Bakan Yardımcısı Mumcu’dan “Deepfake uyarısı”


Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Dr. Batuhan Mumcu, yapay zekâ ile üretilen sahte görüntü ve seslerin yani deepfake teknolojisinin bireysel mahremiyetin yanı sıra siyaset, ekonomi ve toplumsal güvenliği hedef alan ciddi bir tehdit olduğunu söyledi. Mumcu, “Bu teknoloji yalnızca bir eğlence unsuru değil… Gerçeğin kendisini taklit eden, hatta yerinden eden bir tehlike. Bugün gülünüp geçilen bir video, yarın toplumu yönlendiren bir manipülasyon aracına dönüşebilir” diye konuştu.
“BİR GÜN HERKESİN BAŞINA GELEBİLİR”
Deepfake, İngilizce “deep learning” (derin öğrenme) ve “fake” (sahte) kelimelerinden türetiliyor. Yapay zekâ algoritmaları, bir kişinin yüzünü, sesini ve mimiklerini birebir taklit edebiliyor. Mumcu, “Bu teknoloji, herhangi bir vatandaşı, sanatçıyı, gazeteciyi ya da devlet yetkilisini hiç söylemediği sözleri söylemiş, yapmadığı şeyleri yapmış gibi gösterebilir. Bir gün herkesin başına gelebilir” dedi.
DÜNYADA PANİK YARATAN ÖRNEKLER
Bakan Yardımcısı Mumcu, deepfake teknolojisinin dünya çapında yol açtığı olaylardan örnekler verdi: Ukrayna (2022): Devlet televizyonu hack’lendi, Devlet Başkanı Zelenski’nin “orduya silah bırakın” dediği sahte video yayınlandı. Ülkede kısa süreli panik yaşandı.
Vatikan (2023): Papa Francis’in “beyaz puf mont” giymiş görüntüsü milyonlarca kez paylaşıldı. Görüntü gerçekte yoktu; tamamen yapay zekâ ürünüydü.
ABD (2024): Başkan Joe Biden’a ait sahte ses kayıtları, seçim öncesinde milyonlarca seçmeni etkiledi.
SİYASETİN VE TOPLUMUN YENİ TEHDİDİ
Mumcu, “Türkiye gibi stratejik bir bölgede yer alan, jeopolitik açıdan hassas ülkelerde deepfake, kriz dönemlerinde veya seçim süreçlerinde yıkıcı bir silaha dönüşebilir” uyarısında bulundu.
TÜRKİYE’DE HENÜZ ÖZEL YASA YOK
Mumcu, Türkiye’de deepfake ile mücadeleye yönelik doğrudan bir yasal düzenleme bulunmadığını hatırlatarak şunları söyledi: “Mevcut kanunlarımız kısmen koruma sağlıyor ama yeterli değil. Avrupa Birliği’nin AI Act düzenlemesinde olduğu gibi deepfake içeriklerin açıkça etiketlenmesi zorunlu olmalı. Resmî kurumların ve devlet yetkililerinin görüntüleri, sesleri hukuki güvence altına alınmalı.”
Bugün Türk Ceza Kanunu’ndaki özel hayatın gizliliğini ihlal, hakaret, iftira ve dezenformasyon maddeleri devreye girebiliyor. KVKK ve Medeni Kanun hükümleri de mağdurlara hukuki imkan tanıyor. Ancak teknoloji hızla gelişirken, mevzuatın da buna ayak uydurması gerektiği vurgulanıyor.
TOPLUMSAL FARKINDALIK VE DİJİTAL OKURYAZARLIK
Mumcu, hukuki önlemler kadar toplumsal bilinçlenmenin de kritik olduğunu belirterek “Toplum olarak gördüğümüze değil, doğrulanmış olana inanma refleksini geliştirmeliyiz. Gerçek, artık her zamankinden daha kırılgan.” RTÜK, TRT ve Anadolu Ajansı’nın bu konuda eğitim ve farkındalık çalışmaları yürüttüğünü hatırlatan Mumcu, ilköğretim müfredatına “dijital içerik farkındalığı” dersleri eklenmesinin önemli bir adım olacağını söyledi.
SANATTA FAYDA, SİYASETTE YIKIM
Mumcu, deepfake’in doğru kullanıldığında sanat ve eğitim alanlarında ilginç ve faydalı projelere imkan tanıyabileceğini; ancak kötü niyetli kullanımda ülke güvenliğini sarsacak, toplumsal düzeni bozacak bir silaha dönüşebileceğini ifade etti. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Mumcu son olarak deepfake çağında hakikati korumak için hem yasal düzenlemeler hem etik kurallar hem de toplumsal reflekslerimizi güçlendirmesi gerektiğini, aksi halde sahte gerçekliğin, gerçeğin yerini alacağını ifade etti.