YAZARLAR

SALİH TUNA / Lan köpek özgürsün

Pitbull cinsi bir köpeğin bir kediciği parçalaması üzerine sokak köpeği fobim depreşince duygularımı dile getirmeden edememiştim.
Gel gör ki, öyle sert ve organize tepkiye maruz kalmıştım ki üzerinden onca yıl geçtiği hâlde hâlâ unutamadım. Gerçi biraz da hak etmiştim. İroninin dozunu “köpeksever okurları” hesaba katarak ayarlamalıydım.
Tepkiler akıl almaz tehditlere evrilince naçar K-9 cinsi bir köpek alarak fobimi yenmeye karar verdiğimi, eşimin, “Köpek fobini yenmeye fino köpeğinden başlasaydın bari…” deyince, “Ömrümü köpek korkusunu yenmek için geçiremem, mevzuya zirveden dalacağım…” yollu kestirip attığımı vaktiyle sizinle paylaşmıştım.
Sonuç itibarıyla, K-9 deneyimim başarısızlıkla nihayete erdi. Bir defasında hırlayınca “Höst…” diye öyle azarladım ki aramız bir daha hiç düzelmedi. Benim de canıma minnetti, başka bir sahip edindirip “Lan köpek özgürsün…” diyerek vedalaştım. Eşim, “Köpek ne demek, onun bir adı var…” dedi, duymazlıktan geldim. Bitti gitti.
Gelgelelim dün çocuklar ısrarla eve köpek alalım deyince o kadar sıkıştım ki Bill Gates‘in hayvanların metan ve sera gazı çıkardıklarından hareketle küresel ısınmadaki etkilerini dile getirip “Yüzde yüz sentetik sığır etine geçilmesi gerekir…” dediğini hatırlatmak zorunda kaldım.
Çocuklar sığır değil, köpek sahiplenmek istediklerini dile getirmekle kalmadılar, “Köpek eti yiyen yok herhalde…” diyerek güldüler. Ben tam “Çin’de köpek eti yeniyor ama!” diye saçmalayacaktım ki, zararlı gazların geviş getiren hayvanlar için geçerli olduğunu, köpeklerin çok az sera gazı ürettiğini söylediler.
Dersime çalışmıştım; “Öyle ama” dedim, “mama üretimi sürecinden haberiniz var mı?”
Birkaç gün önce okuduğum Financial Times haberinden aklımda kalanları da ilave ederek, mama üretimi sürecinde zorunlu olarak zararlı gazların havaya salındığına dair bildiklerimi anlattım.
Söz konusu habere göre İtalyanlar özel hazırlanmış mamalara sadece 2022’de 6.8 milyar euro harcamışlar. Evcil hayvan bakım sektörü, servisli köpek kreşlerinden özel patoloji laboratuvarlarına, hatta resmi cenaze törenlerine kadar geniş bir yelpazeye yayılmış… İçinde özel çim alanı bulunan yerden soğutmalı odalarında “sosyalleşebilecekleri” oyun alanları, kreşler ve sahipleriyle uzaktan görüntülü konuşabilecekleri dev ekranların olduğu oteller bile varmış. Böylesi bir otelin işletmecisi Roberto Tortorella, “Dört ayaklı misafirlerimiz özgürce kendilerini ifade edebilmeli, sosyalleşebilmeli, oynayabilmeli ve sevildiklerini hissetmeli…” demiş.
Malumunuz, “uygarlık” önce Avrupa’da test edilir sonra da pet şişe misali bizim kıyılarımıza vurur.
Demem o ki, malum nedenlerle azalan doğum oranı, bir de köpeğe yatırım muhabbetiyle iyiden iyiye azaldığında dizlerini dövsen kaç para!
İtalya’da başlayan “evcil devrim” yarınlarda “Köpeklere de seçme seçilme hakkı verilmeli” aşamasına varır mı bilmem. Benim bildiğim, İtalyan Senatör Michaela Biancofiore, köpeğini Meclis’e getirme hakkını kazanarak emsal oluşturmuş.
O değil de “köpekler sosyalleşmeli” ifadesine fena hâlde taktım. Zira geçen gün bizim sokaktaki komşuların köpekleri öyle “sosyalleştiler” ki gece yarısına kadar susmak nedir bilmediler, bize de uykuyu haram ettiler.
Roma’da bir havalimanı çalışanı da “Bir köpek seni asla yarı yolda bırakmaz…” buyurmuş.
Tamam, köpek sadıktır, ihanet etmez ama sadakati köpekte aramak insandan umut kesmenin, dahası insanı kaybetmenin ifadesi değil mi?
Hey kurban olduğum Allah…
İnsanoğlu “çağdaş uygarlık” yolunda vara vara evlilik yerine tasmaya, yuva yerine kulübeye mi varacak?

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu