EKONOMİ

TCMB, 2026 yılı Para Politikası’nı yayımladı

Türkiye Cunhuriyet Merkez Bankası politika metninde, fiyat istikrarının, sürdürülebilir büyüme ve toplumsal refah artışının ön koşulu olduğu belirtilerek, merkez bankalarının, toplumsal refah artışına en büyük katkıyı fiyat istikrarını sağlayarak yaptıkları ifade edildi.

Bu çerçevede TCMB’nin temel amacının fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek olduğu aktarılan metinde, tüm politika araçlarının bu amaç doğrultusunda kararlılıkla kullanılmaya devam edileceği ve TCMB’nin fiyat istikrarını destekleyici bir unsur olarak finansal istikrarını da gözeteceği vurgulandı.

Metinde, TCMB’nin 2025 yılında açıkladığı yaklaşım çerçevesinde, enflasyonun gelecek dönemdeki seyri konusunda iktisadi birimlere rehberlik etmesi öngörülen göstergelerin, orta vadede “enflasyon hedefi” iken, kısa vadede yıl sonu odaklı “ara hedefler” olacağı belirtilerek, TCMB’nin ayrıca tahmin patikasını da açıklamayı sürdüreceği bildirildi.

ENFLASYON HEDEFİ YÜZDE 5’TE KORUNDU

Bu doğrultuda, enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde Hükümet ile belirlenen enflasyon hedefinin yüzde 5 olarak korunduğu belirtilen metinde, TCMB’nin hesap verme yükümlülüğünün bir unsuru olan belirsizlik aralığının, önceki yıllarda olduğu gibi hedef etrafında her iki yönde 2 yüzde puan olarak belirlendiği aktarıldı.

Metinde, yıl sonunda gerçekleşen enflasyonun söz konusu belirsizlik aralığının dışında kalmasının, hesap verebilirlik ilkesi gereği Hükümete “Açık Mektup” yazılmasını gerektireceği kaydedilerek, şu ifadelere yer verildi:

“Yıl içinde enflasyon gelişmelerine ilişkin kapsamlı değerlendirmelerin kamuoyuna aktarıldığı Enflasyon Raporu aracılığıyla paylaşılan ara hedefler, orta vadeli enflasyon hedefine ilerlerken içsel para politikası patikasıyla daha kısa bir vadede ulaşılması taahhüt edilen manşet enflasyon düzeyleri olarak tanımlanmaktadır. Yıl sonu enflasyon gerçekleşmesinin ara hedeften sapması durumunda, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkesi ile uyumlu olarak, söz konusu sapmanın muhasebesi takip eden yılın ilk Enflasyon Raporunda kamuoyuyla paylaşılacaktır.”

Enflasyon patikasına dair tahminlerin ise Enflasyon Raporunda veri ve model belirsizliklerini de içeren tahmin aralıkları şeklinde kamuoyu ile paylaşılmaya devam edileceği ifade edilen metinde, tahminlerin rapor dönemleri arasında güncellenebileceği ve raporlarda tahmin güncelleme nedenlerinin niteliksel olarak paylaşılacağı bildirildi.

Metinde, 2026 yılında da para politikasının, enflasyonu orta vade hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde oluşturulacağına vurgu yapılarak, TCMB’nin temel politika aracının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı olduğu ifade edildi.

TCMB’nin ocak ve mart aylarında politika faizini toplamda 500 baz puan indirerek yüzde 42,5 seviyesine getirdiği aktarılan metinde, şunlar kaydedildi:

“Mart ayı ortasında finansal piyasalardaki gelişmelerin enflasyon görünümü açısından oluşturabileceği riskleri sınırlamak için 20 Mart 2025 tarihinde yapılan ara Para Politikası Kurulu toplantısında gecelik vadede borç verme faiz oranının yüzde 46’ya yükseltilmesine, politika faizi ve gecelik borçlanma faiz oranlarının ise sabit tutulmasına karar verilmiştir. Ayrıca bir hafta vadeli repo ihalelerine bir süre ara verilmiş ve fonlama gecelik borç verme faiz oranından yapılmıştır.

Nisan ayında, TCMB, finansal piyasalardaki gelişmelerin enflasyonun ana eğilimi üzerindeki etkilerine dikkat çekerek, politika faizini yüzde 46’ya, gecelik vadede borç verme faiz oranını yüzde 49’a, gecelik vadede borçlanma faiz oranını ise yüzde 44,5’e yükseltmiş ve bir haftalık repo ihalelerine yeniden başlanacağını duyurmuştur. TCMB, politika faizini haziran ayında sabit tutmuş, takip eden toplantılarda ise aralık ayı itibarıyla toplam 800 baz puanlık indirimle yüzde 38’e düşürmüştür. TCMB, ekonomik birimlerin beklentilerindeki ayrışma ve olası oynaklıklara karşı, parasal aktarımın etkinliğini artırmak amacıyla, makroihtiyati politikaları uygulamaya 2025 yılında da devam etmiştir.”

KKM GERİLEDİ

Metinde, toplam mevduat içerisinde Türk lirası mevduat payının artırılmasına ve KKM hesaplarının kademeli bir şekilde azaltılarak kaldırılmasına yönelik uygulamaların 2025 yılında da para politikası duruşunu desteklediği ifade edildi.

Tüzel kişi Türk lirası mevduat payı hedefinin getirilmesi ve gerçek kişi Türk lirası mevduat payında yıl boyunca yapılan güncellemelerin parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini artırdığına işaret edilen metinde, “KKM bakiyesi 12 Aralık 2025 itibarıyla 0,3 milyar dolara gerilerken, Türk lirası mevduatın toplam mevduat içindeki payı yüzde 61’e yükselmiştir.” ifadesine yer verildi.

Metinde, mevduat dışındaki Türk lirası fonlama kanallarının gelişimi de izlenerek parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesi amacıyla Türk lirası cinsinden yurt dışından kullanılan krediler ile yurt dışı repo işlemlerinden sağlanan fonlara uygulanan zorunlu karşılık oranlarının vadeye göre farklılaşacak şekilde artırıldığı kaydedildi.

Yurt dışından doğrudan temin edilen 1 yıldan uzun vadeli yabancı para yükümlülük artışı için yüzde sıfır zorunlu karşılık uygulanmasına ilişkin geçici uygulamanın sonlandırıldığı anımsatılan metinde, “Yabancı para zorunlu karşılık oranları gözden geçirilerek döviz ve kıymetli maden cinsinden mevduat/katılım fonları için zorunlu karşılık oranları eşitlenmiş ve 1 yıldan uzun vadeli yabancı para diğer yükümlülükler için zorunlu karşılık oranları düşürülmüştür.” değerlendirmesine yer verildi.

Metinde, mevduatın Türk lirası cinsinden ve yurt dışı borçlanmanın uzun vadeli olmasını önceliklendiren politika çerçevesinin 2026 yılında da sürdürüleceğine işaret edilerek, şu ifadeler kullanıldı:

“Kredi büyümesine yönelik politikalar, 2025 yılında da para politikası aktarım mekanizmasını desteklemek ve iç talepte dengelenmeyi sağlamak amacıyla etkin bir şekilde kullanılmıştır. Kredi büyümesine dayalı zorunlu karşılık tesis yükümlülüğü kapsamında Türk lirası ticari kredilerde yüzde 2 olan aylık büyüme sınırı, KOBİ kredilerinde yüzde 2,5, diğer ticari kredilerde yüzde 1,5 olacak şekilde farklılaştırılmıştır. Ayrıca, yabancı para krediler için aylık yüzde 1,5 olan büyüme sınırı önce yüzde 1’e, daha sonra yüzde 0,5’e indirilmiş, yabancı para kredi büyüme sınırından istisna tutulan kredilerin kapsamı daraltılmıştır.”

KREDİ BÜYÜME SINIRLARI VE DÜZENLEME KAPSAMINDA SAĞLANAN İSTİSNALAR YIL İÇİNDE GÖZDEN GEÇİRİLECEKTİR”

Metinde, kredi büyüme oranlarının hesaplama döneminin 4 haftadan 8 haftaya çıkarılarak kredi büyüme sınırlarının yönetilmesinde esneklik sağlandığı bildirildi.

Borçlanma davranışının sınırlandırılması ve iç talepteki dengelenmeye katkı sağlanması amacıyla kredi kartı işlemlerinde uygulanacak azami faiz oranlarının bireysel kredi kartları için dönem borcu bakiyesine göre farklılaştırılması uygulamasına devam edildiği vurgulanan metinde, kredi kartı azami faiz oranlarının politika faizi ile kredi ve mevduat faizlerindeki gelişmeler çerçevesinde yıl boyunca güncellendiği belirtildi.

Metinde, bankalarca ticari müşterilerden alınan azami üye iş yeri ücreti banka kartları için farklılaştırılarak yüzde 1,04’e düşürüldüğü, azami bloke süresinin ise 15 güne indirildiği aktarılarak, “Kredi büyümesinin ve kompozisyonunun dezenflasyon sürecini ve parasal aktarım mekanizmasını destekleyici bir çerçevede oluşması sağlanacaktır. Kredi büyüme sınırları ve düzenleme kapsamında sağlanan istisnalar yıl içinde gözden geçirilecektir.” ifadesi kullanıldı.

2025 yılı başında sistemdeki likidite fazlası 846 milyar lira tutarında iken, nisan-temmuz döneminde sistemin fonlama ihtiyacının (SFİ) geçici olarak likidite açığına geçtiğine değinilen metinde, “20 Mart-17 Nisan döneminde, finansal piyasalarda yaşanan gelişmeler dikkate alınarak 1 hafta vadeli repo ihalelerine ara verilmiştir. Temmuz ayının başından itibaren kalıcı hale gelmeye başlayan likidite fazlası 12 Aralık 2025 tarihinde 476 milyar lira seviyesinde gerçekleşmiştir. Söz konusu likidite fazlasının 300 milyar lirası net APİ ve 176 milyar lirası swap işlemleri ile sterilize edilmiştir.” ifadelerine yer verildi.

Metinde, 2025 yılında fazla likidite seviyesinde 370 milyar lira tutarındaki azalışın, başta zorunlu karşılık tesisleri kaynaklı olmak üzere para tabanındaki değişimden kaynaklandığı kaydedildi.

Ayrıca, Hazine ve Maliye Bakanlığının net iç borçlanma tutarındaki değişim sistemdeki fazla likidite seviyesinin gerilemesinde etkili olduğu belirtilen metinde, 2025’te sistemdeki likidite fazlasının parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini artırmak amacıyla çeşitli araçlar kullanılarak sterilize edildiği bildirildi.

Metinde, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

“Bu kapsamda, TCMB nezdinde TL depo alım ihaleleri, satım yönlü döviz/altın karşılığı TL swap ihaleleri ve Bankalararası Para Piyasası’nda depo işlemleri gerçekleştirilmiştir. BİST Repo/Ters Repo Pazarı’nda, Taahhütlü İşlemler Pazarı’nda kotasyon repo işlemleri, Takasbank Para Piyasası’nda kotasyon depo işlemleri kullanılmıştır. Ayrıca, sterilizasyon araç setinde yer alan likidite senedi ihracı gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede, 24 Mart – 4 Nisan 2025 döneminde vadesi yaklaşık bir ay olan toplam 269 milyar lira tutarında likidite senedi ihraç edilmiştir.”

Gerekli görülen günlerde 5 ila 12 gün arasında olmak kaydıyla farklı vadelerde birden fazla repo ihalesi düzenlenebilecek. Metinde, kapsamlı likidite araç seti yardımıyla sterilizasyon işlemlerinin etkinliğinin desteklendiği aktarıldı.

Bu doğrultuda, para piyasalarında oluşan faiz oynaklıklarının belirgin ölçüde azaldığının altı çizilen metinde, TCMB’nin, fiyat istikrarı temel hedefi doğrultusunda parasal aktarım mekanizmasını güçlendirmek ve para politikası duruşunu desteklemek amacıyla tüm likidite yönetimi araçlarını etkili şekilde kullanmaya devam edeceği vurgulandı.

Metinde, bu kapsamda, likidite yönetimi genel çerçevesinin, piyasadaki likidite düzeyi ve likiditenin sistem içindeki dağılımı dikkate alınarak belirleneceği bildirildi.

TCMB’nin temel politika aracının, miktar ihalesi yöntemiyle gerçekleştirilen bir hafta vadeli repo ihalesinin faiz oranı olduğu hatırlatılan metinde, “Bu çerçevede, TL likidite yönetiminde, gecelik piyasa faiz oranlarının politika faizi etrafında oluşmasının sağlanması, uygulanan likidite yönetimi stratejisi ile uyumlu şekilde para piyasalarının etkin ve istikrarlı çalışması, kullanılan araçların para politikasının etkinliğini desteklemesi, ödeme sistemlerinin kesintisiz çalışmasının temini hedeflenmektedir.” değerlendirmesine yer verildi.

Metinde, likiditenin haftanın günlerine dengeli dağılımının sağlanması amacıyla, gerekli görülen günlerde, 5 ila 12 gün arasında olmak kaydıyla miktar ihalesi yöntemiyle farklı vadelerde birden fazla repo ihalesi düzenlenebileceği aktarıldı.

Ayrıca, likidite koşulları göz önünde bulundurularak fonlama araçlarının esnekliğini desteklemek amacıyla, gerekli görülen gün ve vadelerde, 10.00-16.00 saatleri arasında miktar yöntemiyle gün içi repo ihaleleri yapılacağı bilgisi paylaşılan metinde, TCMB nezdindeki Bankalararası Para Piyasası’nda piyasa üyesi bankalara hazır imkanlar çerçevesinde tahsis edilen borç alabilme limitlerinin gözden geçirileceği bildirildi.

Metinde, teminat koşullarının piyasa gelişmeleri dikkate alınarak gözden geçirilmeye devam edileceği vurgulanarak, “TCMB likidite yönetiminde araç çeşitliliğinin sağlanması ve operasyonel esnekliğin korunabilmesi için teknik nedenlerle APİ portföyünde yeterli miktarda DİBS ve Hazine ve Maliye Bakanlığı Varlık Kiralama Anonim Şirketi (HMVKŞ) tarafından ihraç edilen TL cinsi kira sertifikası bulundurulması gerekmektedir.” bilgisi verildi.

2025 yılında APİ portföyünün nominal 36,5 milyar liralık kısmının itfa olduğu belirtilerek, şunlar aktarıldı:

“Yılın ilk 4 ayında geleneksel yöntem ile düzenlenen doğrudan alım ihaleleri ile nominal 0,8 milyar TL’lik kira sertifikası ve nominal 123,7 milyar TL’lik DİBS APİ portföyüne alınmıştır. Mevcut durumda toplam APİ portföyü nominal 262,3 milyar TL seviyesinde bulunmaktadır. Söz konusu miktarın nominal 10,0 milyar TL’lik kısmı kira sertifikası, nominal 252,3 milyar TL’lik kısmı DİBS’ten oluşmaktadır.”

“Likidite ihtiyacının TCMB tarafından bankalara TL karşılığı doğrudan döviz satımı ile karşılanmasına 2025 yılında da devam edilmiştir”

Metinde, 2026 yılında APİ portföyünün nominal 67,7 milyar liralık kısmının itfa olacağı kaydedildi.

İtfa olacak tutara ilave olarak operasyonel esnekliğin artırılması amacıyla APİ portföyünün doğrudan alımlarla desteklenmesinin hedeflendiği bildirilen metinde, 2026 yılında TCMB APİ portföy büyüklüğü, ilave alım seçeneği saklı kalmak kaydıyla nominal 450 milyar lira olarak belirlendiği bilgisi verildi.

Metinde, şu değerlendirmeler yer aldı:

“Bu çerçevede, doğrudan alım işlemlerinin, APİ portföyünün itfa profili ve piyasadaki likidite koşulları dikkate alınarak yıl içinde dengeli ve öngörülebilir bir çerçevede gerçekleştirilmesi, doğrudan alımı yapılacak kıymetlerin alım yapılacak ayın ilk iş günü saat 10.00’da veri dağıtım firmaları aracılığıyla ilan edilmesi, alım ihalesi düzenlenebilecek günlerin piyasa koşulları dikkate alınarak belirlenmesi ve bu kapsamda açılan ihalelerin bir iş günü sonrası valörlü gerçekleştirilmesi, alım ihalesine konu ihale miktarlarının piyasa koşulları dikkate alınarak belirlenmesi, ihalelere ilişkin diğer hususlarda mevcut düzenlemelerin geçerli olması ile birlikte, ihale miktarı, kıymet türü ve ihale yöntemine ilişkin olarak gerektiğinde her türlü değişikliğin yapılabilmesi planlanmaktadır.”

Metinde, 2025 yılında sterilizasyon amacıyla satım yönlü Altın ve Döviz Karşılığı TL Swap İhaleleri düzenlendiği anımsatıldı.

Satım yönlü Döviz Karşılığı TL Swap İhalelerine likidite yönetimi çerçevesinde mart ayına kadar devam edildiği, swap stokunun 27 Mart 2025 tarihi itibarıyla sıfırlandığı aktarıldı.

Metinde, satım yönlü Altın Karşılığı TL Swap stok miktarının 12 Aralık 2025 tarihi itibarıyla net 31,9 ton seviyesinde bulunduğu ifade edilerek, şu bilgiler paylaşıldı:

“2025 yılı Mart ve Mayıs ayları arasında TCMB nezdinde TL uzlaşmalı vadeli döviz satım işlemleri düzenlenmiştir. 25 Temmuz 2025 tarihi itibarıyla ilgili işlemlerin stok miktarı sıfırlanmıştır. Döviz likiditesinin dengelenmesi amacıyla KKM hesaplarının vade tarihlerinde döviz piyasasında oluşabilecek likidite ihtiyacının TCMB tarafından bankalara TL karşılığı doğrudan döviz satımı ile karşılanmasına 2025 yılında da devam edilmiştir.”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu