YÜKSEL AYTUĞ / Bu “Hadise” sizi de sıkmadı mı?

Bu köşede kimseye had bildirme ukalalığına soyunmadım. Zaten huyum da değil, haddim de… Ama sesini ve müziğini takdir ettiğim Hadise‘nin uçuruma doğru hızla sürüklenişine ses çıkarmazsam da olmaz.
Daha önce Hadise’nin kendini “seks objesi” olarak konumlandırmasını Freud öğretileri ışığında değerlendiren bir yazı kaleme almış ve ünlü şarkıcının kendini bu sarmaldan bir an önce kurtarması gerektiğini söylemiştim. Son Açıkhava konserinde gördüm ki durum iyice kötüye gidiyor. Hadise’nin binlerce seyirci karşısında sergilediği “sandalye dansı” en hafif tabiriyle “bayağı” idi.
Müzik piyasasının ses ve yetenek kadar şovdan da medet umduğunun farkındayım. Öyle bağnaz, tutucu bir hayat anlayışım da yok. Ama bazı özgürlüklerin diğer yaşamları rahatsız etmekten öte tehdit eder hale gelmesine de şiddetle karşıyım. Bu son cümleyi niye mi kurdum? Hadise’nin hayran kitlesinin büyük çoğunluğu çocuk. Kendilerine rol model aldıkları sanatçının tüm davranışları, Hadise’nin omuzlarında bir sorumluluk olarak yükseliyor, ondan.
Yok eğer Hadise kendine yeni hedef kitle olarak sandalye, kucak ve direk dansını ağzı köpürerek izleyen abazanları seçtiyse, ona söyleyecek sözüm yok.
Yine sınıfta kaldılar
Her ota maydanoz, arkadan kurmalı ünlü tayfası bu kez de Türkiye’ye huzur ve refah getirecek silahlara veda karşısında suskun kaldı. Neden? Bu tarihi eserin mimarı Recep Tayyip Erdoğan ile Devlet Bahçeli de ondan.
Eğer bunun yüzde birini Özel ile İmamoğlu gerçekleştirmiş olsaydı -ki buna imkan ihtimal yok- şimdi sosyal medyada naralar atıp, gazetelere toplu imzalı “Yaşasın Barış” ilanları vererek, yandaş belediye konserlerinde naralar atıyor olurlardı.
Sevsinler sizin vatan sevdanızı…
Damdan düşenleri dinleyin
Umut Akyürek – Oktay Ertuğrul çiftinin kızları Melek Bal ile ilgili yaşadıkları madde bağımlılığı dramını yüreğim parçalanarak izliyorum. Ne yazık ki geçen hafta kızın yine bir kriz anında evde kaydedip sosyal medyada paylaştığı aile mahremiyetine giren özel anları, mal bulmuş mağribi gibi üzerine atlayıp ana habere konu eden meslektaşlarımız da oldu.
Bu dramı her gün yaşayan 7 milyon bağımlı ve ailesi var. “Damdan düşen” Umut Akyürek ve Oktay Ertuğrul, sürekli sosyal medyalarından bu büyük tehlikeye karşı aileleri uyarıp, ilgilileri daha etkin tedbirler almaya davet ediyorlar.
Lütfen kulak verelim.
Bu nasıl haber İHA?
Konya’daki trafik kazasını İHA (İhlas Haber Ajansı) “Konya’daki kazada TOGG hurdaya döndü. 1 ölü, 2 yaralı” başlığıyla sosyal medyaya servis etti.
Peki ya kazaya bir yabancı markanın aracı karışsaydı, ismi yine böyle verilir miydi? Hayır tabii ki…
Şu TOGG düşmanlığını bir türlü anlamıyorum. 60 yıl önce üretilen ilk Türk otomobili Devrim’in deposuna benzin koymayıp, girişimi sabote eden zihniyet ile bu tavrın ne farkı var?
Yahu TOGG’un kabini hiç hasar almamış. Kazanın ne kadar büyük süratle oluştuğu, diğer aracın halinden belli. Zaten ölen ve ciddi şekilde yaralananlar da o araçtan çıkmış.
Övmek yerine gömmek size ne menfaat sağlayacak, söyler misiniz?
Gaf’let kürsüsü
Samsun’da bir şahıs, sahilde balık tutan vatandaşı “İki saattir bir balık tutamadın” diyerek dövüp, denize attı. (Hepten balataları sıyırdık vallahi!)
Zap’tiye
TOGG’a çamur atanlara ithaf olunur: Bu da Kayseri’de kaza yapan Tesla.
Ne demiş?
Yorumsuz. (Sosyal medyadan)