MELİH ALTINOK / Muhalefetin sınırı


Muhalefetin görevi iktidarı eleştirmek, zorlamak ve alternatif üretmektir. Ancak bu süreçte kurulan dil, devleti zayıf, ülkeyi güvensiz ve kırılgan gösteriyorsa, siyaset başka bir eşiğe dayanır.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel‘in son açıklamaları bu sınırı açıkça ihlal ediyor.
Yurt dışı toplantılarında verdiği “Avrupa’nın çıkarları CHP iktidarındadır” mesajı, içeride bir vaat gibi durabilir. Ama hiçbir ülkenin ana muhalefet lideri, dış aktörlere “Ben gelirsem sizinle daha rahat çalışırız” mesajını bu açıklıkla vermez, veremez. (Venezuela‘da demokrasi için ABD ve Avrupa‘dan askeri müdahale isteyen María Corina Machado gibi nadir istisnalar hariç.) Çünkü bu cümleler iktidarı değil, ülkenin elini zayıflatır.
“Türkiye yatırım yapılacak bir ülke mi, turistler bile gelmez” tarzındaki çıkışları da aynı çizgidedir. Ekonomiyi eleştirmek siyasetin doğasında vardır; fakat ana muhalefet lideri kendi ülkesini dünyaya “güvenli değil” diye pazarlamaz. Yatırımcı algıyla, turist güvenlikle hareket eder. Bu dil içeride alkış toplasa da dışarıda ağır maliyet üretir.
En hassas alan ise güvenlik.
Özel’in, Türk hava sahasını ihlal eden İHA’lar üzerinden “güvenlik zafiyeti var” iması taşıyan sözleri, artık siyasi eleştirinin ötesine geçmiştir. Savunma ve caydırıcılık konuları ima ve sloganla tartışmaya açılmaz. Kaygı varsa kapalı kapılar ardında görüşülür. Çünkü bu alanda sarf edilen her kelime, yalnızca içeriye değil, dışarıya da çalışır.
Muhalefet “devlet çalışmıyor” demek için değil, “devlet daha iyi çalışsın” demek için vardır. Aradaki fark küçük görünür, ama sonucu büyüktür: Biri zaaf üretir, diğeri çözüm.
İktidarı yıpratmak siyasetin parçasıdır. Ama devleti yıpratmak kimseye kazandırmaz. Muhalefet iktidara alternatif olabilir; devlete alternatif olamaz. Devletin itibarı, güvenliği ve caydırıcılığı partiler üstüdür.
O alanda açılan gedikler sandıkla kapanmaz.
Gecikmeli, pahalı ve kanlı olur.



