YAZARLAR

HARUN TÜRKER KARA / Bitcoin Ve Yeni Ekonomik Denge: Düzenlemeler Ve Finansal Dönüşüm

Bitcoin, yüz yirmi bin dolar civarındaki fiyatı ve 2,3 trilyon doları aşan piyasa değeriyle birçok dev küresel teknoloji ve finans şirketini geride bıraktı. Bitcoin, artık hem ekonomi politikalarının hem de sermaye piyasası düzenlemelerinin en önemli öznelerinden. Küresel çapta hızlanan regülasyon süreci, Bitcoin’in sistemik risklerden arındırılmış biçimde finansal sisteme entegrasyonunu sağlamayı amaçlarken, kripto varlık ekosisteminde önemli bir rolü olan Türkiye’de de kripto varlıklar denetleyici ve düzenleyici kurumların yaklaşımı ile yeniden şekilleniyor.

2008’den Bugüne: Güven Krizinden Yeni Nesil Finansal Varlığa

Bitcoin’in temelleri, küresel finans krizine bir tepki olarak atıldı. 2008’in sonlarında, Satoshi Nakamoto takma adlı bilinmeyen bir kişi ya da grup tarafından yürütülen bir çalışma ile merkezi otoriteye ihtiyaç duymadan çalışan, dağıtık defter teknolojisine dayalı bir dijital para birimi geliştirildi. Bu yaklaşım mevcut finansal düzene bir alternatif sunarken aracı kurumların olmadığı, şeffaf ve teknoloji dostu bir sistem vaat ediyordu.

Başlangıçta finansal bir deney olarak tanımlanan Bitcoin, zamanla teknolojik gelişmeler ve finansal yatırımcıların desteğiyle giderek popülerlik kazandı. Özellikle madencilik algoritmaları ve blokzincir güvenliği gibi noktalarda kaydedilen ilerlemeler, Bitcoin’i ve kripto varlıkları daha yaygın kullanılabilir hale getirdi. Bu durum kripto varlıkların finansal dünyaya entegrasyonunun da önünü açtı. Bitcoin’in kullanım alanları da zaman içinde çeşitlendi. Özellikle ekonomik belirsizlik dönemlerinde alternatif bir “dijital altın” olarak görülen Bitcoin, toplamda 21 milyon adet ile sınırlı arzı nedeniyle enflasyon karşıtı bir koruma aracı olarak görülmekte. Bugüne kadar yaklaşık yüzde 95’i dolaşıma giren Bitcoin hem kurumsal hem de bireysel yatırımcıların portföylerinde önemli bir yer edindi. Özellikle kurumsal yatırımcıların artan ilgisi sonucunda Tesla başta olmak üzere çeşitli şirketlerin bilançolarında Bitcoin bulundurmaya başladı. Bu durum kurumsal şirketlerin kripto varlıkları finansal bir araç olarak kabul ettiğinin ve kripto piyasanın olgunlaştığının önemli bir göstergesi. Ödeme aracı olarak ise başlangıçtaki göreli sınırlı kullanım aşılmış durumda. Bugün birçok fintek şirketi tarafından geliştirilen kripto varlık tabanlı ödeme çözümleri pek çok kullanıcıya hitap etmekte. Sonuç olarak Bitcoin artık sadece bir “para” ya da ikamesi olmanın ötesine geçerek finansal sistemde yeni bir varlık sınıfı, ekonomik güç ve düzenleyici politikaların merkezinde yer alan önemli bir araç.

Küresel ve Yerel Düzenlemelerden Ekonomik Etkilere: Kripto Varlık Piyasasında Gelişmeler

Küresel finans otoriteleri, Bitcoin ve genel olarak kripto varlık ekosisteminin hızla büyümesi karşısında daha proaktif bir yaklaşım benimseyerek düzenlemeler konusunda adımlar atmaya başladı. Bu noktada jeopolitik risklerin artmış olduğu bir dönemde popülaritesi artan kripto varlıklar yasal düzenlemelerinde merkezine oturdu. ABD tarafında Trump’ın daha sıkı denetim ve kontrol çağrılarıyla, Musk’ın ise kripto paraları destekleyen açıklamaları piyasada tartışma yarattı. Bu durum hem regülasyon baskısını artırdı hem de kripto paralara olan ilgiyi canlı tuttu. Bu doğrultuda Temmuz 2025’te gündeme gelen üç önemli düzenleme kripto varlıklar konusunda atılan somut adımlar için örnek teşkil etmekte. “ABD Sabit Kripto Paraları için Ulusal Yeniliği Sağlama ve Kurma Yasası” (GENIUS Stablecoin Act-Guiding and Establishing National Innovation for U.S. Stablecoins Act) ile, dayanak varlığı kripto varlıklardan oluşan stabil kripto varlıkların, geleneksel finansal varlıklara benzer bir şekilde şeffaflık ve güvenilirlik sunmasını amaçlanmakta. Bir diğer yasa olan “Dijital Varlık Piyasa Yapısı Yasası” (Digital Asset Market Structure Act) ile kripto varlıkların menkul kıymet mi yoksa emtia mı olduğuna ilişkin düzenleyici yetkilerin netleştirilmesi amaçlanarak bu sayede hangi varlığın hangi kurumun denetimi altında olacağı belirlenmekte. Son olarak Anti-CBDC Act ile merkez bankalarının dijital para geliştirmesiyle ilgili gözetim kaygılarına odaklanılarak, dijital merkez bankası paralarının getirebileceği potansiyel gözetim risklerine dikkate elan bir zemin oluşturulmakta. Özetle bu düzenlemeler ile kripto piyasasındaki denetimin çerçevesi çiziliyor. Avrupa Birliği tarafında ise “Kripto Varlık Piyasaları Yasası” (MiCA-Markets in Crypto-Assets) gibi çeşitli düzenlemeler ile yatırımcı koruması, şeffaflık, operasyonel dayanıklılık ve vergi raporlaması gibi alanlarda AB çapında ortak ve kapsamlı bir düzenleyici çerçeve inşa edilmesi hedeflenmekte.

Öte yandan, ABD yönetimi 2005 yılı Mart ayında “Stratejik Bitcoin Rezervi” oluşturma kararı aldı. Bu karar neticesinde Bitcoin, ABD’de petrol ve altın gibi stratejik rezerv kategorisine girdi. Sonuç olarak Bitcoin sadece bir yatırım aracı olmaktan çıkıp, tıpkı altın gibi bir rezerv varlık statüsü kazanmaya başladı. Bu durum kripto varlıkların finansal sistemdeki ağırlığının arttığını da işaret etmekte.

Türkiye’de ise kripto varlıkların hukuki konumu 2 Temmuz 2024’te yürürlüğe giren 7518 sayılı Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile önemli ölçüde netleşti. Bu Kanun ve 2025 yılında yapılan çeşitli ikincil düzenlemeler, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının (KVHS) faaliyetlerini düzenleme ve denetleme yetkisini Sermaye Piyasası Kuruluna (SPK) verdi. Bu ve benzeri düzenlemeler ile kripto varlık hizmet sağlayıcılarının kurulabilmesi ve faaliyete başlayabilmesi için SPK’dan kuruluş ve faaliyet izni alması zorunlu hale geldi. Buna ilaveten, mevcut KVHS’lerin SPK’ya faaliyet izni başvurusunda bulunmaları gerektiği duyuruldu ve sektörde tasfiyeler söz konusu oldu. Kripto varlık alanında izinsiz faaliyet yürüten gerçek ve tüzel kişilere ise hapis ve adli para cezası gibi ağır yaptırımlar öngörüldü. Buna ilaveten, geçtiğimiz haziran sonunda Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK), hizmet sağlayıcılarının risk yönetim politikasında tutar ve işlem sayısı sınırı belirlemeye yönelik uygun tedbirler almasını zorunlu hale getirdi.

Kripto varlıkların finansal sistem içindeki yerinin netleştirilmesini ve gelecekteki düzenlemelere zemin hazırlanması için SPK, MASAK, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme ve Kurumu, Merkez Bankası tarafından çeşitli çalışmalar yapılmaya devam ediyor. Bu çalışmalar, Türkiye ekonomisinin dijitalleşme sürecine adaptasyon yeteneği de ortaya koymakta.

Sonuç: Kripto Varlıkların Düzenlenmesi ve Finansal Kapsayıcılık

Küresel ekonomi açısından kripto varlıkların üç temel sistemik etkisi ön plana çıkmakta. Bunlardan ilki para politikası etkinliği. Sınırlı arzı nedeniyle Bitcoin, özellikle yüksek enflasyon yaşayan ülkelerde alternatif bir değer saklama aracı olarak görülmekte. Ancak, bu durum para politikası araçlarının etkinliğini zayıflatabilir ve fiyat istikrarını sağlama çabalarını zorlaştırabilir. İkincisi sermaye hareketleri noktasında geleneksel bankacılık sistemi dışındaki sermaye hareketleri kripto varlıklar aracılığıyla daha kolay izlenebilir hale gelmekte. Bu durum özellikle gelişmekte olan ülkelerde finansal kontrolü güçlendirmekte. Son olarak, kripto varlıklar vergi politikaları ve kayıt dışı ekonomi ile mücadelede öne çıkmakta.

Sonuç olarak Bitcoin ve kripto varlıklar artık sadece bireysel yatırımcıların ilgisi çeken bir finansal enstrümanlar değil hem gelişmiş ülkelerde hem de Türkiye’de, finansal istikrar açısından önemi kabul edilen bir finansal varlık sınıfı. Yasal düzenlemeler alanında atılan ve atılacak somut adımlar, kripto varlık piyasasının Türkiye’de yatırımcıyı koruyan ve kollayan, denetlenen, düzenlenen, finansal sisteme entegre olmuş, şeffaf ve güvenilir bir çerçevede büyümesini sağlayacak. Regülasyonlar, yalnızca spekülatif riskleri bertaraf etmeyecek aynı zamanda kurumsal yatırımın önünü açabilecek ve uluslararası rekabet açısından da önemli fırsatları beraberinde getirebilecek.

Bu yapısal dönüşüm Türkiye’deki büyümesi küresel ortalamaların üzerinde olan fintek sektörü için de oldukça kritik. Regülasyonların netleşmesiyle birlikte, Türkiye’deki finteklerin küresel pazarda daha güçlü bir yapıya bürünmesi mümkün hale gelebilir. Bu durum, Türkiye’nin dijital ekonomideki potansiyelini geliştirmesi açısından önemli. Türkiye kripto varlık alanında sadece düzenlemeler ile sınırlı kalmayıp yeni teknolojiler geliştirip hızla uyum sağladıkça küresel ölçekte konumunu daha da güçlendirebilir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu