Komplo teorilerinin dayanılmaz çekiciliği: Neden bu kadar seviyoruz?


KONTROL İLLÜZYONU VE GÜÇSÜZLÜK HİSSİ
Modern dünyada bireyler kendilerini küresel olayları etkileyemeyecek kadar küçük ve çaresiz hissediyor. Bazı insanlar sosyopolitik basit açıklamaları rastgele, öngörülemez veya açıklanması güç olaylarla karşılaşmanın verdiği güvensizliğe tercih eder. Komplo kuramları, bu güçsüzlük hissinin üstesinden gelmenin bir yoludur. “Gerçeği biliyorum, sistem beni kandıramaz” düşüncesi bir tür kontrol yanılgısı yaratır.
ÜSTÜNLÜK HİSSİ VE ÖZEL BİLGİ İLLÜZYONU
Komplo kuramlarına inananlar kendileri dışında kalan herkesin kandırıldığı, büyük “sürüye” uyduğu, oysa kendilerinin o sürünün dışında olduğuna ve sadece kendisi veya sınırlı sayıda kendilerine benzer bazı “akıllı” insanların gerçeği bildiğine inanır.
Bu “özel bilgi” ye sahip olma ve o özel gruba dahil olma hissi, kişiye üstünlük duygusu verir. “Komploculuk”, komplocuyu her şeyin farkında olan bir kahraman ilan ederken, diğer büyük kitleyi uyutulmuş, kandırılmış, şuursuz, aptal durumuna düşürülmüş olarak gören özel bir anlatı çeşididir.”
BİLİŞSEL ÖNYARGILAR VE DOĞRULAMA EĞİLİMİ
İnsanlar var olan inançlarını destekleyen bilgileri aramaya, çelişen bilgileri görmezden gelmeye meyillidir. Sosyal medya algoritmaları bu eğilimi körükleyerek benzer düşünen insanları bir araya getiriyor ve “yankı odaları” yaratıyor.
Psikolojik Profil: Kimler Komplo Teorilerine İnanmaya Daha Yatkın?
Araştırmalara göre komplolara inanan insanlar ‘daha az eğitimli ve dogmatik olma eğiliminde, yüksek düzeyde şüpheci iken bir yandan da düşük güven düzeyi gösteriyorlar.
Diğer yandan böyle kişiler Bilişsel olarak analitik düşünme yerine sezgisel düşünmeyi tercih eden, bağlantı kurma konusunda aşırı aktif ve olayları değerlendirirken istatistiksel düşünme açısından zorlandıklarını gösteriyor.