OĞUZHAN ERDOĞAN / Orman Yangınlarında Dirençlilik Ve Fitne Ateşi


Ülke olarak özellikle son on yıldır orman yangınları ile ciddi bir şekilde mücadele ediyoruz. Bu mücadele zaman zaman görmezden gelinse de bugün aynı anda birden çok yerde başlayan büyük çaplı yangınlarda devlet millet el ele vererek büyük bir seferberlik örneği gösteriyor. Bu seferberlik konunun tıpkı depremler gibi afet yönetimi bazlı yeniden ele alınmasını da zorunlu kılıyor. Orman konusu hassas bir konu. Yanan sadece ormanlarımız, orman içindeki canlılarımız değil. Eskişehir‘de orman yangınına müdahale eden beşi gönüllü beşi orman işçisi olmak üzere on kahraman evladımızı alevlere şehit verdik. Üzüntümüzü anlatacak kelimeler yok.
Orman Yangınlarıyla Mücadele ve Yeşil Vatan
Orman yangını ile mücadele tıpkı vatan savunması gibidir… Bunun için birlikte düşünmeli, birlikte hareket etmeli ve birlikte çalışmalıyız. Bir tarafta Bursa‘da orman yangınını söndürme çalışmalarına destek olmak üzere yola çıkan ve traktörüne bağladığı tankerin lastiğinin patlamasına rağmen bölgeye canhıraş ulaşan 64 yaşındaki çiftçi Ramazan Amcanın gösterdiği fedakarlık var. Diğer tarafta ise özellikle sosyal medyada “uçaklar, helikopterler nerede, yangına havadan neden müdahale edilmiyor, o kurumun bütçesi buraya aktarılsaydı ya” diyerek olayları siyasi mecralara çekmek isteyen bir kesim var…. Bu kesim hep dünyadan örnekler veriyor. Halbuki dünya örnekleri incelendiğinde Türkiye‘nin nasıl geliştiği, nasıl ileri bir sistem kurduğu karşılaştırmalı olarak görülebiliyor.
Türkiye’nin orman yangınları ile verdiği bu başarılı mücadele uluslararası raporlara da yansımış durumda. Avrupa Orman Yangın Bilgi Sistemi (EFFIS) Raporuna göre, 2020-2024 yılları arasında orman varlığına göre yanan alanların oranı, Fransa’da % 0,11; Türkiye’de % 0,17; İspanya’da % 0,40; İtalya’da % 0.74; ABD‘de % 0,84; Yunanistan’da % 0,94; Portekiz’de % 1,15; Kanada’da ise % 1,59… Veriler ortadayken Türkiye’de orman yangınları ile yapılan tüm çalışmalar ve verilen bu büyük mücadele neden görmezden geliniyor, anlaşılması zor…
Yangın ateşi elbet söner ancak fitne ateşi?
Geçmişten günümüze ABD’de ve Avrupa’da aylarca söndürülemeyen birçok orman yangını örneği var… Oralarda da yangın büyüyor, alevler şehirlere kadar dayanıyor. Ancak kimse çıkıp da bu yangınlarla mücadelede verilen emek ve özveriyi görmezden gelmiyor… Ya da çıkıp “Türkiye’nin neden supertanker yangın söndürme uçağı yok” demiyor. Çünkü dünyada bu tip yangın söndürme uçağı en son 2021 yılında ABD tarafından kullanıldı. Daha sonra kargo uçağı olmak üzere National Airlines’a satıldı. Yani böyle bir uçak şu anda dünyada yok.
Geçtiğimiz günlerde; yine bu köşede “Orman yangınlarıyla mücadelede Türkiye” başlıklı bir yazı kaleme almıştık. Ülkelerin orman yangınlarıyla ilgili araç, gereç, uçak, helikopter ve personel sayıları ile ilgili bir değerlendirmede de bulunmuştuk. İstatistiki bilgilere bakıldığında da Türkiye, orman yangınlarıyla mücadelede dünyanın en iyi organize olmuş ülkelerinden biri. Bu işi ciddi anlamda dert edinen insanlar var, verilen büyük bir mücadele ve emek var.
Yaz mevsiminin başından bu yana ülke çapında çıkan binlerce orman yangınına, hâlihazırda 27 uçak, 105 helikopter, 6 bine yakın kara aracı, 25 bin kahraman orman çalışanı ve 132 bin orman gönüllüsü ile dünya standartlarının çok çok üzerinde cansiperane bir şekilde müdahale edildi, ediliyor. Türkiye’de ormanlar 14 insansız hava aracı (İHA) ve 776 gözetleme kulesiyle 7/24 takip ediliyor. Yangınlar iki dakika içerisinde tespit edilebiliyor. Türkiye yangınlarla mücadelede İHA kullanan iki ülkeden biri, dünyada sadece beş ülkenin sahip olduğu yangın yönetim uçaklarından biri yine Türkiye’de bulunuyor. Yangına müdahale süresi ise 45 dakikadan 11 dakikaya düşmüş durumda…
Elbette, yapılan icraatlar beğenilmeyerek eleştirilebilir, ancak orman yangınları ile bu kadar yoğun bir şekilde mücadele edilirken, canlar yitirirken olayları siyasete dökmek, yalan yanlış bir çok bilgiyi sosyal medyada servis etmek… İşte bu farklı bir şey. Yüreğimiz zaten yanıyor, diğer tarafta ise bazı gruplar yeni bir yangına fitne odunu taşımayı tercih ediyor. Özellikle sosyal medyada yangınlarla ilgili atılan mesajların üçte birinin sahte ve bot hesaplardan gönderiliyor olması meselenin nasıl bir manipülasyon içerdiğini de gösteriyor.
Afet yönetimi, dirençlilik ve orman yangınları
Türkiye’deki orman yangınlarının büyük bir bölümü insan kaynaklı ve hatta bazıları sabotaj ve kasıtlı olarak çıkarılıyor olsa da bu yangınların ortaya çıkmasında elli yıllık düzensiz şehirleşmenin de etkisi büyük. Orman yangınları bir doğa olayı, ancak aynı zamanda bir şehirleşme ve iklim sorunu… Dolayısıyla hem çevre ekosistemini hem de insan yaşamını derinden etkileyen bu meseleyi afet boyutuyla ele almak ve her türlü krize karşı dirençlilik geliştirmek için çok boyutlu düşünmek zorundayız. Orman yangınları, sadece doğaya değil, aynı zamanda sosyal, kültürel ve ekonomik yapıya da büyük zararlar veriyor. Bu nedenle orman yangınlarının zamanında kontrol altına alınması ve söndürülmesi kadar yangına dirençli alanlar oluşturmak da ortaya çıkacak olumsuz etkilerin en aza indirilmesinde oldukça önemli bir rol oynuyor. Orman yangınlarıyla mücadelede ise merkezi yönetim ve yerel yönetimler kadar STK’lar ve gönüllüler de büyük önem arz ediyor.
Orman yangınları, hızla yayılarak kontrol altına alınması zor yıkıcı afetlerdir. Bu tür olaylar meydana geldiğinde, afet yönetimi ve kriz yönetimi süreçleri birbirine sıkı bir şekilde bağlıdır. Afet yönetimi ise, önlem, hazırlık, müdahale ve iyileştirme gibi aşamalardan oluşan dinamik bir süreçtir. Etkin bir afet yönetimi için bu aşamaların birbirini tamamlaması gerekmektedir. Türkiye’de orman yangınlarıyla mücadelede, genellikle yangınların erken tespit edilerek hızlı bir müdahale ile kısa sürede söndürülmesi üzerine odaklanılmaktadır. Ancak yaşanan tecrübeler gösteriyor ki, yangınların hiç çıkmamasını sağlayacak ve hızla büyümesini engelleyecek tedbirler almak yangınların yıkıcı etkilerini önlemenin en etkili yoludur. Bu çerçevede orman yangınlarıyla mücadelede dirençlilik için planlı şehirler, acil durum ve eylem planları, yangın senaryoları, simülasyonlar, tatbikatlar ve sürdürülebilirlik kadar katılımcı yöntemlerle oluşturulan dirençli alanlar ve şeffaf yönetim süreçleri de gereklidir.
Nitekim Türkiye’de son yıllarda orman yangınları ile yapılan çalışmalar afet yönetimi bağlamında değerlendiriliyor. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan da geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada orman yangınları ile mücadelede afet yönetimi uygulamasına geçileceğini ve bu kapsamda 30 büyükşehirde orman yangınları ile mücadelede için itfaiye teşkilatlarının güçlendirileceği, kalan 51 ilde ise bu örgütlenmenin AFAD eliyle gerçekleştirileceğini ifade etti. Yine meteorolojik erken uyarı sistemi ile riskli bölgelerin önceden görülüp erkenden önlemlerin alınacağını da açıkladı. Bu açıdan bakıldığında orman yangınları ile mücadelede dirençlilik için orman yangın riski yüksek olan bölgelerin teknolojik araç-gereçlerle denetlenmesi, söndürme ekipmanları açısından donatılması, bölgede yaşayan vatandaşların yangınlar konusunda bilinçlendirilmesi önem arz ediyor. Son olarak orman yangınları proaktif bir yaklaşım, anlayış ve stratejilerle yönetildiğinde tüm afetlere karşı olduğu gibi bu krizlere karşı da dirençlilik artacaktır.