YAZARLAR

ESRA EZMECİ / Derdiniz aşk mı? Yoksa yalnızlık mı korkutuyor?

Bekar olmak kimi zaman bir tercih, kimi zamansa şartların getirdiği bir durum. Ama ne olursa olsun, çoğu insanın içinde bir bağ kurma, anlaşılma, sevilme arzusu var. Ancak önemli olan niyet. Yani ‘gerçekten tanımak’ mı istiyorsun, yoksa sadece ‘onay almak’ mı? Niyet farkı, ilişki kurma biçimini baştan sona etkiler

Günümüzde birçok insan bir yandan hayatını kendi ayakları üzerinde sürdürebilmenin gururunu yaşarken, diğer yandan paylaşacak birini bulamamaktan yakınıyor. Bekar olmak kimi zaman bir tercih, kimi zamansa şartların getirdiği bir durum. Ama ne olursa olsun, çoğu insanın içinde bir yerde bir bağ kurma, anlaşılma, sevilme arzusu var. Peki ama neden bazılarımız ilişkide olmayı bu kadar isterken, bunu başarmakta zorlanıyoruz?
Her şeyden önce şu soruyla başlayalım: “Gerçekten bir ilişki mi istiyorum, yoksa sadece yalnızlıktan mı sıkıldım?” Bu soru önemli. Çünkü yalnızlıkla baş edemeyen biri için ilişki, bir kaçış alanı olabilir. Oysa sağlıklı bir ilişki kurmanın ilk adımı, yalnızken de kendinle iyi geçinebiliyor olman. Kendi başına sıkılmadan vakit geçirebilen, hayatını bir başkasına dayandırmadan sürdürebilen biri, ilişkiyi bir “tamamlanma” değil, bir “paylaşım” alanı olarak görür.
İlişki kurmak isteyen biri için en büyük tuzaklardan biri de ideal partner fikrine fazla kapılmak. “Boyu şu kadar olsun, işi şöyle olsun, beni şöyle güldürsün” gibi liste kafaları, çoğu zaman karşımıza çıkan gerçek insanları görmemizi engeller. İnsan bir liste değil. Ve çoğu zaman bizi en çok etkileyen kişiler, o listedeki maddelere pek de uymayanlar olur. Çünkü asıl mesele, biriyle beraberken nasıl hissettiğindir. Güvende misin? Görülüyor musun? Kendin olabiliyor musun? İşte bu sorular, gerçek ilişkinin temelidir.

UYGULAMALAR YERİNE GERÇEK HAYATA DÖNÜN
Biriyle tanışmak için adım atmak gerekir. Bu, her zaman flört uygulaması kullanmak anlamına gelmez. Gerçek dünyada birisiyle göz göze gelebilmek, bir konuda sohbet açabilmek, ortak ilgi alanlarında bir araya gelebilmek hâlâ işe yarıyor. Ama dijital yolları da küçümsemeyelim. Bugün birçok insan, hiç karşılaşamayacağı insanlarla internet sayesinde tanışıyor. Burada önemli olan niyet. Yani “gerçekten tanımak” mı istiyorsun, yoksa sadece “onay almak” mı? Niyet farkı, ilişki kurma biçimini baştan sona etkiler.

Bir başka önemli nokta: Duygusal açıklık. Pek çok insan, incinmekten korktuğu için hislerini saklıyor. Ama ilişki dediğin şey, biraz açılmakla mümkün. Elbette hemen her şeyi paylaşmak, kontrolsüzce savunmasız olmak demek değil. Ama karşındaki seni tanımak istiyorsa, senin de tanınabilir olman gerekir. Bu da zamanla olur. Ufak açıklıklar, karşılıklı güven doğurur. O güven de ilişkide derinlik yaratır.
Tabii iş sadece tanışmakla, duygularla da bitmiyor. İlişki bir süreçtir. İki insanın alışkanlıkları, kırılganlıkları, geçmişleri vardır. Bazen birbirine temas etmek kolaydır, bazen zordur. Önemli olan, zorluklar çıktığında hemen vazgeçmek değil; “Bu sorunu birlikte çözebilir miyiz?” diyebilmektir. İlişki, iki kişinin birlikte büyüdüğü bir yolculuktur. Her yolculukta olduğu gibi, mola verilen, yön değiştirilen, hatta bazen kaybolunan anlar olur. Bu da işin doğasında var.

Peki ya ilişkiye hazır olmadığımız halde hazırmış gibi yapıyorsak? İşte burada dürüstlük devreye giriyor. Hem kendimize hem karşımızdakine… Bazen insanlar, “Artık biriyle olayım” baskısıyla, duygusal olarak hazır olmadıkları ilişkilerin içine giriyorlar. Bu da hem kendilerini hem karşılarındakini yıpratıyor. O yüzden zamanlama önemli. Kendine şu soruyu sor: “Bu ilişki benim gelişimime katkı sunuyor mu, yoksa sadece beni oyalıyor mu?” Unutulmaması gereken bir şey daha var: İlişki bir amaç değil, bir araçtır. Amaç, daha fazla sevgi, daha fazla anlam, daha fazla hayat. Eğer bir ilişki seni bu hedeflere yaklaştırmıyorsa, o zaman ilişki değil, sadece bir meşgale olabilir. Ve meşgul olmak, duygusal olarak dolu olmak anlamına gelmez. Gerçekten bir bağ kurmak, ruhunun başka bir ruhla temas edebilmesiyle mümkündür. Sonuç olarak, bekar biri için ilişki kurmak, bir arayış değil; bir hazırlık sürecidir. Kendini tanımak, ihtiyaçlarını fark etmek, beklentilerini sadeleştirmek, iletişim becerilerini geliştirmek ve duygusal açıdan açık hale gelmek bu sürecin yapı taşlarıdır. Zaman zaman bu yol yalnızlık hissettirse de, aslında ilişkilerin temeli tam da burada atılır.
Gerçek bir ilişki, iki hazır insanın karşılaşmasıdır. Ne eksik olanın tamamlandığı ne de fazla olanın baskın çıktığı bir alan… Tam tersine, iki insanın yan yana ama ayrı ayrı da güçlü durabildiği bir denge hali. Bu denge kurulduğunda, ilişki bir ihtiyaç değil, bir tercih olur.

HAYIR DEMEK SINIRLARI BELİRLEMEKTİR
İlişki kurmak için bir diğer kritik beceri ise sınır koyabilmek. Birçok kişi, ilişkiyi kaybetme korkusuyla kendi ihtiyaçlarını bastırıyor. Oysa sağlıklı bir ilişkide “hayır” demek, uzaklaşmak anlamına gelmez. Aksine, bu bireysel sınırlar ilişkinin güvenli bir çerçevede ilerlemesini sağlar. Ne hissettiğini, neye ihtiyaç duyduğunu açıkça dile getirmek, karşı tarafı yönetmek değil; birlikte yol almanın temelidir. İnsan ancak kendi sınırlarını bildiğinde başkasına gerçek anlamda yakın olabilir. Ayrıca ilişki, yalnızca duygusal değil, zamansal bir yatırım da ister. Yoğun iş temposu, sosyal çevreyle dengeler, aile yükümlülükleri derken ilişkiler çoğu zaman ertelenen bir alan haline gelir. “Vaktim olursa biriyle olurum” bakışı, fark etmeden ilişkiyi pasif bir beklentiye dönüştürür. Oysa ilişki, zaman açılarak kurulur; tıpkı bir bitkiye su vermek gibi düzenli ilgi ister. Bu da bir niyet meselesidir: Hayatında birine yer açıyor musun, yoksa ilişkiyi boşlukta bir ihtimale mi bırakıyorsun?

BERABER SUSMAK DA KIYMETLİ
İlişki dediğimiz şey, iki yalnız ruhun birbirine denk düşmesi değil; birbirine değmeye cesaret etmesidir. O cesaret varsa, sevgi kendiliğinden filizlenir. Ve ne güzel olur, iki insanın yan yana büyümesi. İki ayrı hayatın, birbirini değiştirmeden dönüştürebilmesi, işte ilişkinin en incelikli hali budur. İlişki, sadece sevmek değil; bazen susmayı, bazen anlamayı, bazen de sabretmeyi içerir. Her zaman tutkulu olmayabilir, ama her zaman emek ister. Çünkü sevgi, ilk bakışta değil; birlikte bakılan yönlerde büyür. Birbirine alan tanıyan, birbirinin iç dünyasına nezaketle dokunan insanlar, zamanla o çok aranan “uyumu” yakalar. Ve o uyum, dışarıdan kusursuz görünmese de, içeriden güçlü bir bağ yaratır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu