Dünyanın gözü Türkiye’de


Öyle bir tablo var ki, artık dünyada “barış” denilince akla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye geliyor. En önemlisi bugün İstanbul, Ukrayna ile Rusya arasındaki doğrudan müzakereye ev sahipliği yapacak. Erdoğan tüm liderlerle görüştü. Katılacak heyetlerin isimleri tek tek açıklanıyor ama asıl beklenen Rusya Devlet Başkanı Putin, Ukrayna lideri Zelenski ve sürpriz açıklamasıyla “İstanbul’a gidebilirim” diyen ABD Başkanı Trump… Liderler gelirse 3.5 yıllık Rusya-Ukrayna Savaşı’nda kesin barış anlamına gelecek. Gelmese de heyetler arası yapılacak bu ilk görüşmeler barışa giden yolların döşenmesine neden olacak. Burada kazanan elbette barışın ev sahibi olacak
Bu önemli görüşmenin öncesinde Trump, Körfez ülkelerine ilk yurtdışı ziyaretini gerçekleştiriyor. Körfez’den ABD’ye trilyon dolarlık yatırım sözleri üst üste geliyor. Bu sırada ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile Riyad‘da görüşürken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir görüşme gerçekleştiriyor. Ve Trump Erdoğan’ın da isteğiyle Suriye’ye yaptırımları kaldırıyor. Erdoğan, Türkiye’nin, Suriye’nin bölge ülkeleri ile birlikte çalışan, komşularına tehdit oluşturmayan, istikrarlı, refah üreten bir ülke olmasını arzuladığını ve bunun için gayret gösterdiğini ifade ediyor.
Öyle bir zamanlama ki NATO üyesi ülkelerin dışişleri bakanları da Türkiye’de buluşuyor. Antalya‘da düzenlenen NATO Dışişleri Bakanları Gayriresmi Toplantısı’na NATO üyesi 32 Müttefik temsil edilecek. NATO Dışişleri Bakanları Gayriresmi Toplantıları bilhassa NATO Zirveleri öncesinde Müttefik Bakanlar arasında ilave görüş alışverişine imkan sağlamakta. Bu çerçevede, 24-25 Haziran’da Lahey’de yapılacak NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nin hazırlıkları, Antalya’da gerçekleştirilecek bu toplantıda Müttefik Dışişleri Bakanları tarafından ele alınacak. Bir yandan da İran Dışişleri Vekili, 16 Mayıs’ta İstanbul’da Fransa, İngiltere, Almanya’dan üst düzey diplomatlarla bir araya gelecek. Sadece bu bölge için değil, Türkiye’nin barış görüşmeleri dünyanın her bölgesi için sürüyor. Hatırlarsınız aralıkta Erdoğan, Ankara’da Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ve Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed ile toplantı yapmış, iki ülkeyi barıştırmıştı. Yine son dönemin en büyük çatışması Pakistan- Hindistan geriliminde de Erdoğan devredeydi. Ve Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif sosyal medyada Türkçe yazdığı mesajda Erdoğan’a desteği için teşekkür etti. Bu arada altını çizmek gerekir ki tüm bu temaslar boyunca Türkiye her seferinde Gazze’deki soykırımın sona ermesi gerektiğini yüksek sesle söylüyor. Sadece bu diplomasi atağı değil. Türkiye, yarım asra yaklaşan terörle mücadelesinde de bir devrin sona ermesini sağladı. Terör örgütü PKK kendini feshetti ve Erdoğan’ın sözleriyle “Terörsüz Türkiye’de yeni bir safhaya geçmiş bulunmaktayız.”
Bu tablo, çok tarihi bir dönemin başlangıcı. Gün gelir ekonomide yıllarca direnen kredi derecelendirme kuruluşlarına “yatırım yapılabilir ülke notunu” da verdirir. Borsada bu yeni hikâyelerin pozitif hava estirmesini engellemeye çalışanlara inat, doğrudan yabancı yatırımı da getirir. Gün gelir sadece Türkiye’de değil, bölgeye barış gelmesiyle birlikte tabiri caizse çimentocunun çimento, mobilyacının mobilya siparişine yetişemediği bir ortam oluşur. Türkiye kaybettiği yıllarını yeniden yakalayıp, gelişmiş ülke seviyesine çıkar.
Şimdi bu tabloya bakıp sadece tek bir maddesi için bile Nobel Barış Ödülü’ne Erdoğan’ın aday gösterilmesi gerektiğini söyleyebiliriz. Ama yapmazlar, yapsalar da Erdoğan almaz. Bunu 2019 yılında bir konuşmasında Erdoğan açıkça söylemişti: “Bir gün bana Nobel ödülü verilirse almam. Nobel kendini tüketmiştir. Nobel, siyasi, ideolojik davranan bir kuruluş konumundadır. Benim için Nobel’in hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.” Ama barışın ve ona hizmet edenlerin tüm dillerde, dinlerde ve tüm gönüllerde çok önemli bir kıymeti vardır.