YAZARLAR

MEVLÜT TEZEL / Çocuklu ailelerden az vergi alınsın

Doğurganlık hızı, nüfusu yenileme seviyesinin altına düşerek, Türkiye tarihinin en düşük seviyesi olan 1,48’e geriledi.
Gençler evlensin, çocuk yapsınlar istiyoruz ama istemekle olmuyor!
Şartlar bırakın çocuk yapmayı evlenmeyi bile zorlaştırıyor.
Evlenme yaşına gelmesine rağmen evde ailesiyle yaşayan gençlerin sayısı hızla artıyor.
Yani sorun sadece bireysel yaşam trendinin artması değil, ekonomi de önemli faktör.
Vakti zamanında bu köşede durumu iyi olup da çocuk doğurmayanlardan daha fazla vergi alınsın diye bir yazı yazmıştım.
Bu yazı “Gençlerden vergi alınsın istiyor” diye sosyal medyadan paylaşılıp, linç edilmeme neden olmuştu.
Oysa sunduğum çözüm basitti; ekonomik şartları, kazancı iyi olup çocuk yapmayandan çok, çok çocuk yapandan da az vergi alınmasıydı.

ABD‘yi yeniden keşfetmeye gerek yok!
Örneğin Avrupa Birliği üyesi ve aday ülkelerde çalışanların ücretlerinden, çocuk sayısına ve eşin çalışıp çalışmadığına göre vergi alınıyor.
AB genelinde eşi çalışmayan iki çocuklu bir çalışanın, bekâr bir çalışana göre yıllık net ücreti yüzde 20,6 oranında daha fazla.
Bazı ülkelerde bu fark yüzde 41’e kadar çıkıyor.
Türkiye, AB üyesi ve aday ülkeler arasında eşin iş durumuna ve çocuk sayısına göre vergi indirimi yapılmayan tek ülke Türkiye.
HaberTürk‘ten Ahmet Kıvanç‘ın da yazdığı gibi; 2022 yılına kadar eşin çalışma durumu ve çocuk sayısına göre vergi indirimi uygulanıyordu.
Sonra bundan vazgeçildi.
Acilen eski sisteme dönülmeli.
Hatta çocuklu ailelere eski sistemden daha fazla vergi indirimi uygulanmalı.
Böylece doğum oranları zaman içerisinde artabilir.
Ortaya çıkacak vergi açığı da daha önce önerdiğim gibi durumu iyi olup çocuk yapmayan bireylerden daha çok vergi alınarak karşılanmalı!
Elbette hükümetin 2025’i ‘Aile Yılı’ ilan etmesi rastlantı değil! Yeni evlenenlere, çocuk doğuranlara çeşitli yardım ve desteklerde bulunuyor ama vergilendirmede sorun var!
Aslında toplumun refahı ve sistemin işleyebilmesi için çocuklu aileler özveride bulunuyor.
Mevcut sistem bu özverili aileleri mükâfatlandırmayı bırakın, cezalandırıyor!
Çocuk yapmayan, bireysel yaşamın keyfini çıkaran bireyler de Avrupa‘nın aksine çocuklu ailelerle eşit vergi ödettirerek ödüllendiriliyor!
Devletimiz vergi sisteminde çocuklu ailelere avantaj sağlayacak uygulamalara geçerse uzun vadede bunun faydasını görür.

***

ÇOCUKLAR HIZLA OBEZ OLUYOR
Türkiye’deki obez birey sayısı 20 milyonu geçti. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), mevcut eğilimlerin sürmesi halinde önümüzdeki 5 yıl içinde bu sayının 25 milyona çıkabileceğini öngörüyor.
Sağlık Bakanlığı’nın başlattığı ‘İdeal Kilonu Öğren, Sağlıklı Yaşa’ kampanyasıyla dalga geçenler vardı.
Demek ki, Bakanlık tehlikeyi görüp, obeziteye karşı toplumda farkındalık yaratmaya çalışmış.
Obezitenin temel nedenleri; sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam.
Özellikle kentlerde yaşayan insanların günlük aktivite düzeyleri düşük. Dijitalleşmeyle ortaya çıkan fiziksel pasiflik de bu hareketsiz yaşama eklenince obez sayısı sürekli artıyor.

Obezitenin çocuklarda hızlı artması ise daha büyük sorun.
Biz çocukken kahvaltıdan sonra sokağa çıkar akşam ezanı okununcaya kadar oyun oynar, eve dönmezdik.
Eve maden işçileri gibi yorgun döner akşam yemeğinden sonra da hemen uyurduk. Şimdiki çocuklar çok şansız. Mahalle kültürü kalmadı. Ellerinde cep telefonları ve tabletlerle bazen bütün bir günü evde oturarak geçiriyorlar.
Hareket sıfır!
Yüksek gelirli ülkelerde, 1960’larda doğan erkeklerin yaklaşık yüzde 7’si 25 yaşında obeziteyle yaşardı.
Bu 1990’larda doğan erkekler için yaklaşık yüzde 16’ya yükseldi ve 2050’de doğan erkekler için yüzde 25’e ulaşması öngörülüyor.
Çocuklar ve genç ergenlerde (5-14 yaş) aşırı kilo ve obeziteli sayısıyla ilk on ülke arasındayız.
Kalp damar hastalıkları, diyabet ve yüksek tansiyon gibi kronik rahatsızlıkların en büyük tetikleyicilerinden biri olan obezite, aynı zamanda kamu sağlık harcamalarını da ciddi şekilde etkiliyor.
Bu sorunun çözümü de basit değil.
Toplum olarak yaşam tarzımız ve yeme alışkanlıklarımızın değişmesi gerekiyor.

***

VİTAMİNE BİLE HİLE KARIŞTI
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yapılan incelemede, C, B1, B2, B12 vitaminleri ile kalsiyum içerdiği belirtilen bir üründe, bu maddelerin hiçbirinin bulunmadığı tespit edildi, iyi mi?
Sağlık açısından ciddi riskler oluşturabileceği belirtilen bu ürünle ilgili gerekli işlemlerin başlatıldığı bildirildi.
Vitaminde bile sahtecilik yapıldığını görecek miydik?

Aslında Takviye Edici Gıdalar mevcut içerikleriyle, pazarlanırken söylenenler arasında büyük bir aldatmaca var.
Takviye edici gıda ilaç değildir.
Hatta takviye edici gıdalar normal beslenmenin yerine geçmez.
Normal bir sebzeden elde edeceğiniz mineral, protein vs. bu büyük faydası var diye pazarlanan Takviye Edici Gıdalar’dan daha fazla ve kalitelidir.
Özellikle vitaminler konusundan bilinçsiz bir tüketim var.
İnsanlar kan tahlillerine bakmadan, doktorlara danışmadan kafalarına göre vitamin alıyorlar.
Bu bilinçsiz kullanım zaman zaman sağlık sorunlarına da neden oluyor.

***

160 BİN DEĞİL, 16 TL!
Liverpool’un yıldız futbolcusu Muhammed Salah, tatil için Bodrum’a geldi.
Salah’ın yedi kişilik arkadaş grubuyla gittiği Gümüşlük’te bir balık restoranına 160 bin TL hesap ödemesi tartışma yarattı.

Hesap çok yüksek gelmiş diyenler oldu.
Kime ve neye göre pahalı?
Ne yediklerini bilmiyoruz ama bu yedi kişi çay içip tost yememişlerdir herhalde!
Haftalık kazancının 480 bin sterlin (yaklaşık 26 milyon lira) olan Salah için 160 bin TL hesap, ona 16 lira gibi gelmiştir!

***

Altyazı
“Eğer nerede olman gerektiğine fazla kafa yorarsan, olduğun yerin tadını çıkaramazsın.” (The Passengers)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu