GÜNDEMMANŞETLER

Başkan Erdoğan: Aramıza katılanları bağımıza basacağız! Önce ülkem diyenlere kapımız açık

Başkan Erdoğan: Aramıza katılanları bağrımıza basacağız! Önce ülkem diyenlere kapımız açık

“DÜNYANIN 17’NCİ, AVRUPA’NIN 7’NCİ BÜYÜK EKONOMİSİYİZ”

Küsuratları bir kenara koyuyorum… Sağlığa 31 trilyon lira, gençlik ve spora 11,5 trilyon lira, aile ve sosyal hizmetlere 4 trilyon lira, adalete 10 trilyon lira, içişlerine 4 trilyon lira, AFAD bünyesinde olmak üzere 3 trilyon lira harcama yaptık.

Çalışma ve sosyal güvenliğe 1,5 trilyon lira, ulaştırmaya , kamu-özel projeleri dâhil, 10 trilyon lira, çevre ve şehirciliğe 15 trilyon lira, kültür ve turizme 1,5 trilyon lira, tarım ve ormana 7 trilyon lira, enerjiye 8 trilyon lira, savunma sanayine 374 milyar dolar, sanayi ve teknolojiye 1,5 trilyon liralık yatırım yaptık.

KOBİ’lerde 1 milyon 388 bin işletmeye 278 milyar liralık destek sağladık. Teşviklerimizle 19 trilyon liralık 126 bin yatırımın ve 4 milyon 58 bin nitelikli istihdamın önünü açtık.

Katma değerli alanlarda, 45 milyar dolarlık yatırım tutarına sahip 72 projeyi destekledik. Savunma projelerimizin bütçesi, 5,5 milyar dolardan bugün 100 milyar dolar büyüklüğe ulaştı.

2002 yılında 36 milyar dolar olan ihracatımızı, Temmuz ayında yıllık bazda 270 milyar dolara çıkardık. Uluslararası doğrudan yatırımların tutarı, 19 kattan fazla artışla 281 milyar dolara kadar yükseldi.

Merkez Bankamızın rezervleri bugün itibarıyla 175 milyar dolar ile rekor kırdı. 2024 yılı verilerine göre, dünyanın 17’nci; Avrupa’nın 7’nci büyük ekonomisiyiz.

Gençler, 2025 yılı sonu itibarıyla kişi başına düşen millî gelirin 17 bin doları aşmasını bekliyoruz. Dışişlerinde 163 olan dış temsilcilik sayımızı 263’e ulaştırarak temsil ağımızı güçlendirdik.

Dünyanın en kapsamlı, en kuşatıcı sosyal güvenlik sistemini ülkemize kazandırdık. Bugün, 2,9 milyon vatandaşımızın ayağına evde sağlık hizmeti götürüyoruz. Toplamda 37.127 yataklı 25 şehir hastanemizi tamamlayıp hizmete sunduk. İhtiyaç sahibi vatandaşlarımıza 4 trilyon 970 milyar lira tutarında ödeme yaptık.

Asrın felaketinin yaralarını sarmak için şimdiye kadar yaklaşık 75 milyar dolar kaynak kullandık. Daha saymaya kalksak değil, saatler, günler alacak nice yatırım, hizmet, eser ve destekle Türkiye’nin çehresini değiştirdik.

Şunu bugün bir kez daha altını çizerek söylemek isterim: Elde ettiğimiz bütün başarıların sahibi aziz milletimizdir. Ne yaptıysak öncelikle onların güçlü desteğiyle yaptık. Elbette bu başarı sizin eserinizdir. 24 yıllık hikâye sizin hikâyenizdir. Birlik ve kardeşliğin Türkiye’sinde sizin de alın teriniz var.

Ülkemizin bu günlere gelmesinde, şu salondaki her bir kardeşimin katkısı, emeği, fedakârlığı ve mücadelesi var. Her birinize çabalarınızdan ve gayretlerinizden dolayı yürekten teşekkür ediyorum.

Aziz kardeşlerim, kıymetli yol ve dava arkadaşlarım… AK Parti, kurulduğu günden bu yana bir siyasi parti olmanın yanında aynı zamanda bir okul olmuştur. 14 Ağustos 2001’den itibaren hem parti kadrolarımızı hem de hükümetlerimiz döneminde bürokrasideki kadroları sürekli yeniledik.

“AK PARTİ, İNSAN ÖĞÜTEN BİR DEĞİRMEN ASLA DEĞİLDİR”

Türkiye’nin en iyi, en tecrübeli, en bilgili ve birikimli kadrolarıyla mücehhezdir. AK Parti’yi Türkiye’nin en büyük partisi yapan, işte bu yetişmiş, işte bu liyakatli insan kaynağına sahip olmasıdır.

Bu dinamik, bu hareketli yapıyı muhalefet partilerinde asla göremezsiniz. Partimiz içinde lise yıllarından, üniversite yıllarından itibaren siyaset yapmaya başlayan bir genç, aslında siyasete istikamet çizme ve devlet yönetme idealiyle bu yola girmektedir. O yol daima açıktır. Ağabeylerinin, ablalarının yanında pişen gençlerimiz bugün bakanlık kadrolarımızda, milletvekili olarak, belediye başkanları olarak, genel merkez kadrolarımızda kendilerine yer buluyor; çok önemli hizmetlere imza atıyor.

AK Parti, insan öğüten bir değirmen asla değildir, değerli arkadaşlarım. Bizde emeklilik yoktur. Bizde kenara çekilmek, inzivaya çekilmek yoktur.

Soluklanmaları için bir süreliğine dinlenmeye aldığımız arkadaşlarımızla bağımızı asla koparmaz, irtibatımızı kesmez, vefamızı hiçbir zaman eksik etmeyiz.

Her yaştaki arkadaşımız bizimle yol yürümeye devam ettiği müddetçe, elbette biz de onun bilgisinden, tecrübesinden, görgüsünden istifade etmeyi sürdürürüz. Bu hâliyle bakıldığında AK Parti, Türkiye’nin birikimidir, hazinesidir.

Şunu da özellikle vurgulamak durumundayım: AK Parti ile birlikte ülkemizde siyaset, asli misyonuna kavuşmuştur.

Türkiye; iç politikada, dış politikada, ekonomide, güvenlikte yıllarca birikmiş, zamanla kronikleşmiş sorunlarını çözebileceğini ve böyle bir kapasiteye sahip olduğunu tüm dünyaya göstermiştir.

Ülkemizin kazanç hanesine yazdırdığımız en büyük başarılarımızdan biri, hiç şüphesiz siyasette diyalog ve uzlaşı kültürünü güçlendirmektir.

“KOMİSYONUN İLK ÜÇ TOPLANTISI OLDUKÇA VERİMLİ BİR İKLİMDE GERÇEKLEŞTİ”

Milletimizin arasına örülen bu duvarı yıkalım, ezeli ve ebedi kardeşliğimizi perçinleyelim, istikbali beraberce inşa edelim istiyoruz.

Cumhur İttifakı olarak birlikte başlattığımız bir devlet politikası olarak yine beraberce yürüttüğümüz Terörsüz Türkiye sürecinde kısa sürede çok önemli mesafe alındı.

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi komisyonuyla meclisimizin de en geniş bir katılımla sürece dahil olması sağlandı. ilk üç toplantı oldukça verimli bir iklimde gerçekleşti. Temennimiz bu yapıcı atmosferin korunmasıdır.

Cumhur İttifakı çözümden ve diyalogdan yana olduğunu, sürecin başarısı için halisane bir yaklaşım içinde olduğunu ortaya koymuştur. Gönül ister ki diğer partiler de aynı şekilde hareket etsin.

Şunu burada bir kez daha ifade ediyorum: Türkiye’nin istikbal yürüyüşünde bir dönüm noktasını temsil eden bu hayırlı sürece katkı veren herkes, ismini tarihe yazdıracaktır.

Komisyon çalışmalarını maksimalist ve popülist taleplerle yokuşa sürmenin vebali ise çok ağır olacaktır. Her kim, siyasi çıkarları uğruna bunu yaparsa açık söylüyorum; ne bu millet onun yüzüne bakar, ne de gelecek nesiller onu affeder.

Sırtında yumurta küfesi olmayanların, sorumluluk taşımayanların, bizim ilk günden beri sürdürdüğümüz dikkatli, itinalı fakat bir o kadar da kararlı tavrımızı anlamakta zorlandıklarını görüyoruz.

Bir defa şunun bilinmesini isterim: Yapıcı eleştiriye elbette kulak tıkamayız. Ama yıkıcı eleştiriye, yalana, tahrike, algı operasyonlarına da eyvallah etmeyiz. Yıkım ekibinin bize yüklenmelerine güler geçeriz.

Ama bizi övdüklerinde, “Nerede yanlış yaptık acaba?” diye kendimizi sorguya çekeriz. Bakın, biz burada çok hassas bir süreç yönetiyoruz. Biz; Türk’üyle, Kürt’üyle, Arab’ıyla 86 milyonun emanetini taşıyoruz. Ve o emanete iğne ucu kadar dahi olsa leke bulaştırmamaya gayret ediyoruz.

“ŞEHİT AİLELERİMİZ VE KAHRAMAN GAZİLERİMİZ, BİZİM BU RİSKE NİÇİN GİRDİĞİMİZİN FARKINDADIR”

Aziz milletimiz, asırlardan süzülüp gelen Anadolu irfanıyla, o engin basireti ve sağduyusuyla bizim ne yapmaya çalıştığımızın çok net farkındadır.

Şehit ailelerimiz ve kahraman gazilerimiz, bizim bu riske niçin girdiğimizin farkındadır. Muarızlarımız ve hasımlarımız da terörsüz Türkiye’nin ne demek olduğunun aynı şekilde farkındadır.

Burada tekrar ediyorum: Türkiye, en kronik sorununu çözmek için tarihi bir fırsat yakalamıştır. Bunun heba edilmesine göz yummayacağız.

AK Parti olarak, tam kadro vakar içinde, omuzlarımızdaki ağır yükün bilinciyle; milletimizin beklentilerine ve partimizin büyüklüğüne yaraşır biçimde, aydınlık yarınlara kapı aralayan bu süreci inşallah özenle yöneteceğiz.

“REFORM, AK PARTİ’NİN SİYASİ VARLIĞININ DEVAMLILIĞINI SAĞLAYAN MUHARRİK GÜCÜDÜR”

Bir defa şunu partimizi tanıyan herkes çok ama çok iyi biliyor: Reform, AK Parti’nin siyasi varlığının devamlılığını sağlayan muharrik gücüdür. 24 yıllık hikâyemizde reformu bir istisna olmaktan çıkardık; hayatın olağan akışı içerisinde kendiliğinden gelişen, mutat bir pratiğe dönüştürdük.

İlk etapta dönüştürücü reformlarla vesayetçi yapıları gerilettik, hak ve özgürlükleri genişlettik, devletle vatandaş arasındaki güveni yeniden tesis ettik.

İkinci etapta koruyucu ve tamamlayıcı reformlarla devletin kurumsal kapasitesini güçlendirdik, güvenlik, savunma, dış politika ve ekonomi alanlarında Türkiye’nin stratejik kabiliyetlerini artırdık.

Bu irademizi aynen devam ettiriyoruz. Şurası da bilinen bir gerçek ki, bölgemizde yeni bir oyun sahnelenirken, dünyada yeni bir denklem kurulmaktadır. Türkiye’nin istikrarsızlık kuşağıyla çevrelenmeye çalışıldığı artık açık açık dillendirilmektedir. Gazze’deki soykırımın failleri, ülkemize yönelik niyetlerini gizleme gereği dahi duymuyor.

Suriye’den Doğu Akdeniz’e, Balkanlardan Afrika’ya uzanan geniş bir alanda Türkiye karşıtı bu politikanın emarelerine hepimiz tanık oluyoruz. Ne yapılmaya çalışıldığının tabii ki bilincindeyiz. Kuşatma girişimlerini gelecek kudrete, basirete, tecrübeye ve kararlılığa da ziyadesiyle sahibiz. Ülkemizi içeride zayıflatmayı, dışarıda hırpalanmayı hedefleyen bu politikayı hamdolsun boşa çıkartıyoruz.

Sınırlarımızın içiyle birlikte ötesinde de bir barış, güvenlik ve istikrar kuşağı kurmakta kararlıyız. 23 yılda bunun her alanda altyapısını oluşturduk.

“TÜRKİYE YÜZYILI REFORM PROGRAMIMIZI TEKEMMÜL ETTİRİYORUZ”

Şimdi bir adım daha atmanın hazırlıklarını yapıyoruz. Olağan Büyük Kongremizde genel hatlarıyla çevresini çizdiğimiz Türkiye Yüzyılı reform programımızı tekemmül ettiriyoruz.

“Özgürlükleri korumak için güvenliğe, güvenliği tesis etmek için özgürlüğe ihtiyaç duyulur.” prensibinden hareketle programı şekillendiriyoruz.

Amacımız, ülkemizin iç ve dış tehditler karşısında istikamet sahibi, dirayetli, muhkem ve müessir bir aktör olarak yeniden konumlanmasını sağlamaktır. Sivil toplumdan yerel yönetimlere, sosyal politikalardan ekonomiye, teknolojiden siyasete kadar birçok başlıkta çalışmalarımız hızla olgunlaşıyor.

Ayrıntılar geliyor…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu