YAZARLAR

HAŞMET BABAOĞLU / Erkeklik, otorite ve budalalıklarımız…

Yaşını başını fena hâlde almış bir adam, yiyecek içecek servisinin yapıldığı yere yaklaşıyor…
İçeriye bakıp tost kısmındaki genç kıza bir şeyler söylüyor.
Eyvah!
Ağza alınacak şeyler değil, felaket!
Üstelik boyunu bosunu görmekten de bahsediyor…
Hakaret, hatta bir nevi taciz…
Ne dediğini biliyor mu acaba?
Bu sözleri işiten bütün çalışanların hâli harap…
Genç kız içeri koşup yanında şefi olduğu her hâlinden belli hanımla geliyor.
Şef tam ağzını açacakken…
İçeriye bir adam giriyor…
Amanın, hava bin beş yüz!
Her hâli “Ben müdürüm” diye bağırıyor.
Buyurun bakalım!

***

Memur emeklilerinin müdavimi olduğu bir dinlenme tesisi…
Resmi kurum aslında, adı bende saklı…
Benim için yerler, kişiler değil, insanlık hâllerimiz önemli…
Her yerde böyleyiz çünkü…
“Erkek toplum budalalıkları” her yeri çepeçevre sarmış hâlde, bir de üzerine hiyerarşi kompleksleri, sosyal intibaksızlık vesaire ekleniyor.
Feciyiz.
Yaşıyoruz bunları…
Biz erkekler çoğu zaman şöyle bir kızıp geçiyoruz.
Fakat kadınların ruhları ve kimlik duygularında oluşan zedelenmelere hiç dikkat etmiyoruz…
Olmaz!
Bu satırları okurken kızan hemcinslerim vardır, belki; “E n’olmuş yani, n’olacak” diyenler falanlar.
Olmuyor.
Ve buraya yazıyorum…
Böyle olamayacak!

***

Sorumlu müdürün gelince ağzından ilk çıkanlar ne, merak ediyor musunuz?
“Çağırın şu geri zekâlıyı gelsin.” Şef hanım “Ağlıyor kız, nasıl gelsin” diyor.
Cevap “Gelmeyecekse, pılısını pırtısını toplasın.” Kız burnunu çekip gözlerini silerek geliyor sonunda…
Müdür topukları üzerinde yaylanarak bağırıyor: “Tamam, bu beyefendi sana ne söylediyse, hepsinin iki katını ona söylüyorum… Tamam mı Ama şimdi istediği tostu hazırlayın!”
Unutmadan ekleyeyim…
Aralara şef hanım girmeye çalıştıkça müdür ona da çıkışıyor: “Ben buradayken SANA konuşmak düşmez…”

***

Bu dünyayı “insana layık” hâle getirmenin yollarından biri de “erkek toplum”a özgü sıkıntıları ciddiye almaktan geçiyor…
Şimdi durup düşünüyorum da…
Yazımı okuyunca…
Bana katılacak ve katılmayacakları daha baştan tanıyor gibiyim.

***

NOT DEFTERİ
Dün akşam yaşamaya biraz ısınırım umuduyla gezmiştim, bütün gece gördüklerim, artık bu bencil insanlardan kurtulmak gerektiğini anlattı. (KEMAL TAHİR / Esir Şehrin Mahpusları)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu