BÜLENT TİMURLENK / En-Nesyri’nin yüreği, kafası ve ayağı


Futbol tarihinde bir Hollanda gerçeği var, yazsan tuğla gibi kitap olur, futbol kültürlerinin dokusu da bizden çok daha sıkı örülmüş ama bir gerçek var bugünlerin futbol ekonomisinde Hollanda Ligi’nin üçüncüsü bir takımının bizim Süper Lig’de şampiyonluğa oynamasını bırakın, ilk 4 yapabilmesi bile şüpheli. Bu seviyede 3 önemli adam-ı nı yitirmiş Feyenoord‘a ilk maçta bir de avans vermişsen iş i ilk dakikadan sıkı tutacaksın. Üçlü defans ile dizilen Fenerbahçe‘nin öndeki iki santrforuyla bağlantıyı uzun toplarla kurmaya çalıştığı ilk 15 dakikadan pozisyon çıkmazken, Mourinho’nun takımı esaslı bir önde prese de ilk kez 13. dakikada gitti. Rotterdam’da ikinci yarıda yaptıklarını 25’ten sonra yapmayı başladılar, oyunu aldılar ama İrfan Can’ın top oyundayken elle tutup serbest vuruş istediği pozisyon rakibe gol getiren pozisyon olunca yapılması gereken devrenin sonunda gol bulmaktı.. Fazlasını da yaptı Fenerbahçe, önce korner, sonra da En-Nesyri-Duran işbirliği… Van Persie’nin pres gördüğünde kumdan kaleler gibi defansı çıkarken topu kaptırdığında Fred nefis bir plaseyle cezayı kesti. Bu gol o dakika tur kapısı demekti ama Mourinho‘nun alışkanlığı: Skoru tutabilmek için takımı derine çekmek. 70’ten sonra takımı düşerken oyuncu değiştirmeyen Mourinho’yu “haklı” çıkartan dün gecenin en iyisi En-Nesyri oldu Kadıköy’de… İştahlı oyun ve tribün desteği turu getirdi. Mourinho memleketinin takımı Benfica’yı geçebilecek kadar bilgiye sahip. Gerisi final gibi iki 90 dakika…