BEŞİKTAŞFENERBAHÇEGALATASARAYGÜNDEMSPORTRABZONSPOR

Bir çıldırma hali sanki

Uzaktan selamlaşıyoruz…
Yolunu değiştirip yanıma geliyor, iyice sokulup kulağıma doğru eğiliyor…
Fısıldar gibi bir şey söyleyecek, belli…
Biliyorum, bıraktın bu işleri ama ne diyorsun, Osimhen Avrupa’da şampiyon yapar mı bizi?” diyor…
Önce bir dağılıyorum, yalan yok!
Daha geçen gün emekli maaşlarını konuşmuştuk; evinin elektrik ve doğalgaz masraflarının şişkinliğinden şikayet etmişti…
Kızının evine yerleşmişti, iyi bakılmadı mı ne, hiç anlatmıyor, tek başına kiraya çıktı, ileri yaşta ayakta kalmaya çalışıyor…
Ve şimdi Galatasaray Napoli‘ye 100 milyon Euro mu, yoksa 75 milyon Euro mu verdi diye laflayacağımızı düşünüyor. Tamam, vakit geçer ama benim bunlara hiç halim yok!
Tek bir futbolcu bizim ligde belki şampiyon yapar ama Avrupa’da böyle şey olmaz” diye bir şeyler geveliyorum.
Beğenmedi, dediklerimi…
Elini “hıh” der gibi sallayıp uzaklaşıyor…

***

Futbol böyle bir şey, takım tutmak falan…
Fena oyalıyor, sıkıntını unutturuyor, hülya bile kurduruyor…
Hiçbir şeye heyecana mecalin yokken bir bakıyorsun coşmuşsun falan…
O yüzden en çok alt sınıflar ve onları oyalayan “yukarılar” seviyor futbolu…
Bu yanı pek insanca, kabul!
Ancak “Dünyayı hiç sallamayan fakat futbola tapan” adamlara gıcığım baştan söyleyeyim…
Kendi çocuklarına katlanamayıp bin türlü eziyet eden ama sevdiği futbolcu türlü rezilliklere imza attığında “hoş görmek gerek, ne de olsa genç adam” diyen tiplere ise hiç tahammül edemiyorum…

***

Beşiktaş maçı öncesi…
Çocuklarının ellerinden tutmuş babalar, kameralara “çocuklarımızın da Orkun Kökçü olarak yetiştiriyoruz” diyorlar.
Maç sonrası ise “abi Orkun Kökçü kim ya! Rezalet!” haykırışları…
Fenerbahçe Divan toplantısına bakıyorum; başarısızlıklara gönderme yaparak “çocuklarımız ağlıyor” diyenler görüyorum…
Bir tür çıldırma hali…
Biter mi bir gün? Sanmam!
Ama içine biraz yeryüzünün hakikatleri girsin be arkadaşlar; mesela tribünün tam orta yerinde Gazze’deki soykırım olsun…
Olmaz mı?
Ve futbolu sevelim ama futbolla sersemlemeyelim…
Bir zamanlar öyleydi, hatırlıyorum.
Sonra ne oldu?

***

NOT DEFTERİ
Dört ayağı olduğu ve siz bitirdiğinizde sağlam şekilde ayakta durduğu sürece, masanızın hangi ayağını önce yaptığınız önemli değildir. (EZRA POUND/Okumanın Alfabesi)

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu