YAZARLAR

ESRA EZMECİ / Seviyorsan feda etme dengeyi koru

İlişkilerde sıkça duyduğumuz bir kelime: Fedakârlık. Ama gerçekten sevgi, kendinden vazgeçmeyi mi gerektirir? Yoksa fedakârlık adı altında kendimizi yavaş yavaş tükettiğimiz bir yanılsama mı yaşarız? Psikologlar uyarıyor: Gerçek aşk, seni senden alıp götürmez; tam tersine, seni sana yaklaştırır

Fedakarlık mı, feda mı? İlişkiler mevzu bahis konusu olunca ağzımızdan en çok çıkan kelimelerden biri bu: Fedakarlık! Hani şu “Ben onun için her şeyi yaptım” diye başlayıp sadece sonunun değiştiği cümleler. Peki, gerçekten her şeyi yapmak türlü fedakarlıklarda bulunmak iyi bir şey mi? Bir ilişkiyi taşıyan şey fedakarlık mıdır, yoksa fedakarlık bazen bizi içten içe tüketen bir yangına mı dönüşür? Çünkü mesele sadece “vermek” değil, “neden verdiğimiz” ve “karşılığında ne beklediğimiz.”

1- FEDAKÂRLIK NE ZAMAN BAŞLAR?
Bir ilişkiye başlarken çoğumuzun içinde bir istek vardır: “Onu mutlu edeyim. Yüzü gülsün. Rahat etsin. Kendini yalnız hissetmesin.” Bu çok insani, çok doğal bir istektir. Ama bazen bu istek, yavaş yavaş yerini “Kendimden vazgeçeyim, yeter ki o iyi olsun”a bırakır. İşte tehlike de tam burada başlar. Çünkü kendimizden ne kadar verirsek verelim, karşımızdaki kişi “Benim için yapıyor” demeyebilir. Oysa biz içimizden şunu geçiririz: “Ben bu kadar emek veriyorum, o da biraz değer versin.”Beklenti sessizce büyür. Karşılık görmeyince ise birikir, birikir ve bir gün patlar.

2- ‘BEN SENİN İÇİN…’ CÜMLESİNİN GİZLİ ÖFKESİ
“Ben senin için işimi bıraktım.” “Ben senin için ailemle aramı açtım.” “Ben senin için kendimi unuttum.” Bu cümlelerin sonunda hep bir hayal kırıklığı vardır. Çünkü aslında fedakarlık adı altında bir “karşılık” beklenmiştir. Oysa gerçek fedakârlık, karşılık beklemeyen, içten gelen bir eylemdir. Ama biz insanlar duygusalız. Yaptığımız her şeyin görünmesini, anlaşılmasını, takdir edilmesini isteriz. Eğer bu olmuyorsa, “ben bu kadar verdim, o ne yaptı?” sorgusu başlar.

3- ‘İYİLİK YAPTIKÇA DEĞERİM ARTAR’ YANILGISI
Bazı insanlar ilişkilerde kendini kabul ettirmek için çok fazla verir. Her şeyi yapmaya gönüllüdürler. Yeter ki sevilsinler. Yeter ki terk edilmesinler. Yeter ki yalnız kalmasınlar. Ama burada temel bir yanlışlık vardır: İyilik yaptıkça değil, kendin olduğunda değerli olursun. Eğer biri seni ancak sürekli veren, kendinden vazgeçen hâlinle seviyorsa… O zaman seni değil, sunduğun hizmeti seviyordur. Ve bu, aşkla değil, ihtiyaçla ilgili bir ilişkidir.

4- SINIR NERDE ÇİZİLMELİDİR?
İlişkilerde elbette zaman zaman fedakârlık yapılır. Kimse bunu inkar etmiyor. Ama önemli olan şu: Fedakârlık dengeyle yapılıyor mu? Yani iki taraf da ihtiyaç duyulduğunda birbirine omuz veriyor mu? Yoksa sadece bir kişi sırtlıyor mu her şeyi? Eğer ilişkide bir taraf sürekli veriyorsa, bir süre sonra tükenir. Kendi isteklerini, hayallerini, ihtiyaçlarını erteler. Ve bir gün “Ben kimim?” diye uyanır. Buna duygusal tükenmişlik diyoruz. Yani kişi o kadar çok vermiştir ki, artık içinde verecek bir şey kalmamıştır.

5- AÇIKCA SÖYLEMEDEN YAPILAN MANİPÜLASYON
Bir de bazı ilişkilerde “fedakârlık” adı altında manipülasyon yapılır. Kişi, “Bak ben senin için neler yaptım” diyerek diğer tarafı suçlu hissettirir. Yani bir nevi duygu sömürüsü. Bu tür ilişkilerde kişi şunu demek ister aslında: “Ben senin için çok şey yaptım, şimdi sıra sende.”Ama bu açıkça söylenmez. Pasif bir sitemle ifade edilir. Ve bu da diğer kişide baskı yaratır. Sonuç? Ne aşk kalır, ne huzur. Sadece mecburiyetle yapılan davranışlar zinciri başlar.

6- AŞKIN DİLİNİ ÇÖZMEK ÖNEMLİ
Gerçek aşk, iki tarafın da gönüllü olarak verdiği, ama aynı zamanda birbirini büyüttüğü bir şeydir. Sadece bir tarafın “verici” diğerinin “alıcı” olduğu bir yapı sağlıklı değildir. Aşkta, evet bazen fedakârlık olur, ama bu bir yarışa dönüşmemelidir. “Kim daha çok veriyor?” değil, “İkimiz de bu ilişkide iyi hissediyor muyuz?” sorusu esas olandır.

7- KENDİNDEN VAZGEÇMEK Mİ, BİRLİKTE BÜYÜMEK Mİ?
Fedakârlığın en güzel hâli, birlikte büyümeye hizmet eden halidir. Yani sen kendinden bir şey veriyorsundur ama karşındaki de sana bir şey katıyordur. Bir elmanın iki yarısı olmak değil, iki sağlam elmanın bir sepeti paylaşmasıdır sağlıklı ilişki. Yoksa biri hep verip, diğeri hep alıyorsa, o sepet bir gün boşalır.

SEVDİĞİN İÇİN KENDİNİ İHMAL ETME
Fedakârlıkla sevgiyi ispatlamaya çalışmak, yanlış bir yoldur. Çünkü aşk, ispatlanması gereken bir şey değil, hissedilmesi gereken bir şeydir. Ve sen birini seviyorsan, önce kendini de sevebilmelisin. Kendine şunu sormalısın: “Ben bu ilişkide kendimi yaşatabiliyor muyum? Yoksa kendimi feda mı ediyorum?” İlişkilerde bazen en büyük fedakârlık, fedakârlık yapmamaktır. Çünkü bazı sevgiler, sen kendin olmaktan vazgeçtiğinde değil, tam tersine kendin oldukça yeşerir.
Bir psikolog olarak şunları söylemek istiyorum. Eğer sevdiğin için kendini ihmal ettiğini fark ediyorsan, bir dur ve düşün. Verdiğin şey gerçekten sevgiden mi geliyor, yoksa korkudan mı? Sevilmeme, yalnız kalma, terk edilme korkusundan mı?

UNUTMA
Gerçek aşk, kendinden vazgeçmeni değil, kendini bulmanı ister. Fedakarlık, eğer seni senden uzaklaştırıyorsa… Belki de artık adına “sevgi” değil, “alışkanlık” denmelidir. İlişkilerde fedakarlık, sevginin göstergesi gibi görünse de aslında çoğu zaman görünmeyen bir alarmdır. Kendinden ne kadar çok verirsen, bir gün o kadar eksilmiş hissedersin. İyi niyetle yapılan her şey, eğer karşılıklıysa büyütür; ama tek taraflıysa zamanla içten içe çürütür.
Kimseye kendini ispatlamak için varlığını yok etme. Çünkü seni gerçekten seven biri, sen olmaktan vazgeçtiğinde değil, kendin olduğunda kalır. Unutma, senin mutluluğun da bu ilişkiye dâhil. Sadece karşı tarafın değil, senin de gülmeye, nefes almaya, yaşadığını hissetmeye hakkın var. Fedakârlık bazen sessizce seni senden eder. Bir bakmışsın ki sen gitmişsin, sadece onun ihtiyaçlarına koşan bir gölge kalmış. Bu yüzden ilişkilerde en kıymetli şey denge.
Ne her şeyi sen yüklen, ne de karşıdan mucizeler bekle. Kendin olmayı sürdürdüğün sürece, sevgi seni tüketmez; besler. Bunu okuyan her kalbe çağrım şu: Sev ama kendinden vazgeçmeden. Ver ama kendini unutmadan. Çünkü gerçek sevgi, seni senliğinle sever.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu