BEŞİKTAŞFENERBAHÇEGALATASARAYGÜNDEMSPORTRABZONSPOR

Emine Erdoğan’dan vicdan diplomasisi

Bir millet, sistematik biçimde varlığından koparılırken, dünya sadece rakamlarla konuşuyor. Vicdan taşıyan herkes kolektif bir çaresizliğe gömülmüş bekliyor. Çaresizliğin en ağır yükü ise çocuklar… Onlar belki kelimelere dökemiyor ama donuk ve yılgın gözlerindeki soru apaçık: “Neden kimse bizi kurtarmıyor?”
Emine Erdoğan’ın Melania Trump üzerinden dünyanın ikiyüzlülüğüne vurgu yapan mektubunu okurken hafızamda Hanımefendi’nin daha önceki çabaları beliriyor.
Sene 2011. Somali, açlık ve kuraklığın pençesinde kıvranırken dünya büyük ölçüde sessizdi. İşte o dönemde Emine Erdoğan, henüz Başbakan olan Cumhurbaşkanı Erdoğan ile başkent Mogadişu‘ya giden ilk ve tek first lady olarak tarihe geçti. Mevzunun büyüklüğünü benden değil, “Alışılmadık bir aşk hikâyesi” başlığıyla haberleştiren BBC‘den okuyun:
“O zaman Başbakan olan Erdoğan geldi. Somali’deki işlerini, hiç uğramadan Kenya’dan halleden yabancılar gibi yapmadı. Somali sokaklarını dolaştı. Takım elbisesiyle. Çelik yelek giymeden. Somalililer bana hâlâ nasıl sokaklardaki kirli çocukları Erdoğan’ın kucakladığını, eşinin iğrenilen azınlık sınıf çocuklarını nasıl öptüğünü anlatıyorlar. Ve aşk hikâyesi böyle başladı.
Somalililer oğlanlarına Erdoğan, kızlarına İstanbul ismini vermeye başladılar. Yabancı ülkelere bu derece sevgi, Somali için alışılmadıktır. Genelde yabancılara kötü lakaplar takarlar. Bense Somali’de Türkiye’yi eleştirecek bir kişi bulmakta zorlandım.”
Çünkü o gün Somali sokaklarında bir lider eşi değil, evlatların derdini paylaşan bir anne vardı.
Sene 2017. Bu kez benim de bizzat şahit olma fırsatını edindiğim önemli bir ilk, önemli bir insani adım atılıyordu. Emine Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan’ın da yer aldığı bir heyetle Arakan’ın sesi olmak için yola çıkmıştı. Rohingyalı Müslümanlar, Myanmar ordusunun zulmünden kaçıp Bangladeş sınırındaki çamura saplanmış kamplara sığınmıştı. Emine Erdoğan, Cox’s Bazar’daki kamplara giren ilk ve tek first lady oldu.
Binlerce kadın ve çocuğun sefalet içinde yaşadığı o manzarada, onların gözlerine bakarak “Hepimizin çocukları var, onun için buradayım” dedi. Bu cümle, diplomatik bir açıklama değil; kalpten yükselen bir haykırıştı. Bir annenin bir başka anneye, bir çocuğun gözyaşına tuttuğu aynaydı. Dünyanın kulak tıkadığı o trajediyi gündeme taşımak için yine en ön safta bulunmayı seçti.
O yüzden Emine Erdoğan’ın Melania Trump’a yazdığı mektubun soğuk diplomasi metinlerinden çok farklı bir yerde durduğunu biliyorum. Bu mektup, protokolün ötesinde, bir annenin vicdan çağrısıydı. Zira dünyanın görmezden geldiği pek çok yerde bulunmuş, mazlumların acısını ellerinden tutarak hissetmiş birinin kaleminden çıkan sözler başka türlü yankılanır.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu