Cumhurbaşkanı Erdoğan ne açıklayacak?


Hafta sonuna hareketli bir gündemle giriyoruz. Bugün MHP lideri Devlet Bahçeli‘nin çağrısıyla başlayan ve yaklaşık 9 aydır devam eden yeni süreç, PKK’nın Süleymaniye kentinde silah bırakmasıyla başlıyor. Ertesi gün de AK Parti’nin Kızılcahamam Kampı var. 32’ncisi düzenlenecek olan kampın sloganı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın bölgesel ve küresel meselelerdeki diplomatik başarısına vurgu yapılmak için ‘Milletin Gücüyle Sınırları Aşan Liderlik’ seçildi. Her yıl bu kampta bakanlar, parti yetkilileri, vekiller bir araya gelip milletin önerilerini, görüşlerini istişare ediyor. Kamp hükümetin gelecekteki politikalarının şekillendirilmesi için önem taşıyor. Ama bu yıl Kızılcahamam Kampı, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik‘in “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan cumartesi sabahı tarihi bir konuşma yapacak” sözleriyle daha da bir önem kazandı.
Nereye gitsem herkes Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne konuşacağına ilişkin fikir soruyor ya da fikir veriyor. Suriye’yle ilgili konuşma yapacağını söyleyen de var, PKK’nın silah bırakma süreciyle ilgili mesaj vereceğini söyleyen de… Kimi ise (özellikle borsacılar) bir süredir Ankara-Washington hattında konuşulan ABD’nin Türkiye’ye yönelik uyguladığı CAATSA (Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşılık Verme Yasası) yaptırımlarının kaldırıldığının ve F35 savaş uçağının satışının onaylanacağının açıklanacağına inanıyor.
Peki CAATSA yaptırımları kalktığında ne olacak?
CAATSA, ABD’nin Rusya, Çin, Kore, İran gibi ülkelere uyguladığı bir yasa… İlk kez bir NATO üyesi ülke için de devreye aldılar. O zaman gerekçeleri, Türkiye’nin, Rusya’dan aldığı S400 hava savunma sistemiydi. ABD Başkanı Donald Trump’ın ilk dönemiydi. Trump, Kongre’ye dirense de iktidarının son aylarında yasayı imzalamak zorunda kaldı. Ardından ABD Başkanı seçilen Joe Biden döneminde yaptırımlar yürürlüğe girdi. Türkiye’ye daha ‘hafif’ uygulansa da, yaptırım uygulanan kişi ve kurumlara ihracatithalat bankası desteğinin kesilmesi, ABD ve uluslararası mali kuruluşlarından kredi verilmemesi, finansal işlemlerin ve savunma alanındaki kişi ve kurumlara vizelerin kısıtlanması, savunma teknolojisi, silah ve mühimmat satışlarının askıya alınması gibi birçok madde vardı.
Esasında her yaptırımda olduğu gibi CAATSA da Türkiye’nin milli savunma hamlesindeki kararlığını daha da perçinledi. Savunma sanayisinde yüzde 80’e varan yerlileşme oranına ulaşıldı. Ancak halen ABD’den temin edilen bazı yedek parçalar var. Hatırlayın, en son Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Savunma Sanayi Başkanlığı ve Türk firmalarının ABD’den temin etmek istediği yaklaşık 20 milyar dolarlık yedek parça olduğunu söylemişti.
Örneğin, TUSAŞ tarafından geliştirilen Milli Muharip Uçak KAAN ve HÜRJET Jet Eğitim ve Hafif Taarruz Uçağı’nın motoru… Yerli motor için çalışmalara başlansa da entegrasyon 2030 yılını bulacak. O tarihe kadar Amerikalı şirketten tedarik ediliyor.
Velhasıl, CAATSA özellikle savunma sanayi alanında sürekli bir Demokles’in Kılıcı gibi sallanıyor. Kalkarsa Türkiye’nin eli savunma sanayisinden finansmana kadar birçok alanda rahatlar. Savunmas sanayisindeki ithalat- ihracat kanalları açılır. Daha da önemlisi yaptırımların kendisinden çok Türkiye’nin en önemli müttefikinin yaptırımlarına maruz kalması algısı ortadan kalkar. Bu da küresel sermayenin Türkiye’ye güvenle yönelmesini sağlayabilir.