YAZARLAR

ZAKİR AVŞAR / Terörsüz Türkiye: Güvenlik, Kalkınma Ve Bağımsızlık

Türkiye‘nin yakın dönem tarihini şekillendiren en belirleyici başlıklardan biri, hiç şüphesiz terörle mücadeledir. Yarım asra yakın süredir devam eden terörle mücadele süreci, hem ekonomik hem toplumsal hem de siyasal alanlarda derin yaralar açmış, milletin evlatlarını şehit vermesine, kaynakların savunma harcamalarına yönlendirilmesine, toplumsal huzurun bozulmasına ve devletin enerjisinin iç güvenlik meselelerine yoğunlaşmasına neden olmuştur. Ancak, bazı çevrelerin milletimizin değerlerini, hassasiyetlerini kaşıyarak, aziz milletimizin geleceği, bekası, kalkınması, gelişmesi için çok önemli sonuçlar doğuracak “Terörsüz Türkiye” girişimlerini öncelikle baltalamak, akabinde değersizleştirmek gibi beyhude çabalara girdiği de görülmektedir.

Elli yıla yakın, ülkemiz ve milletimiz için prangaya dönüşmüş, ağır ve taşınmaz bir yüke dönüşmüş terör belasından kurtulmaya ramak kala, bu başarının siyasal iktidara hamledilmesini istemeyen muhalif kesim ile bunların anlamsız ve ahlaksız reflekslerini beşinci kol faaliyetlerinin ucuz aparatı olarak kullanmayı çok seven çevrelerin girişimleri, milletin azim ve kararlılığı karşısında çok cılız ve marjinal kalan tepkilerini büyütmeye çalışmaları dikkat çekmektedir.

Şurası açıktır ki, Terörsüz Türkiye çalışmaları bir devlet politikasıdır, başarıya mutlaka ulaşacaktır, tüm engelleme çabaları boşa çıkacaktır. Ama bilinmelidir ki, devlet politikası olduğu kadar da millet arzusu olarak da kabul gördüğü için bu başarı mutlak gelecektir…

Terörsüz Türkiye politikası, milletimizin öncelikli hassasiyetlerinden biri olan devletin bekası, toprak bütünlüğünün korunması, milletin birlik ve dirliğinin sağlanması ve toplumsal düzenin muhafazası gibi başlıklarda belirleyici olması hasebiyle çok önemlidir. Terörün ortadan kaldırılması ve “Terörsüz Türkiye” vizyonunun gerçekleştirilmesi, milletin bütününün en büyük arzusu, isteği olmuş, keza milletin varoluşunun, değerlerinin korunması ve yaşatılması bakımından da bir zaruret haline gelmiştir.

Terör, yalnızca silahlı saldırılardan ibaret değildir. Toplumun psikolojisini zedeleyen, kardeşlik hukukunu aşındıran, şehirlerin huzurunu bozan, ekonomik kalkınmayı engelleyen ve devletin küresel ölçekteki etkinliğini sınırlandıran çok boyutlu bir tehdit olarak da karşımızda durmaktadır.

Terörsüz Türkiye ile varılmak istenen hedef, devletin güvenlik odaklı mücadele reflekslerinin ötesinde, uzun vadeli istikrar, toplumsal huzur ve ekonomik bağımsızlık amacı taşıyan bütüncül bir stratejik vizyonun tahakkukudur. Öncelikle terörün ortadan kaldırılması, devletin topraklarının her noktasında otoritesini kesintisiz tesis etmesi anlamına gelmektedir.

Milliyetçi perspektiften bakıldığında, devletin güvenlik güçlerinin dağlarda, sınır hatlarında ve sınırlarının ötesinde ve şehir merkezlerinde, il, ilçe, mezralarında mutlak hâkimiyet kurması bir güvenlik zaferi olduğu kadar aynı zamanda devletin onurunun korunması ve milletin devletine olan güveninin pekişmesi anlamına gelmektedir. Terörün tamamen bitmesi, devletin kendi coğrafyasında hiçbir illegal yapıya alan tanımaması ve milletin huzurunu bozan tüm unsurları bertaraf etmesi bakımından, egemenlik hakkının sahada fiilen hayata geçirilmesidir. Bu durum, milletin her ferdinin güven içinde yaşamasının önünü açarken, devletin iç güvenlik konusundaki harcamalarını daha verimli alanlara yönlendirmesini sağlayacaktır.

Terörsüz Türkiye vizyonunun bir diğer önemli boyutu, milletin evlatlarının hayatının korunmasıdır. Anadolu’nun dört bir yanında onlarca yıldır verilen şehitlerin geride bıraktığı acı, bu milletin hafızasında silinmez izler bırakmıştır. Terörün ortadan kaldırılması demek, artık anaların ağlamaması, babaların gözyaşlarını yüreğine akıtmaması, gençlerin teröre kurban gitmemesi demektir. Bu açıdan bakıldığında terörsüz bir Türkiye, muhafazakâr değerlerin temel ilkelerinden biri olan “insan hayatına saygı” ilkesinin devlet eliyle en üst düzeyde korunması anlamına gelmektedir. Her bir gencin hayata tutunması, milletin geleceğinin garanti altına alınmasıdır.

Terörsüz Türkiye hedefi aynı zamanda ekonomik kalkınmanın da önünü açacaktır. Terör, ekonomik istikrarı doğrudan sekteye uğratan, yerli ve yabancı yatırımların geri çekilmesine neden olan, sınır ticaretini aksatan, tarım ve hayvancılık gibi alanlarda üretim süreçlerini durduran bir faktördür.

Terörsüz bir Türkiye’de sınır şehirleri ve kırsal bölgeler yatırım için güvenli hale gelir, üretim artar, istihdam alanları genişler, turizm canlanır ve devletin savunma bütçesinden teröre aktarılan kaynaklar teknoloji yatırımlarına, AR-GE’ye ve kalkınma projelerine yönlendirilir. Bu da ekonomik millilik ve bağımsızlık vizyonunun hayata geçirilmesini sağlayacaktır.

Terörsüz Türkiye hedefinin kültürel ve demografik yapının korunması bakımından da kritik bir işlevi vardır. Terör, şehirlerin demografik dokusunu değiştirmekte, güvenlik gerekçesiyle nüfus hareketliliğini artırmakta ve toplumsal aidiyet bağlarını zedelemektedir. Terörsüz bir Türkiye’de insanlar doğduğu yerlerde huzurla yaşamaya devam edebilir, köylerin boşalması engellenir ve şehirlerin kültürel dokusu korunur. Bu durum, milli hassasiyetin temel ilkelerinden biri olan “vatan toprağının her karışında milletin izzetinin korunması” hedefine hizmet eder.

Ayrıca terör, dış güçlerin Türkiye üzerindeki baskı aracı olarak kullandığı en etkili yöntemlerden biridir. PKK, FETÖ ve benzeri terör yapılarının ortadan kaldırılması, Türkiye’nin uluslararası alandaki bağımsız politikalarını daha güçlü ve cesur bir şekilde sürdürmesine katkıda bulunacaktır. Terörsüz bir Türkiye, küresel ölçekte Türkiye’ye karşı kullanılan vekâlet savaşlarının araçlarını ellerinden alacak, Türkiye’nin enerji hatlarından savunma sanayiine kadar tüm stratejik alanlarda güvenle ilerlemesinin yolunu açacaktır. Bu hedefin gerçekleştirilebilirliği konusuna gelince, Türkiye bugün sahip olduğu insansız hava araçları teknolojisi, sınır ötesi operasyon kabiliyeti, güçlü istihbarat ağı, terör finansmanını kesmeye yönelik bankacılık ve dijital denetim araçları sayesinde terörle mücadelede çok kritik bir eşiği aşmış durumdadır.

Bundan sonraki süreçte terörün beslendiği sosyolojik ve ekonomik alanların kurutulması, bölge halkının devlete olan güveninin artırılması, gençlerin terör örgütlerinin istismar alanlarına düşmesinin engellenmesi ve uluslararası alanda teröre destek veren odakların etkisizleştirilmesi gibi çok boyutlu adımlar atılmaya devam edilmelidir.

Sonuç olarak terörsüz bir Türkiye, milliyetçi ve muhafazakâr değerlerin yaşatılması, devletin kudret ve merhamet dengesini kurarak milletin güvenliğini temin etmesi, toplumsal barışın kalıcı hale getirilmesi, ekonomik bağımsızlığın sağlanması ve Türkiye’nin küresel ölçekte daha etkin bir aktör haline gelmesi bakımından hayati önemdedir. Bu vizyon, milletin özlemi olduğu kadar, devlet aklının da ulaşmak zorunda olduğu tarihî bir zorunluluktur.

Terörsüz Türkiye, yalnızca bir ideal değil, nesillerin geleceğini garanti altına alacak bir stratejik zorunluluktur. Milletimizin feraseti, devletimizin dirayeti ve güvenlik güçlerimizin kararlılığı ile terörsüz bir Türkiye, ulaşılabilir bir hedeftir ve milletimizin her ferdinin bu vizyona sahip çıkması, bu hedefin kısa sürede gerçekleşmesini sağlayacak en büyük faktör olacaktır. Türkiye, terörden arındırılmış bir gelecek için yürümeye muktedirdir. Bu yürüyüş, milletimizin izzetini, devletimizin kudretini ve coğrafyamızın huzurunu koruyacak büyük bir atılım olacaktır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu