YAZARLAR

NEBİ MİŞ / Toptancı etiketlemelerin amacı

Türkiye‘de geniş toplum kesimleri ve onların temsilcileri, özellikle modern dönemde temsil mekanizmalarının hayata geçmesinden bu yana, “kalıplaşmış bir ezberlerle” etiketlendi. Bu etiketlemeyi yapanlar; toplumun geniş kesimlerini oluşturan muhafazakâr, gelenekçi, dindar, hatta milliyetçi kesimlerine karşıt olan çevrelerdi.
Bu çevreler, okuma yazma bildikleri için kendilerini uzun süre aydın olarak pazarladılar. Kalıplaşmış etiketlemeleri gerçeklik gibi sundular. Bu görme biçiminin bir alıcısı tabii ki vardı.
Belirli siyasal amaçlar ve yönetim teknikleri için işlevselleştirilen bu bakış açısı, uzun süre hâkimiyetini korudu. Söylem ve etiketlemeler, hegemonik hâle geldiği için yapılan eleştiriler öne çıkamadı. Kalıntıları ise hâlâ devam ediyor.
Bu görme biçiminin yine uzun yılara sari hedefi, sadece çevreden gelen iktidar sahiplerini zayıflatmak değil, aynı zamanda muhafazakârlığın bir toplumu temsil edebileceği fikrini aşındırmaktı. Muhafazakâr-dindarlar muhalefette etkinlik kazanınca, “tehlikeli” olarak etiketlendiler. İktidarda gelince ise “yozlaşmış” olarak suçlanmaya çalışıldı.
Yine bu görme biçimi sadece AK Parti dönemiyle ilgili değildir. Demokrat Parti iktidarından bu yana aynı bakış açısının kalıplaşmış ezberleri tekrar edilir. Muhafazakârlar ya da onları temsil ettiği düşünülen kesimler söz konusu olunca, bireysel bir suç, hata, ahlaki zayıflık ya da hukuki bir vaka otomatik olarak temsili kabul edilir.
Bireyden camiaya, camiadan tarihsel kimliğe, tarihsel kimlikten siyasal meşruiyete toptancı bir suçlama yapılır. Yani tekil sapmalar, kolektif bir kimliğin toptancı suçlamasına dönüştürülür. Muhafazakâr kimlik, sürekli olarak ahlaki savunma pozisyonunda tutulmaya çalışılır.
Aynısı, seküler kimlik ya da aktörlerde söz konusu değildir. Orada ahlaki yozlaşma, zayıflık bireysel sorumluluklar olarak sunulur. İstisna olarak gösterilir. Bu ikiyüzlü okuma biçimi de sözüm ona ahlaki üstünlük hiyerarşisi kurmak için yapılır. En nihayetinde, duygusal mobilizasyonlarla siyasi amaçlar güdülür.
Bunun son örneği, son dönemdeki yargısal süreçlerde ortaya çıkan iddialarda tekrar görüldü. Uyuşturucu operasyonlarında tutuklanan bazı kişilerin isimleri, okudukları okullar ya da ailelerinin kimliği üzerinden yine toptancı genellemeler yapıldı. İktidara yakın olanların korunduğu tartışması bir anda geri çekildi. Onun yerine, ahlak, dindarlık ve muhafazakârlık merkezli mahkûmiyet dili tercih edildi.
Bu eleştiriyi yapanlar, toplumun siyasal davranışını dönüştürmek ve muhafazakâr kesimin özgüvenini kırmak için bunu yapıyor. Ancak, bireysel hataların kolektif bir kimliğe yüklenmesinin amaçlarını toplum bugün için rahatlıkla okuyabilmektedir. Bunu anlayabilecek özgüvene de, entelektüel kapasiteye de bu çevreler, bunu yapanlardan çok daha yetkin bir biçimde sahiptir. Hatta bu etiketlemeyi yapanlara karşı yeniden öfke duymaktadırlar. Böyle olduğu için de oy verdikleri parti ve lider 23 yıldır kesintisiz iktidardadır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu