YAZARLAR

OĞUZHAN ERDOĞAN / Orman Yangınlarıyla Mücadelede Türkiye

Türkiye‘de Haziran ayında 612’si orman, 951’i zirai alan olmak üzere toplam 1.563 yangın çıktı. Son bir haftada ise yaklaşık 650 orman yangınına müdahale edildi, edilmeye de devam ediyor. Ormanlarımız yanıyor, evlerimiz kül oluyor, hayvanlarımız can veriyor. Ciğerlerimiz yanıyor…

Orman Yangınlarına Müdahalede Türkiye’nin Kapasitesi

Orman yangınları tıpkı deprem gibi bu ülkenin bir gerçeği… Türkiye’de ormanların yarısından fazlası yangın riskiyle karşı karşıya… Son on yıl içerisinde yaklaşık 30 bine yakın orman yangını meydana geldi. Bu yangınlar, geniş alanlara yayıldı, yeşil vatana zarar verdi ve bölgedeki orman köylüsünün geçim kaynaklarını etkiledi. Hatay‘dan İzmir‘e, Manisa‘dan Bilecik‘e ülkenin batı ve güney kesimlerinde her an bir alanda yangın meydana geldi… Mavi gökyüzüne yangın dumanlarının kara bulutları çöktü… Her yangından sonra ise özellikle de sosyal medyada yeni yangın uzmanları türedi? Bu uzmanlar (!) sosyal medyadan, “uçakların, ekiplerin, araçların ve itfaiyenin nerede olduğunu” sordular. Ya da “helikopterler neden geç geldi” dediler. Yapılan çalışmalar, verilen emekler ise küçümsendi…

Orman yangınlarıyla mücadele ise bir vatan savunması gibi, o yüzden yeşil vatan. Bir nevi toplu mücadele. Türkiye; 27 uçak, 105 helikopter, 1.786 arasöz ve su ikmal aracı, 776 gözetleme kulesi, 831 iş makinesi, 14 İHA, 2.742 ilk müdahale aracı 4.796 yangın göleti ve havuzu, 25 bin orman personeli ve 131 bin orman yangın gönüllüsü ile orman yangınları ile dünya standartlarının çok çok üzerinde cansiperane mücadele etmektedir. Bugün Türkiye, tarihin en büyük hava ve kara yangın söndürme filosunu kurmuş durumda… Ancak 2024 yılında 1937 yılından beri gördüğümüz en yüksek orman yangını rakamına ulaştık. Türkiye’de tam 3 bin 797 orman yangını çıktı, 27 bin hektar alan yandı. Buna karşın uçakların, helikopterlerin ve karadan müdahalenin etkili olabileceği durumların bir sınırı var. Uçaklar her coğrafyaya uygun olmayabilir (örneğin, 2021 yılında Kahramanmaraş‘taki yangında, sarp arazide bir yangın uçağımız düştü ve 8 kişi hayatını kaybetti). Helikopterler her koşulda uçuş gerçekleştiremeyebilir (örneğin, saatte 100 mil hızla esen rüzgârda helikopterlerin uçması mümkün değil). Karadan yapılan müdahaleler ise bazen rüzgârın etkisi karşısında yetersiz kalabilir. Kısacası ekipleriniz ne kadar yeterli, donanımlı olursa olsun bazen yüksek sıcaklık, şiddetli rüzgâr, düşük bağıl nem ve arazi yapısı gibi birçok doğal ve iklimsel faktör, aynı zamanda geçen senelerde gündeme gelen terör saldırıları gibi faktörler riskleri büyütebiliyor.

Orman yangınları ile mücadelede dünya örnekleri ne anlatıyor?

Orman yangınları dünyada pek çok ülkenin canını yakan bir afet. 2020 yılında, 1,25 milyar hayvanın hayatını kaybettiği, 2 bin evin küle döndüğü, 67 bin kişinin tahliye edildiği ve 8 milyon hektar ormanlık alanın yok olduğu Avustralya orman yangınlarında; Avustralya hükümeti, 3 bin 700 itfaiyeci, beş yüzden fazla hava aracı, 750’den fazla itfaiye aracı ile bu yangınlara müdahale etmesine ve birçok ülkenin yangınla mücadeleye destek vermesine rağmen, bu yangınları dört ayda kontrol altına alamadı.

2018 yılında ABD’nin Kaliforniya Eyaletinin kuzeyindeki Paradise kasabasında başlayan orman yangınında 14 bin ev, beş yüzden fazla iş yeri ve yaklaşık 4 bin 300 bina yandı, seksenden fazla kişi yaşamını yitirdi. Bu yangın ancak bir ayda kontrol altına alınabildi.

7 Ocak 2025 yılında yine Kaliforniya eyaletinin Los Angeles şehrindeki metropol ve çevresindeki bölgelerde başlayan bir dizi büyük orman yangında 29 kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı, 12 binden fazla yapı hasar gördü, 180 binden fazla kişi ise yangın tehdidi nedeniyle bölgelerinden tahliye edildi. Los Angeles’taki yangınlara havadan yalnızca 6 uçak ve 12 helikopterle müdahale edilebildi, karadan ise seferber edilen bin 400 itfaiye erinin yangına bir yerden sonra küçük su çantalarıyla müdahale etmesi sosyal medyanın gündemine oturdu. Yangın söndürme çalışmaları sürerken bazı bölgelerde tanklardaki su tükendi. Kanada, Rusya, İtalya, Portekiz, Yunanistan, Makedonya, Bosna Hersek, Brezilya ve İspanya gibi birçok ülke uzun yıllardır yangınlarla mücadele ediyor. Bu ülkelerdeki yangınların birçoğunun söndürülmesi aylar aldı. Hükümetler yeterli uçak, helikopter ve ekipmana sahip olmadıkları için eleştirildi.

Türkiye’de ise yapay zekâ destekli sistemler sayesinde yangın tespit süresi 2 dakikaya düşmüş durumda. İHA’ların içinde bulunduğu yüksek teknolojinin kullanımıyla birlikte orman yangınlarına ilk müdahale süresi ise yaklaşık 45 dakikadan 11 dakikaya inmiş durumda. Yani Türkiye dünya genelinde yangın tespit ve yangına ilk müdahale noktasında çok başarılı bir ülke. Bu nedenle, yeni stratejimiz yangını söndürmek yerine, yangınların çıkmasını önlemeye odaklanmalı. Yangın olmadan önce önlem almak, yangınların yıkıcı etkilerine karşı kabul edilen en etkili çözüm yolu…

Orman Yangınları, Kentleşme ve İnsan Unsuru

Yangın noktasında ve yangınla mücadelede atlanan bir nokta yangınlar, kentleşme ve insan unsuru. Son yıllarda Türkiye’de yerleşim yerleri büyüyerek ormanların içine doğru yayılmış durumda. Hızla artan kentleşme, şehirleri ve ormanları iç içe geçirmiş durumda. Neredeyse her orman yangını yerleşim yerlerine sıçrıyor. Bu durum hem yerleşim alanlarını hem de yaşamı tehdit ediyor. Yangına müdahale etmek ise zorlaşıyor. Doğal olarak orman yangınları artık sadece Tarım ve Orman Bakanlığının sorunu olmaktan çıkmış durumda. Bu sorun yerel yönetimleri de etkileyen geniş bir sorun halini aldı.

Diğer yandan son yıllarda sıklıkla dile getirilen iklim değişikliği, sıcak hava dalgalarının sıklığını ve süresini giderek arttırarak orman yangınlarına yol açıyor, yangının hızla yayılmasına ve söndürme çalışmalarının zorlaşmasına sebep oluyor. Ancak şu da bir gerçek ki yangınların yaklaşık yüzde doksanı iklim değil insan eylemleri kaynaklı… Yani yangınların büyük bir kısmı, genellikle ihmallerden kaynaklı. Tamamen söndürülmemiş bir piknik ateşi, henüz sönmemiş bir sigara izmariti, doğaya atılan cam şişe, anız yakılması ya da ormandan geçen yüksek gerilim hatları gibi sebepler buna örnek gösterilebilir. Bu açıdan baktığımızda orman yangınları konusunda toplumsal farkındalığımızın olduğunu söylemek zor…

Ne yapmalı?

Orman yangınlarının nedenlerine baktığımızda açık bir şekilde görülüyor ki ormanlardaki insan eylemlerini azaltmak ve bunu iyi bir şekilde denetlemek gerekiyor. Ülkemizin yaklaşık yüzde 25’inin orman alanı olduğunu düşünürsek ormanları korumak için küçük yaştan itibaren eğitim ön plana çıkmalı. Orman ekosistemini en iyi bilen orman köylülerinin sayısı giderek azalırken bu konuda teşvikler düşünülebilir. Gönüllü sisteme alınan bu köylülere ormanla ilgili zorunlu görev ve sorumluluklar mutlaka verilmeli. Özellikle kızılçam ormanlarında zeminde biriken kurumuş yapraklar ve kozalaklar, yangınların çıkması ve hızla yayılması açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor. Yine ormanlara atılan, cam ve plastikler de yangınlara davetiye çıkarıyor. Bu sadece bakanlık eliyle çözülebilecek bir sorun değil, sürece sivil toplum kuruluşları ve gönüllüler de dâhil olmalı. Sonuç olarak orman yangınları ile mücadelede elbette bilimin ışığında yapılacak birçok şey var. Ancak Türkiye’nin dünya standartlarının üstünde donanıma ve kabiliyete sahip olduğu gerçeğini unutmamız gerekiyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu