NEBİ MİŞ / Siyasette çekme ve itme faktörleri


AK Parti, dün 24. kuruluş yıldönümünü kutladı. Bir siyasi parti için bu uzun bir ömür değildir. Ancak, 24 yıllık ömrünün 23 yılını iktidarda geçirdiği düşünüldüğünde bu siyasi parti literatürüne girecek bir başarıdır.
Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, aynı liderle bu kadar süre seçimleri kazanan parti yok. AK Parti’nin Türk siyasal hayatındaki başarısı analiz edilirken birçok faktör alt alta sıralanabilir. Bu konuda uzun bir listeyi ortaya koymak zor değildir.
Ancak başarısının devamında siyasi liderliğin önemini en başa yerleştirmek gerekir. Bugünlerde bir siyasi parti için siyasi liderliğin ne kadar önemli olduğunu çok daha iyi anlıyoruz. Hatta dün Türk siyasetinde yaşananlar, siyasi liderliğin önemi açısından bir laboratuvar işlevi görür.
Bir karşılaştırma yapalım.
AK Parti, aynı zamanda iktidar partisi olarak bugüne kadar birçok krizle karşılaştı. Krizleri çözerek siyasal öğrenme üzerinden tecrübe kazandı. Her krizden güçlenerek çıktı. AK Parti, siyasi kadrolarını yenilerken birlik ve bütünlüğünü korudu. Siyasi kadrolar açısından da her zaman bir çekim merkezi oluşturdu. Siyasi kadroları kendisine çekmesini sadece iktidar olması ile açıklayamayız. En güçlü olduğu dönemde kendi içinden ayrılanlar farklı kadrolarla yeni partiler kurdular. Bu partilere gidenler, gittikleri yerlerdeki sorunları görünce hatta liderlik sorunu ile yüzleşince, yeniden AK Parti’ye katılmanın yollarını aradılar. Birçoğu tekrar AK Parti’ye döndü. AK Parti’nin yıldönümü programında CHP‘nin en önemli belediye başkanlarından biri olan Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu ile birlikte 9 belediye başkanı AK Parti’ye katıldı. AK Parti yeni katılımlarla çekim merkezi olma vasfını sürdürürken, CHP kendi siyasi kadrolarını hizip savaşlarına kurban etmektedir.
Bugün CHP içindeki rant paylaşımını da içerdiği iddia edilen hizipler savaşının en önemli nedeni siyasi liderlik sorunudur. Kendi siyasi kadrolarını hiziplerin baskısına karşı koruyamayan bir siyasi lider, kendi partisinin birlik ve bütünlüğünü sağlayamaz.
Özlem Çerçioğlu‘nun partisinden istifası ve AK Parti’ye katılmasının nedenleri önümüzdeki günlerde daha fazla açıklığa kavuşacaktır. CHP’nin en önemli belediye başkanlarından birinin kendi partisinden istifa etmesi ve bu istifanın parti içinde “rant talebi” iddialı baskılardan kaynaklandığı tartışmaları yapılıyorsa, bu durum parti içi yönetim krizidir.
Bir parti başkanı; bu tür krizlerle yüzleşmek yerine, hakaret siyaseti ile ya da içi dolu olmayan iddialarla sorunu bastıracağınızı düşünürse bu bir liderlik alameti değildir. Krizleri çözmezseniz, krizin bir parçası olursunuz.
Böyle giderse liderlik sorunu, CHP’deki çoklu krizleri daha da derinleştirecek. CHP’de derinleşen liderlik krizi, AK Parti’ye yönelik pozitif algıyı yükseltiyor. Seçmen daha iyi karşılaştırma imkânı buluyor. AK Parti’nin 23 yıllık iktidar pratikleri ile CHP’nin birkaç yıl içinde belediye yönetimlerinde ortaya çıkan tabloyu görüyor.
“Yerel yönetimlerde bunlar yaşandıysa, bir de iktidara gelse ne olur” düşüncesi CHP için “yönetemez” algısını pekiştiriyor.
Bu bağlamda AK Parti, Türk siyasetinde hâlâ istisnai konumunu koruyor. AK Parti’nin 24. kuruluş yıldönümü gününde, Türk siyasetinin iki önemli partisinde yaşananlar bu hakikati bir kez daha gösterdi.