YAZARLAR

HİLAL KAPLAN / Devlet ile canavar

Ülke olarak bir kez daha terörle mücadelenin ağır bedeliyle yüzleştik.
Yalova‘da bir köy evinde faaliyet yürüttüğü tespit edilen DEAŞ hücresine yönelik operasyonda, güvenlik güçlerimiz örgüt mensuplarını gözaltına almak üzere harekete geçtiği sırada silahlı saldırıyla karşılaştı. Çıkan çatışmada 3 polisimiz şehit oldu, 8 polis ve 1 bekçi yaralandı.
Operasyon sonucu, hücre evinde bulunan 6 terörist etkisiz hâle getirildi. Yaşananlar bir “terör kalkışması” değil, eylem aşamasına gelmeden deşifre edilen bir hücrenin zor kullanarak direnmesiydi.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın açıkladığı üzere, yalnızca bu operasyonla sınırlı kalmayan çalışmalarda, 21 ilde eşzamanlı düzenlenen operasyonlarda yüzlerce DEAŞ şüphelisi yakalandı.
Ele geçirilen malzemeler ve hücre yapılanmaları, örgütün “pasif” ya da “etkisiz” olmadığını; uygun zamanı kollayan, gizlenen ve fırsat arayan bir yapı olarak varlığını sürdürdüğünü bir kez daha gösteriyor.
Türkiye’nin DEAŞ’la mücadelesi ne dün başladı ne de tekil operasyonlarla sınırlı. Bu mücadele; sahada, istihbaratta, sınır güvenliğinde ve şehir içi yapılanmalarda aynı anda yürütülen çok katmanlı bir süreç olarak değerlendirilmeli.
DEAŞ’la Suriye sahasında da tek sahici mücadeleyi veren devlet olduğumuzu da hatırlatmak şart.
Türkiye, Suriye’de DEAŞ’a karadan müdahale yaklaşımını benimseyen ilk ülke olarak Fırat Kalkanı Harekâtı kapsamında 2016-2017 döneminde doğrudan sahaya indi.
Türk Silahlı Kuvvetleri öncülüğünde Cerablus’tan El Bab’a uzanan hatta yaklaşık 2 bin kilometrekare alanı örgütten temizledi; DEAŞ’ın Türkiye sınırıyla olan tüm lojistik ve geçiş hatlarını kesti ve örgütün şehir merkezli savunma kapasitesini çökertti.
Bu süreçte binlerce DEAŞ mensubunu etkisiz hâle getirdi veya yakaladı.
DEAŞ’ın birincil ortaya çıkış sebebi hem Suriye devriminin hem de Türkiye’nin önünü kesmekti.
O yüzden “Mübarek üç aylardayız” hatırlatması yaparak, hücre evindeki çocuklara zarar gelmesin diye dil döken polisimiz ile kendi çocuğunun canını bile önemsemeyen o canavarlık arasındaki kalın çizgiyi hiç unutmayalım.
O çizgi, devletine “dar’ül harp” diyerek başkaldıran sefillerin üzerinden geçmeye devam etmeli.
Şehitlerimizin ruhu şad olsun.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu