SALİH TUNA / Siyasi baklava


ABD Başkanı Trump, Netanyahu tarafından Nobel Barış Ödülü‘ne aday gösterilmesinden hoşnut olmuş gibi değildi. Dili farklı söylese de yüzündeki ifade bunun göstergesiydi.
Nasıl olsun ki!
Uluslararası Ceza Mahkemesi‘nin soykırım suçundan dolayı hakkında tutuklama emri verdiği Netanyahu, Trump‘ın Nobel tutkusunu araçsallaştırırcasına “Bu işten sıyrılamazsın, suç ortağımsın; benim teklifimle Nobel Barış Ödülü alacak olman da bunun nişanesi olacak…” der gibiydi.
Bilmiyorum, belki de bana öyle gelmiştir, tartışılır.
Fakat şunu tartışamayız: İngiltere, Gazze‘deki soykırımı son derece kreatif eylemlerle protesto eden, hiçbir şekilde şiddete başvurmayan “Palastine Action” adlı aktivist grubu “terör örgütü” kapsamına aldıktan birkaç gün sonra ABD, daha önce Suriye’de terör örgütü tesmiye ettiği HTŞ’yi terör örgütleri listesinden çıkardı. Evet, tartışamayız, zira yorum değil bu gerçektir.
Demek ki ABD için “terörizm” topraklarımızı bombalaması veya işgal etmesi için “çok kullanışlı bir araçtan” ibaret. Sadece terörizm de değil; demokrasi, insan hakları, özgürlük, adalet her şey.
Yaşadığımız çağda bütün değerler hercümerç olmuş. Yalan dolan, sahtekârlık, ikiyüzlülük kıtalar dolaşıyor.
İç siyasetimiz de bundan nasibini kendi çapında alıyor elbette.
***
CHP‘nin eski İBB Başkanı İmamoğlu, “İsrafı bitireceğiz” dedi, gelinen nokta itibarıyla, “Talan edilmeyen her şeyi israf mı addediyordu yoksa?” demek işten bile değil.
“İstanbul nimet nimet” diyordu. Bizzat kendi adamlarının ihbarları, yine kendi çalışma arkadaşlarının itirafları ve ortalığa saçılan onca belge (kalfanın hesabında bile 600 milyon çıktı, ötesi var mı) gösterdi ki “nimet” bunları felaket çarptı. O kadar ki ayakları birbirine dolandı.
Nasıl bir rant kavgası, nasıl bir rüşvet aşkı, nasıl bir paylaşamama sorunuysa artık, birbirlerini ihbar eder duruma düştüler.
Halbuki tescilli muhalif yazarçizerleri bile İzmir, Antalya ve Hatay‘da olan biteni sosyal medya üzerinden en ince ayrıntısına kadar vaktiyle yazmış, “Yapmayın, etmeyin, bu kadar da kör kör parmağım gözüne yolsuzluk olmaz!..” yollu o kadar da uyarmışlardı.
Hiç tınmadılar. Tahtakurusu misali kan emdikçe hantallaştılar.
Arkadaş, 22 yıl muhalefette memleket hayrına proje üretmek yerine, “hırsızlık şehveti” mi ürettiniz, bu ne açgözlülüktür! Bari iktidara gelene kadar sabretseydiniz yahu, bu ne menem aculluktur!
İzmir’deki o “Kentsel Dönüşüm Projesi” hortumu nedir Allah aşkınıza, bu kadar da pervasızlık olur mu? Sıkı muhaliflerden Celal Eren Çelik’in “Başkan Cemil Tugay, Kılıçdaroğlu’nun adamı olan Tunç Soyer’in üzerinden Kılıçdaroğlu’nu cezalandırmak isteyen Özgür Özel’in bilgisi ve onayı dahilinde başlatmış!” iddiası var ki, olursa o kadar olur!
Bunların Özgür Özel’leri yargı başta olmak üzere önüne çıkanı tehdit ediyor, trolleri de yolsuzluğu kim yaparsa yapsın karşıyım diyen muhaliflere bile “AKP’li” damgasını yapıştırıyor. Her yolsuzluk operasyonuna da “siyasi” demekle kamu vicdanında mahkûm edeceklerini sanıyorlar. Manavgat’taki baklava kutusu da mı siyasi bre şaşkalozlar?
Bir de “para sayma makinesi” veya “ayakkabı kutusu” gibi lakırdılarla kendilerini aklamaya çalışmaları yok mu!
“Ama siz de yapmıştınız” demeye çalışmanın, yaptıklarını itiraf etmek anlamına geldiğinin farkında bile değiller. Yazık, gerçekten yazık!
NOT 1: Dünkü yazımda Nihat Genç‘in “Fethullah’ın kapatma liberalleri” tarafından itibar suikastına uğratılmasından bahisle, “Hayatını zehrettiler ama yıkılmadı. Yıkılmadığı gibi sonraki yıllardaki FETÖ operasyonuna karşı Müyesserleri, Barışları, Sonerleri ölümüne arkaladı. Gelgelelim, birçoğunun ‘İmamoğlu’nun kapatması’ hâline gelmesine engel olamadı…” demiştim.
Soner Yalçın arkadaşımız bunun üzerine mesaj çekti. Cevap hakkına saygı esastır. Noktasına virgülüne dokunmadan (yayımlayacağıma dair kendisinden de izin alarak) aynen aktarıyorum: “Üstadım, size yakıştıramadım, 39 yıllık gazeteciyim iktidardan kimler kimleri tanıdık, şükür olsun ki kimsenin kapatması olmadım…”
NOT 2: Yıllık iznimin bir kısmını kullanmak için hadi bana eyvallah. Görüşmek üzere.