YAZARLAR

NEBİ MİŞ / Son düzlük ve PYD/YPG/SDG üzerinden ayak oyunları

Geçtiğimiz yıl Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malazgirt’te “iç cepheyi tahkim etme” çağrısı yapmıştı. Bu çağrının ardından “terörsüz Türkiye” hedefi için yeni bir siyasi yaklaşım ve devlet projesi geliştirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir önceki gün yine Malazgirt’te “Son düzlüğe varmış bulunuyoruz” açıklaması ile birlikte üzerinde durulması gereken önemli bir uyarıda bulundu: “Suriye‘deki tüm kardeş halklar gibi Kürtlerin de huzurunun teminatı Türkiye’dir” hatırlatmasını yaparak, “Yönünü Ankara’ya ve Şam’a dönenler kazanacak. Kıblesini şaşırıp kendisine yeni yabancı patronlar arayanlar kaybedecek. Kılıç kınından çıkarsa kelama yer kalmaz. Biz kalıcı barışın tesisinden yanayız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasında iki tema var. İlki, PKK terör örgütünün kendisini feshederek silah bırakma sürecine başlaması “son düzlük”tür. Gerçekten de dünya deneyimlerinde de silah bırakma süreci son düzlüktür. İkincisi ise esaslı bir uyarıyı içeriyor. Bilindiği gibi, PYD/YPG hâlâ Suriye’de yönetime katılmakta direnç gösteriyor. Meşru hükümetle işbirliğine gitmiyor. Türkiye’nin uyarılarını göz ardı ediyor. Suriye’de istikrarsızlık beklentisiyle yeni patronu olarak görmek istediği İsrail‘den yana pozisyon alıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin tüm iyi niyetli yaklaşımına rağmen, hâlâ mevcut pozisyonunu devam ettirmek isteyen terör örgütüne “Yönünüzü iyi tayin edin”, “Kılıç kınından çıkarsa olacaklar bellidir” diye aslında son bir uyarı yapıyor.

***

Suriye’de eski rejim devrildikten sonra Türkiye nasıl bugün iyi niyetle terörsüz Türkiye için bir adım attıysa, yeni Suriye’nin geleceğinde PYD/YPG unsurlarına da “Terör faaliyetini bırakın, Suriye yeni yönetimine entegre olun” tavsiyesinde bulunarak iyi niyetli bir yaklaşım sergiledi. Yeni yönetime de eşit vatandaşlık temelinde, tüm etnik ve dini unsurların yönetime katıldığı, haklarının korunduğu bir yönetimi gerçekleştirmesini her fırsatta telkin etti. Eski rejim döneminde Suriyeli Kürtlerin haklarının verilmesi için Esad’a ne söylediyse, yeni yönetime de aynı şeyleri söyledi. Ancak Türkiye’nin tutarlı ve iyi niyetli yaklaşımına rağmen, YPG/PYD’ye yönelik devam eden uyarılara bazı çevreler, “Kürtleri İsrail’in kucağına itiyorsunuz” diyerek algı üretmeye çalışıyorlar. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan‘ın uyarılarını, “Kürtlere düşmanlık” olarak pazarlamaya çalışıyorlar.
Gerçekten bu çevrelerin terörsüz Türkiye sürecini de sabote edecek şekilde bu yaklaşımı sergilemeleri iyi niyetli bir yaklaşım olarak değerlendirilemez. Bu bakış açısı, Türkiye’nin bölgesel barış vizyonuna, terörsüz bölge hedefine, tüm vatandaşlarının eşit haklara sahip istikrarlı bir Suriye çabasına haksızlıktır. Bugün, PYD/YPG’yi Suriye’de güya “Kürtlerin koruyucusu” ve hakların ve özgürlüklerin savunucusu olarak görenler, Suriye iç savaşı sırasında yaşananlar konusunda tek bir uyarı bile yapmadılar.
Hatırlatalım: PKK terör örgütünün Suriye kolu PYD/YPG; iç savaş sırasında rejimle işbirliğine gitti. Batı’dan elde ettiği silah desteğini, kendine müzahir olmayan Kürtlerin de dâhil olduğu, diğer tüm etnik yapıları yerinden etmek için kullandı. Baskı ve silahla, sözde kantonlar kurarak demografiyi değiştirdi. Arap aşiretleri üzerinde baskı kurdu. Yine kendisinden olmayan tüm Kürt partilerini ve oluşumlarını etkisizleştirdi. Suriye halkının malı olan petrol işletmelerini ve varlıklarını kendi hâkimiyetine alarak terör faaliyetlerinin finansmanı için kullandı. Hâlâ Suriye halkının tümüne ait olan petrol varlığını terör yöntemleriyle elinde bulunduruyor. Şimdi de, iç savaş sırasında baskı ve terör yöntemleriyle elde ettiği kazanımları devretmek istemiyor. Suriye’nin istikrarı için pozisyon almaktan daha çok, “İstikrarsızlığın devamından nasıl yararlanabilirim” taktiğiyle hareket ediyor.
PKK’ya müzahir çevreler, Suriye’nin kuzeyinde özerk yapı hayaliyle geçmiş çözüm sürecini sabote etmişlerdi. Bu yeni dönemde de bazı çevreler benzer şekilde terörsüz Türkiye sürecini sabote edecek bir söylemle PYD/YPG/SDG savunusu ile iktidarı suçlamaya başladılar. Bu doğru bir yaklaşım değil. Ayak oyunlarıyla sürece zarar vermeyin.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu