geliştirmenin yapıldığı görülmektedir. Taşıdığı faydalı yüklerinin niteliği ve niceliği ile platforma biçilen roller bahse konu iyileştirmeye götürmektedir. KIZILELMA sadece Hava Kuvvetleri için değil Deniz Kuvvetleri için de bir çözüm olarak daha güçlü iskelet yapısına böylelikle kavuşmaktadır. Tek başına da görev yapabilecek olması yine donatıyı / ağırlık artışını beraberinde getirmektedir. Günün sonunda gelişen özellikleri ile KIZILELMA projesi; uçtukça olgunlaşan, sınırları görülen ve harbe hazırlanan bir savaş uçağı profili çizmektedir.
Proje Yönetimi ve Yeniden Tanımlanması
Bayraktar KIZILELMA’nın uçuş yapacak ilk prototipi Haziran 2022’de üretim hattına girdi. KIZILELMA ilk motor testini Eylül 2022’de gerçekleştirirken üç ay bile dolmadan ilk uçuşunu Aralık ayında yaptı. Altı ay gibi rekor denilebilecek bir sürede ilk uçuşunu yapan KIZILELMA’nın uçuş testleri ise takip eden süreçte en az beş adet uçar prototip ile devam etmektedir. Oldukça hızlı ilerleyen projede 2025 yılı sonuna gelindiğinde seri üretim için hazırlıklar tamamlanmaktadır. 2026 yılında ise Türk Hava Kuvvetleri’ne ilk teslimatın yapılması hedeflenmektedir.
Gelinen nokta ve geçen süre zarfı, projede geleneksel yaklaşımın takip edilmediğini göstermektedir. Dünyadaki diğer havacılık projelerinde çok daha uzun yıllar içerisinden gelinebilen noktaya sadece 3 yıl içerisinde gelindiği görülmektedir. Burada iki faktör etkili olmaktadır. Öncelikle Baykar’ın, özellikle Selçuk Bayraktar’ın ekibinin, proje yönetim anlayışı konvansiyonelden farklılaşmaktadır. Daha ziyade limitleri her seferinde zorlamak ve testi başarıyla nihayetlendirme anlayışı söz konusudur. Bu noktada Bayraktar TB2 ve AKINCI projelerinde de benzer anlayışla süreçlerin işletildiğini gördük. Projelerin hızla bir seviyeye gelmesinde benimsenen bu anlayış önemli etkiye sahiptir. Diğer husus ise platformların insansız olması proje süreçlerini gerek tasarım gerekse test faaliyetlerinin icrası noktasında hızlandırmaktadır. Test faaliyetlerinde olası bir kırımın insan kaybına sebep olmaması sınırları zorlamayı mümkün kılmaktadır. Ayrıca Baykar’ın önceki projelerden edindiği üretim ve test süreci tecrübesi, yani veri havuzu da süreçleri kısaltmaktadır. Günün sonunda proje yönetimi ile liderlik yaklaşımları dünyadaki diğer rakiplere karşı fark oluşturmaktadır.
Tarihe Geçen Vuruş Testi
Türkiye’nin kendi imkanları ile geliştirdiği ilk muharip insansız savaş uçağı olan KIZILELMA, tasarım felsefesinde kanard yüzeyleriyle agresif manevra kabiliyeti ve dahili istasyonlarla düşük radar izine sahip olma özellikleriyle dikkat çekmektedir. Paralel olarak son derece gelişmiş aviyoniklere, silahlara ve sensörlere sahiptir. Beşinci nesil savaş uçaklarında görülen AESA radar, gömülü elektro-optik (EOTS) ve dahili silah istasyonları gibi kabiliyetler KIZILELMA’da da tercih edildi. Tarihi olarak nitelendirilen testin temelinde de bu hususlar bulunmaktadır.
Test faaliyetinde ise Sinop semalarında 5 adet F-16 savaş uçağı KIZILELMA’ya refakat etti. KIZILELMA, F-16 savaş uçaklarıyla testten önce kol uçuşu gerçekleştirerek insanlı-insansız takım (MUM-T) kabiliyetlerini gösterdi. Test senaryosunda ise yüksek hızlı jet motorlu hedef uçağının Bayraktar KIZILELMA tarafından önlenmesi planlandı. Üzerinde bulunan ve ASELSAN’ın MURAD AESA radarı ile hedef uçağı tespit ederek takibe alan KIZILELMA daha sonra hedefi kendi radarıyla işaretleyip kanat altında taşıdığı TÜBİTAK SAGE’nin GÖKDOĞAN görüş ötesi (BVR) hava-hava füzesiyle vurdu.
Geçmişte ABD, MQ-9 Reaper İHA’dan hava-hava füzesi atışıyla angajman yaptı. Fakat bu örnekteki Reaper İHA, kendi bünyesinde AESA gibi bir radarı bulunmadığı gibi jet motor, gömülü elektro-optik vd. savaş uçağı diyebileceğimiz niteliklerden de yoksundur. Bu atış MALE sınıfı İHA’dan hava-hava füzesi atışı olarak bir kabiliyet gösterimi kabul edilebilir ancak Reaper’ı savaş uçağı olarak tanımlatamaz.
Ayrıca ABD’nin Boeing firmasının yakın gelecekte, jet motorlu MQ-28 Ghost Bat ile hava-hava füzesi ile hedefe atış testi gerçekleştirme hedefi bulunmaktadır. Ancak Ghost Bat platformunda dahili AESA radar ya da hedef tespitine yönelik sensör süiti bulunmamaktadır. Burada yine “Loyal Wingman” yani sadık kol platformu olarak başka uçağın tespit ettiği hedefe füze gönderen platform görevi görmektedir. Yine bu testte başarılı olunsa dahi Ghost Bat için savaş uçağı tanımlaması yapılamamaktadır. Kısaca, dünyada kendi radarıyla hedefini tespit edip taşıdığı füzeyle de angajman gerçekleştirmiş başka bir jet motorlu insansız sistem yoktur.
Dünyada jet motorlu insansız sistemlerde “Loyal Wingman” yaklaşımı ile genellikle MUM-T mimaride, beraberinde görev yapacağı savaş uçağı tarafından kontrol edilmesi ve yeri geldiğinde hava-hava muharebesinde kaybedilmesinden de endişe edilmeyecek bir çözüm ortaya konulmaktadır. Bayraktar KIZIELMA ise gömülü EOTS, AESA radar, dahili silah istasyonları, afterburner özelliği ve gelişmiş diğer aviyonikleri ile başka bir noktayı temsil etmektedir. Savaş uçağı olarak konumlanmaya en yakın projedir.
Son olarak, test faaliyeti ile esasında Türk savunma sanayiinin geldiği konum ve gelecekte edineceği kabiliyetlerin gösterimi yapılmış oldu. KIZILELMA önemli bir güç çarpanı olarak hava muharebelerini tanımlamaya adayken sektörün geliştirdiği GÖKDOĞAN füzesi, MURAD AESA radarı, TOYGUN EOTS, IFF, T-Link veri bağı vd. sistemlerin rüştü ispatlandı. Tüm bu sistemler gerek F-16 modernizasyonu ÖZGÜR gerekse HÜRJET, KAAN gibi projelerin kritik bileşenlerini temsil etmektedir.



