YÜKSEL AYTUĞ / Herkes gazeteci olursa…

Sosyal medyada türlü sokak röportajı dolaşıyor. Bunların büyük bir çoğunluğu siyasi içerikli. Kim olduğu, hangi kuruma bağlı olduğu bilinmeyen bazı kişiler, ellerinde minicik yaka mikrofonlarıyla sokakta rastgele (!) röportaj yapıyorlar.
Bunların yüzde 90’ı muhalif görüşü savunuyor. Sorular maksatlı, cevaplar ise daha bir maksatlı. Muhtemelen sokaktaki vatandaş diye bizlere sunulan kişiler, önceden kendilerine ezberletilmiş senaryoları oynayan amatör oyuncular. Hükümete salla, devlet görevlilerine hakaret ve küfür et, bunun adı olsun sana sokak röportajı.
Memlekette sırf bu oyuna alet oldukları için mahkemelik olup, para ve hapis cezaları alanlar bile oldu. Hatta bazıları bu görevi başarıyla yerine getirdiği için (!) CHP’nin protokolünde kendisine Genel Başkan’ın yanında koltuk bile buldu.
Evet, burası özgür bir ülke ama dingonun ahırı da değil. Eline her mikrofon alanın kendisine basın mensubu süsü verip insanları kışkırtması, kutuplaştırması, nefret söylemlerine girişmesi hem hadsizlik hem de suçtur. Geçenlerde bu meseleyi bir beka sorunu olarak gündeme getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan yerden göğe kadar haklı. Bu nifakçıları sokaklardan süpürmek için adli, idari ve polisiye ne tedbir varsa hemen uygulamaya sokulmalı.
Bir de… Madem her aklına esen gazetecilik yapmaya soyunacaktı, ben enayi miydim ki, bu işin okulunda 4 yıl dirsek çürüttüm, iki yıl stajyerlik yaptım, 45 yıl muhabirliğinden yayın yönetmenliğine, televizyon programcılığından köşe yazarlığına kadar gazeteciliğin her kademesinde ömür tükettim?
BİR YILDIZ DOĞAR MI?
Herkes pazar akşamı Atv‘nin bilgi yarışması Kim Milyoner Olmak İster?’de yarışan Alman kadın yarışmacı Franziska Niheus’u konuşuyor.
31 yaşındaki Franziska, kendi ülkesindeki yoğun Türk nüfusundan etkilenip, “Ben de onların ülkesine gideyim bari” diyerek 5 yıl önce Türkiye‘ye gelmiş. Ülkemizi daha iyi gezebilmek için kısıtlı bütçesine uygun otomobil aramış ve 1976 model bir Murat 124 almış. Kendi deyimiyle Hacı Murat’ı sık sık arıza çıkarınca, sanayi sitesinden çıkamamış ve kendisine çok yakışan o sempatik Türkçesini de ustalardan öğrenmiş.
Yarışmada lokma tatlısını bilen, sesli soruda ise Müslüm Gürses‘i şıp diye tanıyan Alman misafirimiz belli ki “bizden” oluvermiş. Sosyal medyada içerik üreten Franziska’nın şu andaki en büyük derdi ise farelerle dolu izbe bir odada yaşıyor olmak.
Ben Franziska’nın isminin yanına çoktan uğurlu tik’imi attım bile. Artık dönem dizisinde devşirme hatun mu olur, yabancı gelin mi bilmem. Ama onu oynatacak yönetmen kazanacak, benden söylemesi.
POSTERİ BİLE ÇALINTI
Ekrem İmamoğlu için İstanbul caddelerine asılan posterdeki adam bile “çalıntı” çıktı.
“16 milyon kazanacak” sloganının yer aldığı afişte İmamoğlu’nun arkasında görülen takkeli yaşlı adamın, bir başka fotoğraftan “araklanmış” olduğu belirlendi.
İşin daha da ilginci, adam Türk bile değil. Söz konusu yabancı şahsın gerçek fotoğrafında ise elinde bira bardağı tuttuğu görülüyor. Gelin görün ki, zavallı adamcağızın kafasına foto montajla bir de takke oturtmuşlar.
Hani deveye sormuşlar “Neden boynun eğri?” diye, o da “Nerem doğru ki?” demiş. O hesap…
Gaf kürsüsü
Galatasaray kalecisi Muslera’nın penaltı atmasını eleştiren Mourinho’nun 2003 yılında Porto’nun başındayken 7-0’lık maçta kalecisine penaltı attırdığı ortaya çıkmasın mı?
Zap’tiye
Fenerbahçe yeni stat yapacakmış. Önce bir şampiyon olmayı öğrenin de stada gelecek seyirciniz olsun.
Ne demiş?
Köşemizin demirbaşı Muharrem Akduman yine Esra Erol’dan bir alıntı yapmış: Ömer, aldatan karısına “Boş ol, boş ol, boş ol” diyor ama karısı umursamıyor: “Olmuyorum, olmuyorum, olmuyorum…”