
(Foto: AA)
Türkiye; Gazze, Suriye ve Lübnan gibi yakın coğrafyamızın yanı sıra Asya’dan Afrika’ya, Orta Doğu’dan Balkanlar’a ve Latin Amerika’ya uzanan geniş bir coğrafyada insani yardım faaliyetlerini uluslararası kuruluşlarla eşgüdüm halinde fedakârca yürütmektedir.
Ülkemiz, geçmişten bugüne Afrika’da yaşanan insani krizlere kayıtsız kalmamıştır. Somali’deki ağır kuraklık felaketine dikkat çekmek ve kardeş Somali halkıyla dayanışmamızı göstermek üzere 2011 yılında gerçekleştirdiğimiz Mogadişu ziyareti, uluslararası toplumda yankı uyandırmıştır. Hemen ardından kamu kurumlarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızın iş birliğinde insani yardım seferberliği başlattık; kurduğumuz sulama sistemleriyle sürdürülebilir kalkınma yolunda kalıcı çözümler sunduk.
Sudan’a, BM verilerine göre 30 milyonu aşkın insanın insani yardıma muhtaç olduğu zor koşullarda; gıda, ilaç, tıbbi malzeme ve yangınla mücadele ekipmanlarıyla destek verdik. Nyala’da, TİKA’nın katkılarıyla hizmete açılan Türk–Sudan Eğitim ve Araştırma Hastanesi, bölgedeki önemli sağlık kuruluşlarından biri olarak faaliyet göstermektedir. Sudan’da sürdürülebilir tarıma yönelik kalkınma faaliyetlerimiz de devam etmektedir.
Myanmar’daki çatışmalar nedeniyle Bangladeş’e sığınan bir milyondan fazla Rohinga kardeşimize yönelik insani yardımlarımızın yanı sıra 2017’den bu yana AFAD tarafından yönetilen Cox’s Bazar’daki Türk Sahra Hastanesi ile sağlık hizmetleri sunuyoruz. Afganistan’da ise 2022’den bu yana “İyilik Trenleri” adıyla gıda, barınma, ilaç ve tıbbi malzeme sevkiyatları yapıyoruz.
Coğrafi uzaklık tanımaksızın, Latin Amerika ve Karayipler’de meydana gelen doğal afetlere karşı da imkanlarımız ölçüsünde en etkin şekilde insani yardımlarımızı ulaştırdık, tarım projeleriyle sürdürülebilir kalkınmaya destek olduk. Buna ek olarak, COVID-19 salgını döneminde 160’tan fazla ülkeye aşı ve ilaç desteği sağlayarak, küresel dayanışmanın en somut örneklerinden birini ortaya koyduk.
İnsani yardımı, kalkınma ve sürdürülebilirlik perspektifiyle buluşturan yaklaşımımızın tezahürü olarak gelişmekte olan ülkelerden binlerce öğrenciye Türkiye’de burs imkânı sağlıyor, kültürel miras alanlarının restorasyonu ve bu alanda verilen eğitimlerle insanlığın ortak hafızasını koruyoruz.
Son dönemde İsrail’in Gazze’de uyguladığı insanlık dışı kuşatma, aç bırakma ve toplu cezalandırma politikaları sadece uluslararası hukuku değil, insanlığın vicdanını da ayaklar altına almaktadır. 7 Ekim’den bu yana 61 binden fazla masumun hayatını kaybetmesi ve 2 milyondan fazla insanın temel insani ihtiyaçlardan yoksun biçimde evsiz kalması tarihe kara bir leke olarak geçmiştir. Türkiye, Gazze’ye bugüne kadar 101 bin tondan fazla insani yardım ulaştırmış, UNRWA’ya sağladığı destekle 40 milyon doları aşan insani bir seferberlik gerçekleştirmiştir. Filistin halkının özgür, onurlu ve müreffeh bir geleceğe kavuşması için tüm imkânlarımızla sahada olmayı sürdüreceğiz.
Dünyanın karşı karşıya kaldığı küresel krizler, jeopolitik gerilimler ve çatışmalar insani yardım faaliyetlerimizi zorlaştırsa da ihtiyaç duyulan her coğrafyada bu çabalardan asla vazgeçmeyeceğiz. Zira insani yardım siyaset üstüdür, bir vicdan meselesidir.
İnsani yardım, engin bir empati ve insanlık bilincinden doğan en yüce diplomasi biçimidir. Türkiye ve İspanya, dünyanın en eski medeniyet havzalarından biri olan Akdeniz’in iki yakasında evrensel değerlere gönülden bağlı iki dost, güçlü birer müttefiktir. NATO çatısı altında yürüttüğümüz afet tatbikatları, düzensiz göçmenlere yapılan insani yardımlar ve zor zamanlarda birbirimize verdiğimiz destek, bu kardeşliğin somut delilleridir. Dayanışma ruhu iki halkı coğrafyanın ötesinde güçlü bir gönül birliğine taşımaktadır. İşte, bu ortak idealler doğrultusunda el ele vererek, insanı ve insani değerleri merkeze alan daha adil bir dünyayı inşa edeceğimize yürekten inanıyoruz.