Terörün sonlandırılmasında Türkiye modeli


PKK terör örgütü, silah bırakma ve kendini feshetmesi için kongresini topladı. Bu yazı yazıldığı saatlerde alınan karar henüz duyurulmamıştı. Geçmiş çözüm arayışlarının tecrübesinden de yararlanılarak, “terörsüz Türkiye” başlığında Cumhur İttifakı yeni bir siyasi yaklaşım ortaya koydu. Bu yeni inisiyatifin en önemli yanı, Türkiye‘ye özgü bir modelin geliştirilmesiydi. Bu modelin yol haritası ve yönteminde, dünya deneyimlerinden farklı olarak, silah bırakma ve örgütün fesih kararını alması ilk aşama olarak planlandığı anlaşılıyor. Dünya deneyimlerinde silah bırakma en son olarak planlanmış ve uzun bir müzakere sürecini gerektirmiştir. IRA, ETA ve FARC gibi örgütlerin sonlandırılmasında, güven artırıcı adımların devreye sokulmasıyla süreç zamana yayılarak ilerletilmiştir. Atılan adımlar, kamuoyunda farklı yönlerden toplumun sinir uçlarını rahatsız edecek şekilde tartışılması ve terör örgütlerinin maksimalist talepleri toplumsal rızayı zorlaştırdığından söz konusu örgütlerin feshi süreci uzamıştır. Hatta bir çok ülke deneyiminde çatışmalar yeniden başlamış ve çözüm arayışının tekrar başlaması zaman almıştır.
Türkiye modelinde şu ana kadar atılan adımlara bakıldığında; hedeflenen her bir aşmanın öncelikle yerine getirilmesinin ardından diğer safhanın devletin ilgili mekanizmalarının ortaya koyduğu yol haritasına göre sürdürüldüğü görülüyor. Özellikle müzakere ve al-ver algısı oluşmadan ve kamuoyunda bozucu tartışmalar önlenerek, küresel ve bölgesel sabotajların minimize edilmesine yönelik geliştirilen bu yaklaşım şu ana kadar olumlu bir sonuç vermiştir.
Bundan sonraki süreçte silahların yine tam anlamıyla bırakılmasının ardından, terör örgütünün insan kaynağının geleceğine yönelik çözüm yollarının ortaya konması beklenmelidir. Tüm bu süreçlerin sonlanmasından itibaren de normalleşen siyasi alanda, anayasal ve yasal çerçevede atılacak adımların parlamento zemininde görüşülmesini öngörmek zor değildir. Şu an için bu başlıklarda kamuoyunda yapılan ayrıntılı tartışmaların sıhhatine bu anlamda mesafeli yaklaşmak gerekir.
Bir önceki aşamanın başarıya ulaşmadan bir sonraki adımın ayrıntılarını konuşulmamasının stratejik bir yaklaşım olarak sürdürülmesi ve Türkiye’ye özgü bu modelin devam ettirilmesi önemlidir. Yarım asra yaklaşan Türkiye’nin terör sorunundan kurtulması, sıradan bir sorunun çözülmesi gibi anlaşılmamalıdır. Bundan önce birden fazla çözüm süreci başlatılmasına rağmen iç ve dış nedenlerden dolayı terör sonlandırılamamıştır.
Terörsüz Türkiye hedefine ulaşıldığında, bu başarının ortaya çıkmasını mümkün kılan önemli dinamikleri şimdiden vurgulamak gerekir. Kuşkusuz, Türkiye’nin terörle mücadelede yurtiçinde ve sınır ötesinde elde ettiği başarı ve geçmiş çözüm arayışı tecrübeleri, bölgesel ve küresel konjonktürde yaşanan gelişmeler, AK Parti iktidarları döneminde kimlik inkarının sonlanması, hak ve özgürlüklerle ilgili atılan adımları ilk sıraya yerleştirmek gerekir. Diğer taraftan, güçlü siyasi liderlikle uzun süredir devam eden siyasal ve yönetsel istikrar, yine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin muhtemel siyasi maliyetleri bir tarafa bırakarak ortaya koydukları güçlü ve kararlı siyasi irade, Cumhur İttifakı’nın uyumlu politikaları ve devlet kurumları arasında oluşturulan koordinasyon ve uyum kabiliyeti gibi dinamikleri de ikinci başlıkta sıralamak mümkündür.
Tüm bunların ötesinde, Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti’nin geçmişten bu yana ülkenin sorunlarını çözme konusunda devam eden güçlü iradesi ve kriz çözme kabiliyeti olmasa bu tür yeni siyasi yaklaşımlar ortaya konamazdı. Terörsüz Türkiye’ye ulaşmada, başarı ile yürütülen her bir aşama kritik önemdedir. Bundan sonraki aşamalarda şu ana kadar yürütülen özgün modelin devam ettirilmesi önemlidir. Bu bağlamda, kamuoyu önünde bundan sonra yapılacak tartışmalarda da manipülasyon, dezenformasyon, bozucu etki ve sabotaj girişimlerine karşı tüm kesimlerin dikkatli olması önemlidir.